ERBAKAN Hocamızı beş yıl önce Hakk a uğurlamıştık.

Allah tan Rahmet diliyoruz.

Bu kısa yazımızda onun milyonlarca kişiden almış olduğu

söz konusuna özet olarak değineceğiz. Teferruatlı bilgiyi ALLAH DOSTU ERBAKAN

kitabımızda bulmak mümkündür.

Erbakan Hocamız, 1969 bağımsız milletvekili adaylığından, 2011 yılında vefatına kadar, gerek

salon toplantılarında ve gerekse meydan mitinglerinde, sözlerinin bitiminde

katılanlara ellerini kaldırmalarını söyleyip söz alırdı:

Milletimizin Saadet ve Selameti için, Yaşanabilir Bir

Türkiye için, Yeniden Büyük Türkiye yi kurmak için, Yeni Bir Dünya yı kurmak

için, İslam Birliği ni tesis için, Hakk ın hâkimiyeti için, Milli Görüş ün

iktidara gelmesi için, bütün gücümle çalışacağıma söz veriyorum!

Bunun arkasından da:

Şahit ol Ya Rabbi, Şahit ol Ya Rabbi, Şahit ol Ya Rabbi!

Zafer İnananlarındır ve Zafer yakındır!..

Diyerek sözlerini tamamlardı.

Şöyle kaba bir hesap yaptığımızda, 42 yıl boyunca Erbakan

Hocamıza, Allah ın da şahitliği dâhilinde, her toplantının arkasından, ellerini

kaldırıp bu sözü verenlerin sayısı onlarca milyona ulaşmış olduğunu tahmin

edebiliriz.

Şüphe götürmeyen bir husustur ki, çok az kişi verdiği bu

sözünde durmuştur. Bir kısmı açıktan ilan ederek, bir kısmı da ilan etmeksizin

bu sözlerinden vazgeçmişlerdir. Önemli bir kısmı da, vazgeçmemiş ama söz

verdiği gibi bütün gücünü de kullanarak çalışmamıştır. Allah-ü Teâlâ yı da

şahit tutarak verilen bu sözler elbette çok önemli dini neticeler

doğurmaktadır. İşte bu konuyu fıkıhçılarla konuştuğumuz zaman özet olarak şu

bilgilere ulaşıyoruz:

Bu şekilde elini kaldırarak söz verip de, bu sözlerini

tutmayanlar çok büyük vebal altındadırlar. Zira Hadisi Şerif açıktır,

Münafıklığın alametleri şunlardır:

1- Söylediği zaman yalan söyler.

2- Vaadettiği zaman vadini yerine getirmez.

3- Kendisine emanet edilen şeye hıyanetlik eder. 

Şimdi o sözü verip de yerine getirmeyenler, münafıklık

alametleri dairesine girmektedirler.

Münafıklığın dini müeyyideleri bellidir.

Bu sözü verirken eğer, Erbakan Hoca yı maddi ve manevi

lider olarak kabul ederek bu sözleri vermişsek, bu aynı zamanda biat da

sayılır. Sözde durmamak, aynı zamanda biatı da bozmak anlamına gelir. Gerçek şu

ki, Erbakan Hocamızın mitinglerde ve toplantılarda kendisini dinleyenlerden,

söz istemesi; cihad farzını eda etmek üzere akitleşme ve itaat üzere biat etmek

anlamına gelir.  

Bir İslam toplumunun fertleri ile lideri arasındaki

sözleşme olan biat şöyle tarif edilir:

Biatın, itaate dair söz-ahid vermekten ibaret olduğunu

bilin. Biat eden kimse, sanki benim işime ve Müslümanlarla alakalı hususlara

bakmayı sana havale ettim, bu gibi şeylerde katiyen seninle çekişmeyeceğim,

hoşlansam da, hoşlanmasam da emirlerine itaat edeceğim, diye emiri ile sözleşme

yapmıştır. (İbn-i Haldun, Mukaddime cilt1- sayfa 293)

Kur an-ı Kerim de Yüce Mevla mız itaat ve biat

konularında şu ayeti kerimelerinde hükümler koymuştur:

Ey iman edenler! Allah a itaat edin, Peygambere de itaat

edin ve sizden olan emir sahibine de itaat edin... (Nisa Suresi- 59)

Sana bey at edenler gerçekte Allah a bey at

etmektedirler. Allah ın eli onların elleri üzerindedir. Kim ahdini bozarsa

(verdiği sözü tutmazsa), kendi aleyhine bozmuş olur ve kim Allah a verdiği sözü

tutarsa Allah ona büyük bir mükâfat verecektir (Fetih Suresi-10)

Bu konu ile ilgili yüzlerce Hadisi Şerif ve Sahabeler

devri dâhil, binlerce yıldır uygulanan tatbikatlar da ortadadır.

Biatı, gerekli şartlar oluşmamasına rağmen tek taraflı

bozmanın dinimizdeki hükmü ise çok açıktır. 

Biatı bozmayı meşru kılan sebepler de sayılıdır:

Lider, seçildikten sonra şu hallerin birisinin vuku

bulması halinde, artık lider kabul edilmez ve itaat gerekmez: 

a) Liderin İslam dan vazgeçip küfre girmesi.

b) Aklını yitirmesi.

c) Düşmanın eline geçip esir düşmesi ve kurtulamaması.

d) Görevini yerine getiremeyecek ölçüde organlarını

kaybetmesi.

e) Fasıklığı, zulüm ve bid atlar sebebiyle adalet

vasfının kaybolması.

f) Haramlardan birinin yapılmasını emretmesi.

g) Allah ın indirdiği hükümler ile hükmetmemeye

çalışması.

Nasp edilmiş bir lidere söz verdiği şartlar dâhilinde

biat eden, lakin yukarıda sayılan sebepler dışında, sözünden cayan veya

tutmayanlar biatten tek taraflı ve sebepsiz vazgeçmiş olurlar. Biatten sebepsiz

olarak vazgeçilmesinin dini neticeleri ise hem Kur an-ı Kerim de, hem Hadisi

Şeriflerde ve hem de binlerce yıllık uygulamalarda kolayca bulunabilir. Bir

makaleyi aşan hacimde olab bu neticeleri burada sayamayız. Şu kadarını ifade

edelim ki, bu durum hem dünya ve hem de ahiret bakımından çok vahim sonuçları

olan bir durumdur.

Bu açık hükümleri araştırıp bulmak, bu sözleri veren ve

biat edenlerin üzerinde bir vecibedir. İki dünyada da ağır sürprizlerle

karşılaşmamak için bu vecibeyi ve gereklerini yerine getirmek gerekir.

Zira verilen sözler ne şaka, ne de bir oyun olarak

verilmiştir. Üstelik Allah şahit tutularak!

CİHAD İÇİN YEMİN

Milyonlar dalga dalga ederdi yemin,

Havaya kalkardı eller, orman gibi!

Verilen sözler tutuldu mu derseniz,

Sadıklar sayılı, eller orman gibi!

Küheylan bile dönmez Allah yolundan,

Yeter ki yap tımarını, ver yemini!

Cihad için yola çıkan niceleri,

Cihattan kaçtı, terketti de yemini!