İŞTE Ömerlerden bir Ömer daha!
Emevi halifelerinin sekizincisidir.
Miladi 679 yılında doğmuştur. Annesi büyük Halife Hazreti
Ömer in torunudur. 717 halife oldu. .
Henüz küçük yaşında bir Ömer iken, Reyah Bin Ubeyde der
ki: Ömer birgün evinden çıktı. Yaşlı birisi Ömer in elinden tutuyordu. İhtiyarı
bırakıp döndükten sonra ona dedim ki:
-Allah seni doğrulukta daim kılsın, elinden tutmuş olan
ihtiyar kimdi
Bana:
-Sen onu gördün mü
Diye sordu.
-Evet gördüm.
Dedi ki:
-O kardeşim Hızır dı. Bana bu ümmetin işlerini
yükleneceğimi (yani halife olacağımı) ve adil olacağımı bildirdi. Ömer Bin Abdülaziz, gençliğinde yedi yıl
Medine valiliği yaptı. Burada onun karakteri hakkında olumlu çok şey rivayet
edilir. Örnek olarak ünlü sahabe Enes Bin Malik der ki:
-Rasulullah Efendimizden sonra, onun namazına benzer bir
namazı bu gençten, yani Medine Valisi Ömer Bin Abdülaziz den başka hiçbir
imamın arkasında kılmadım. Kendinden önceki Halife Süleyman ın vasiyeti üzerine
halife oldu. Süleyman ın cenaze alayı bitince, yeni halife Ömer Bin Abdülaziz
etrafına baktı ki atlar, arabalar, görevliler kendisini bekliyor. Sordu:
-Bunlar nedir
-Hilafet makamına ait atlar ve arabalar ile görevliler.
-Benim bineğim bana daha uygundur.
Diyerek onları geri gönderdi ve kendi hayvanına binip
gideceği yere gitti. Sonra da bu kadar hayvanın bakıcı ve yem masraflarını
düşünerek şu emri verdi:
-Bu hayvanları götürüp Şam pazarında satın. Bedellerini
de beytülmale kaydedin!
Bir arkadaşına dedi ki:
-Halife oldum, korkarım kendimi helak ettim.
Arkadaşı cevap verdi:
-Korkuyorsan ne güzel! Ben senin korkmamandan korkarım!
Ömer Bin Abdülaziz istişareye azami ölçüde ehemmiyet
veren bir halife idi. Bu durum ise o günün idarecilik anlayışında, Raşit
Halifelerden sonra çok az görülmüş bir davranış tarzı idi. İlk icraatı istişare
edeceği kişileri toplamak oldu. Bu toplantıda ilk sözleri şunlar olmuştur:
-Allah a hamd, Resulüne selam olsun! Ben sizleri, halka
yardımcı olacağınız ve mükafatını Hakk katında göreceğiniz bir iş için davet
etmiş bulunuyorum. Hepinizin veya aranızdan bazılarının düşünce ve görüşünü
almadan hiçbir meselede hüküm vermek istemiyorum. Ömer Bin Abdülaziz halife
olunca, karısı Fatıma yı çağırıp şöyle demişti:
-Eğer benimle birlikte yaşamaya devam etmek istersen, süs
eşyalarını ve mücevherlerini devlet hazinesine bırak. Çünkü onlar senin
yanındayken ben seninle beraber olamam. Seleme Bin Osman anlatıyor:
Ömer Bin Abdülaziz halife olunca ne kadar kölesi,
elbisesi, kokusu varsa hepsini sattı. Bu paranın hepsini Allah yolunda infak
etti. Hutbelerinin birinde halka şunları söylüyordu:
Gönderilen son peygamberden sonra gönderilecek bir
peygamber ve indirilen son kitap Kuran dan başka gönderilecek başka bir kitap
yoktur.
Dikkat edin! Allah ın helal kıldığı kıyamete kadar helal,
haram kıldığı kıyamete kadar haramdır.
Dikkat edin! Ben hüküm koyucu değilim, sadece benden önce
konulmuş hükümleri tatbik eden kişiyim.
Dikkat edin! Ben yeni çığır açan değil, sadece açılan bir
çığırda tabi olup yürüyen kişiyim.
Dikkat edin! Allah a isyanda, kula itaat yoktur.
