Aklınıza gelen her soru için Kur’an-ı Kerim’e müracaat ederseniz, ya doğrudan veya dolaylı olarak sizi tatmin edecek bir cevap bulabilirsiniz.

1973 yılında yurt dışına işçi olarak gitmeye hazırlanırken o güne kadar okulda, radyoda, gazetelerde ve günlük hayatımızda edindiğimiz bilgilerin yanında Hristiyanlık nedir ne değildir bir de Kur’an’ı baştan sona not alarak hatmettim.

Oraya varınca dil hariç yabancılık çekmedim.

Bugünlerde dünyada yaşayan her insanı huzursuz eden Yahudi olduğunu söyleyenler hakkında Kur’an’ı manasıyla okumaya başlarsanız daha ilk başta onuncu sayfada 74 nolu ayette Rabbimiz Yahudilere hitaben:

ثُمَّ قَسَتْ قُلُوبُكُمْ مِنْ بَعْدِ ذَلِكَ فَهِيَ كَالْحِجَارَةِ أَوْ أَشَدُّ قَسْوَةً وَإِنَّ مِنَ الْحِجَارَةِ لَمَا يَتَفَجَّرُ مِنْهُ الْأَنْهَارُ وَإِنَّ مِنْهَا لَمَا يَشَّقَّقُ فَيَخْرُجُ مِنْهُ الْمَاءُ وَإِنَّ مِنْهَا لَمَا يَهْبِطُ مِنْ خَشْيَةِ اللَّهِ وَمَا اللَّهُ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ

“Sonra bunun (mucizenin) arkasından kalpleriniz katılaştı. Onlar taş gibi hatta daha da katı. Çünkü nice taşlar var ki, içinden ırmaklar kaynar, niceleri de var ki, çatlar da ondan su çıkar. Ve niceleri de var ki, Allah korkusuyla yukarıdan aşağıya yuvarlanır. Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir.

أَفَتَطْمَعُونَ أَنْ يُؤْمِنُوا لَكُمْ وَقَدْ كَانَ فَرِيقٌ مِنْهُمْ يَسْمَعُونَ كَلَامَ اللَّهِ ثُمَّ يُحَرِّفُونَهُ مِنْ بَعْدِ مَا عَقَلُوهُ وَهُمْ يَعْلَمُونَ

Bunların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Hâlbuki onlardan bir bölümü Allah'ın kelâmını işitirlerdi de, akılları erdikten sonra, bile bile onu değiştiriyorlardı.

وَإِذَا لَقُوا الَّذِينَ آَمَنُوا قَالُوا آَمَنَّا وَإِذَا خَلَا بَعْضُهُمْ إِلَى بَعْضٍ قَالُوا أَتُحَدِّثُونَهُمْ بِمَا فَتَحَ اللَّهُ عَلَيْكُمْ لِيُحَاجُّوكُمْ بِهِ عِنْدَ رَبِّكُمْ أَفَلَا تَعْقِلُونَ

İman edenlerle karşılaştıklarında; ‘İman ettik’ derler. Birbirleriyle baş başa kaldıklarında ise, ‘Allah'ın size açtığını, Rabbiniz katında sizin aleyhinize belge olsun diye mi onlara söylüyorsunuz. Buna aklınız ermiyor mu be?’ derler.

أَوَلَا يَعْلَمُونَ أَنَّ اللَّهَ يَعْلَمُ مَا يُسِرُّونَ وَمَا يُعْلِنُونَ

Allah’ın, onların gizlediklerini de, açığa vurduklarını da bildiğini bilmiyorlar mı?” buyurur. (Bakara süresi ayet 74-77)

Allah-u Teâlâ, özelde Yahudi’nin, genelde tüm kâfirlerin kalbini taşlara benzetiyor.

Yani kâfirin kalbinin taşlardan daha katı olduğunu bildiriyor. Çünkü taşlar yaratılışları doğrultusunda hareket ediyorlar. Bir kısmından nehirler akıyor, bir kısmından pınarlar fışkırıyor. Bir kısmı da yukarıdan aşağıya doğru Rabbimizin koyduğu kanuna uygun olarak, taşın düşme ve yuvarlanma kanununa riayet ediyorlar.

Kur’an-ı Kerim’de Allah (C.C.) dağlar ve taşlarla ilgili olarak: “Eğer biz bu Kur’an-ı dağlara indirmiş olsaydık, o dağların Allah korkusundan param parça olduğunu görürdün” diyor. (Haşr suresi 20) Yani Allah (C.C.) dağların da kendine has bir hissiyatı, bir anlayışı olduğunu ifade ediyor. “Yerde ve gökte her ne var ise Allah’a secde eder” buyuruyor.

Allah (C.C.) Rahman Suresi’nde, “Ağaçlar da, otlar da Allah’a secde ederler” diyor. En’âm Suresi 38’de, “Yerde kıpırdayan her canlı, gökyüzünde uçan her kuş, sizin gibi bir ümmettir” diyor. Çok enteresandır. “Sizin gibi bir ümmettir” diyor Allah (C.C). Kehf Suresi 77'de; Musa'nın (A.S.) salih bir insanla yolculuğu anlatılır. Musa (A.S.) ile o salih kimse bir köye varmışlar ve orada yıkılmaya azmetmiş yıkılmak üzere olan bir duvarı bulmuşlar da onu o salih adam tamir edivermiş.

Bütün bunlardan yaratılmış her şeyin kendine has bir dilinin olduğunu anlıyoruz biz.

Ama kâfir, bütün bunları kendi çıkarına kullanırken dağıtmayı unutuyor hep toplamaya devam ederken yediği içtiği haramlar, gördüğü, haramlar, sahibinin kalbini katılaştırıyor.

Kış gününde yakacak alamayan ve soğuktan donmak üzere iken dişleri takırdayan adamın çıkardığı sesten bile rahatsız olacak kadar kalbi katılar var.

Ama hocam, Müslüman yönetici ve işadamlarından da var bu katı kalpliler… dersen, “O yöneticiler ile işadamlarının uyduğu kanunların hepsi İslam’a ait değiller” derim.

Bunların en katı kalplilerini görmek için oralara gitmeye de gerek yok.

Seçilmiş Netanyahu, yine seçilmiş Trump gibi adamlar, o ülkedekilerin tamamını temsil ederler.

Burada da oy verdiğiniz adam da sizi temsil eder.

Ve göğüslerinde taşıdıkları kalbin nasıl taşlaşmış olduğunu Gazze olayında gördük.

Bazı kireçli sular vardır, aktığı yerlerin üzerini taşlaştırır.

Aslında “her doğan çocuk” İslam fıtratı üzere doğar, sonra anne ve babası onu kendisine benzetir anlamındaki ayet ve hadisi çokça tekrar ettim.

Kâfirlik, hayatında tavuk kesmeyen Budist rahiplerini bile bu kâfirlik çileden çıkartıp Myanmar’da binlerce Müslüman’ı öldürmede öncülük yaptırabiliyor.

Taş kalpleri yumuşatacak tek şey, sekiz milyar insanı yaratan ve yaşatan Allah celle celalühün ayetlerine iman ederek hayatını Kur’an’a göre yaşayan Sevgili Peygamberimizi örnek ve önder kabul ederse kalp eski haline döner.

Katılaşan kalplerimizi Allah korkusunun ateşiyle eritelim.

Erimiş taşların kötü kalıntılarını istiğfar suyuyla temizleyelim ve gönül kapısında "Lâ ilahe illallah" kılıcıyla nöbet tutalım ki, iman hırsızları içeri giremesinler.