Baba, anne, kardeşler, komşular ve arkadaşlar çocuklarımızın en etkili eğitimcileridir.

Hem sözlü hem uygulamalı eğitimdir.

Uygulamasız eğitimi sınıfta alan çocuklar, yüzmenin bütün kurallarını bilseler de derin denize atlayınca bilgileriyle boğulurlar.

Uygulamasız bütün ilimler eksiktirler.

Diplomalı bilginler yetişir ama insanlığın hizmetine nasıl sunacağını bilmezlerse fazla faydalı olamazlar.

Eğitimciler, çocuklarımızın isteyerek veya istemeyerek örneği oluyorlar.

Olumlu veya olumsuz bir şekilde etkiliyorlar.

Olumlu yönde etkileri, çocukta devam ettiği sürece örnek öğretmene de sevap vardır, kötü örnek olurlarsa hayat boyu o çocuğun yaptığı kötülüklerin günahı örnek öğretmene de yazılır.

Çocuklarımız on altı saat ailesiyle beraber olurlarken sekiz saat da öğretmeniyle beraber kalıyorlar.

Az bir zaman değil bu.

Çocuğa bu dünyada verilen ve kaybedince geri kazanılamayan saat ve dakikalarını israf etmekten de hesaba çekilebiliriz.

Sınıfa bir dakika geç kaldığınızda, çocuğun bir dakikalığına nefessiz kaldığını hatırlayın.

Hatırlayamayacaksanız, hemen ağzınızı ve burnunuzu kapatın ve bir dakika nefessiz kalın bakalım ne olacak…

Anne çocuğuna süt verirken nasıl huzur ve mutlu bir halde yavrusunun doymasını sağlıyorsa, sizler de sınıftaki çocukların ilim açlığını doyuran eğitimci gibi hissedin kendinizi.

Sevgili Peygamberimiz, arkadaşlarına hitap ederken “ashabî” veya ümmetî”/arkadaşlarımmm, ümmetimmmm” diyor.

“Oğlummm” derken, “kızımmm” derken hem huzur bulduğunuz hem huzur saçtığınız gibi, öğrencilere nasıl hitap ederken kalbinizin en derin yerinde hulusi kalp, iyi niyyetle beslediğiniz kelimeleri dışarı çıkardığınızda, çiftçinin tarlaya tohum saçar gibi öğrencilerin üzerine serperken, içinizdeki sevgi, saygı, nezaket ve muhabbetinizi de kelimelerinize yükleyiniz ki, çocuğun gönül kapısını bad-ı saba gibi çalsın, beynindeki kılcal damarlar, gelen ilime karşı kapılarını açsın.

Öğrencisine düşman öğretmen olamayacağı gibi, öğretmenine düşman öğrenci de olamaz.

Ama bu kapitalist eğitimin yetiştirdikleriyle komünist eğitimin yetiştirdiği öğrenciler, bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de öğretmenini öldüren öğrenci yetiştirdiler.

Sevgili Peygamberimiz’in eğitiminden geçen ashab, Sevgili Peygamberimiz’in adı geçtiğinde “Sallallahü aleyhi ve sellem” diye dua ederlerdi ve biz de dua etmeye devam ediyoruz.

Ashabın eğitiminden geçen tabiin de ashabın adını anarken “Razıyellahü anhü/Allah ondan razı olsun” demeye devam etmişler ve biz de devam ediyoruz.

Tabiinden ders alanlar da onların adını andıklarında, “Rahihüllah/Allah ona rahmet eylesin” demeye devam ediyorlar.

Hani Hazreti Ali’nin (R.A. Allah ondan razı olsun) “Bana bir harf öğretenin hizmetçisi olurum” sözü dilimize atasözü alarak yerleşmiş.

Hocasına düşman olan öğrenci, doktoruna düşman olan hastaya benzer.

Doktoruna düşman olan hastaya benzer.

Öğrencisine düşman olan öğretmen, ektiği fidana düşman odun gibidir.

Altını bulan adam değil, altını bulacak adamı keşfedendir gerçek kâşif.

Yapay zekâyı bulanı tebrik edelim ama yapay zekâyı bulanı eğiten hocasını daha fazla tebrik edelim.

Kahramanlığını öldürdüğü insan sayısıyla kazanan, “Erkek adamın erkek oğlu olur” diyen, doğan kız çocuklarını canlı canlı toprağa gömebilecek kara kalpli, eşkıya tipli insanları imana davet eden ve onları eşkıyalıktan evliya haline getiren Sevgili Peygamberimiz’i, her namazımızın sonunda “Allahümme barik… duasıyla tebrik ediyor ve Rabbimize dua ediyoruz.

Bütün peygamberleri de gönderen Allah celle celalühtür.

“Bize hidayet yolunu lütfeden Allah’a hamdolsun.”