Dikkat edin! Ben sizin hayırlınız değil, sadece yük ve
mesuliyeti ağır olanınızım.
Merkezdeki büyük yanlışlıkların önüne geçmişti. Şimdi
ülkenin tamamına el atılması gerekiyordu.
Valilerine şöyle yazdı:
Allah İslam ile Müslümanlara ikramda bulunmuş, onları
şereflendirmiş, üstün kılmıştır. Zillet ve küçüklüğü Müslümanlara muhalefet
edenlerin başına geçirmiş, Müslümanları insanlar içinden çıkarılmış en hayırlı
ümmet yapmıştır. Müslümanların işlerini gayrı Müslimlere vermeyiniz. Onlar
ellerini ve dillerini Müslümanlar üzerine yayar ve Allah ın üstün kıldığı
Müslümanları zelil ederler. Allah ın ikram ettiği Müslümanları küçük görürler.
Onları hilelerine maruz bırakırlar. Allah Azze ve Celle şöyle buyuruyor:
Ey İnananlar! Kendinizden başkasını kendinize dost
edinmeyin. Onlar sizi bozmaktan geri durmazlar ve size sıkıntı verecek şeyleri
isterler. (Ali İmran Suresi Ayet: 118) Ve: Ey iman edenler, Yahudileri ve
Hıristiyanları dost edinmeyin! Onlar birbirlerinin dostudurlar. (Maide Suresi
Ayet: 51)
Tarihçiler onun hakkında şu değerlendirmeyi yaparlar:
Emevi Devleti zamanında, Ömer Bin Abdülaziz dönemi, yağız
bir atın alnındaki beyaz gibidir. İki yıl beş ay süren hilafetinde pek çok
sünnetleri diriltmiş, yıllardır yerleşerek kökleşmiş bir çok bidat ve kötü
adetleri ise kaldırmıştır. Valilerine yazdı ki:
Yollara hanlar yaptırın, oradan geçen Müslümanlar bir
gün bir gece kalsınlar. Hayvanlarına bakılsın. Hasta ve zayıf olanlar, iki gün
iki gece de kalabilir. Eğer ülkeleriyle irtibatları kesilmiş ve oraya
gidemeyecek durumda olanlar gelirse onları ülkelerine ulaştırın.
Halkın her tabakasına karşı yakın tutumu ve özellikle
fakirler ve alt tabakadaki halka yararlı reformlar uygulaması, Emevi
başkentindeki üst tabakayı çok kızdırmakta ve onların düşmanlığını çekmekte
idi. Kendisi böyle adaletli olarak devam ederse, kendisinden sonra tayin
edeceği veliahdin de onun huyunda biri olacağından korkuyorlardı. Sonunda
halifenin bir kölesini kandırarak, onun yemeğine zehir koydurmayı ve onu
ölümcül olarak zehirlemeyi başardılar. Ömer Bin Abdülaziz, ölüm döşeğindeyken
komployu öğrendi ve zehiri kendine veren köleyi affetti. Ama komployu
hazırlıyan diğer kişileri yakalatarak İslam hukukuna göre öldürmeye azmettirme
suçundan dolayı, ödemeleri gerekli olan yüksek cezaları onlardan tahsil ettirip
devlet hazinesine irat kaydettirdi. 10 Şubat 720 de (Hicri 101) daha 40
yaşlarında iken Halep de vefat etti. Hanımı Fatıma anlatıyor:
Abdülaziz vefat ettiği son hastalığında, Allah ım
ölümümü onlara hafif kıl, diye dua ederdi. Vefat ettiği gündü. Halifenin
yatmakta olduğu odaya bir kapıyla açılan başka bir odada oturuyordum, içeriden
Abdülaziz in sesi geliyordu. O, (Bu ahiret yurdunu yeryüzünde böbürlenmeyi ve
bozgunculuğu istemeyen kimselere veririz. Sonuç Allah a karşı gelmekten
sakınanlarındır.) Kasas Suresi 83. Ayet ini okuyordu. Sonra yerimden kalktım ve
odaya girdim. Halife kıbleye dönmüş bir eliyle ağzını, diğer eliyle de
gözlerini kapatmış upuzun yatıyordu, vefat etmişti.
Onun bazı icraatlarını ve kişisel özelliklerini de yarın
anlatalım