Müslümansak sorumluluklarımız herkesten fazladır. Her

anlamda donanımlı olmamız ileriye yönelik çalışmalar yapabilmemiz bilgi

birikimli olmamız gerekir. Esad Erbili k.s. Mektubât ında der ki, Müslüman

olarak yalnızca dini bilgileri, ilmihalleri değil fenni bilimleri teknolojiyi

okuyup ilerlemeliyiz. Müslüman her anlamda kendisini geliştirmelidir.

En sık duyduğumuz yanlış bir cümle şudur: Boş boş

kitaplar okuyacağına ilmihal oku, Kur an oku . Elbette her Müslüman ilmihal,

tefsir, siyer, Kur an okumalıdır. Fakat bunların yanı sıra başta Matematik

olmak üzere, fizik, kimya, biyoloji gibi bilimleri mutlaka okumalı ve bunlardan

birisi üzerinde yükselmelidir. Bir Müslümanın fenni bilimleri aşağılaması ve

küçümsemesi onu yüceltmez aksine vasıfsız konuma düşürür.

Düşünün bir kere Matematik nerelerde kullanılıyor

Köprülerin yapımında, o sütün ve asmaların eğim hesaplarında, meteorolojide

yağmur mu geliyor kar mı bunu hesaplamada; integral ve türev, kullandığımız

toplu taşıma araçlarının tümünde ve makine sistemlerinde, buzdolapları, çamaşır

makinelerinde; cebir, bilgisayarlarda, televizyonlarda, fotoğraf makinelerinde

matris kullanılıyor. O hâlde Matematiği küçümsemek demek, yıllardır tutkuyla

kullandığınız fotoğraf makinesini borçlu olduğunuz ilme küfretmek demektir.

Mega piksel denilen şey aslında bir matris hesabıdır. Çözünürlüğü yüksek bir

fotoğraf makinesi kimlerin hoşuna gitmiyorsa Matematiğe küfretmeye devam

etsinler.

Müslüman her anlamda cahillikten arınmalıdır. İlk

görevimiz ilmi bilgileri beş yaşımızdan itibaren eksiksizce kuşanmak. İslam ın

şartları, imanın şartları, otuz iki farz ve hadislerle bilgi haznemizi

zenginleştirmeli ve beslemeliyiz. Sonrasında ilmihal okumaları ve siyerle bu

dönemi on iki yaşlarına kadar doldurmalı ardından da anlaşılması biraz daha zor

olan tefsir okumalarına başlamalıyız. Birisi bize yaptığımız farzın sebebini

sorduğu vakit, mesela en çok sorulanı olan başörtüsü farzını açıklarken hemen

Nur suresin 31. ayetini ayrıntıları ile söyleyebilmeliyiz. Size örtünmenin o

anlamda olmadığını da söyleyebilirler. O vakit de ayette geçen başörtüsü

anlamına gelen humur kelimesinden bahsetmeliyiz. Karşı taraf her zaman iyi

niyetli de olmaz ve bu emrin inkârı için konuşmaya devam eder. İşte bizim bilgi

birikimimiz zayıfsa böyle bir durumda hatalı şeyler söyleyebiliriz. Görmüş

olduğum bir hadiseyi kısaca bahsedeyim, bu konuda bir tartışma yaşanmıştı,

başörtülü bir arkadaş da evet başörtüsü olarak geçmiyor, örtü olarak geçiyor

diyerek bir de o döneme ait yanlış bir hadiseyi anlatmıştı. Nereden okuduğunu

bilmiyorum benzer bir yazıyı internette okudum ama doğru olmadığını biliyorum.

Ayetleri kimse kafasına göre yorumlayamaz. Son dönemlerde bu durumda ciddi bir

artış var. Hadisleri sünneti hiçe sayıp yalnızca ayetleri okuyan ve kendi

kafalarına göre yorumlayanlar var. Oysa Müslüman olmak için şu üç şeye inanmış

olmak gerekiyor: 1. Allah ın varlığı 2. Kur an ı Kerim 3. Peygamber Efendimiz

s.a.v.  Bu üç şeyden herhangi birisini

inkâr eden kâfir olur diye geçiyor ayetlerde. Ama ayet okuyucuları bunu anlamamış

olmalı.

Müslüman isek tüm ilimleri doğru öğrenmek

mecburiyetindeyiz. Geri kalan bir ülke olmanın sorumluluğunu kimse Müslümanlara

yükleyememeli.