Liranın değerini yükseltmek için kafa yoran politikacı ve ekonomist sayısından daha fazla, insanın değerini artıracak insan yetiştirmemiz gerekir.

Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u nasıl fethetti diye doktora tezleri yaptırmak yerine, Fatih’i yetiştiren ayet, hadis, fıkıh, ahlak, adalet, şecaat ortamını nasıl oluştururuz diye tez hazırlatmalı.

On sekizinci yılda Osmanlı-İngiltere ticari münasebetleri üzerine tez yaptırmak yerine,

“2030 yıllarına kadar ticari münasebetlerimiz nasıl olmalıdır?” sorusuna cevap aranmalı. Karun ekonomisi üzerine tez yerine, “Bugünlerde İslam ekonomisi nasıl olmalıdır?” sorusuna cevap verecek tezler yapılmalıdır. “Aristo’ya göre değerli insan nasıldır?” üzerine zaman israfı yerine, İslam’a göre değerli insan araştırması yapılmalıdır.

“Endülüs İslam devleti nasıl yıkıldı?” yerine, “İspanyollar İslam’la nasıl diriltilir” tezleri verilmelidir.

Roma nasıl fethedilir?

Sevgili Peygamberimizin eğitiminde yetişen Ashab-ı Kiram’dan bazıları oturmuşlar fetihleri konuşurken biri Ashab-ı Kiram’ın ileri gelenlerinden ve dört Abdullah’tan biri olan Abdullah bin Amr’a soruldu (r.a.),

“Kostantıniyye ve Roma, bu iki şehirden hangisi önce fetholunacak?” denildi.

Abdullah, bir sandığın getirilmesini istedi, ondan bir kitap çıkardı ve, “Biz, Allah Rasülü’nün etrafında idik ve söylediklerini yazıyorduk, ‘Kostantıniyye mi yoksa Roma mı önce fetholunacak?’ diye soruldu, Allah’ın Rasülü, ‘Önce Herakl’in şehri yani Kostantıniyye fetholunacaktır’ dedi.” (Ahmed, Müsned, Abdullah bin Amr hadisi no: 6645, İbni Ebi Şeyeb, Musannef, Abdullah bin Amr hadisi no: 19811, Daremi, Müsned, Abdullah bin Amr hadisi no: 503)

Medine’de oturan Ashab-ı Kiram, Sevgili Peygamberimize Kostantıniyye ile Roma’nın fethini soruyor.

Sevgili Peygamberimizin eğitiminden geçen sahabe kadınlar da onlardan geri kalır mı?

Okuyalım: Sevgili Peygamberimizin süt halası Ümmü Haram anlatıyor: “Bir gün Peygamber, bize geldi. Öğle üzeri kaylüle/öğle uykusundan gülerek uyandı.

Ben ona ‘Anam babam sana feda olsun Ya Rasülellah, seni güldüren nedir?’ dedim,

‘Ümmetimden bir topluluğun, kralların koltuklarında duruşu gibi, denizde gemilere binip gidenler bana gösterildi’ dedi.

Ben de ona, ‘Allah’a dua et de beni onların arasında kılsın’ dedim.

O da bana, ‘Sen onların arasındasın’ dedi.

Ravi der ki, Ümmü Haram, Ubade bin Sabit’le evlendi. Birlikte deniz harbine katıldılar.

(Hazreti Osman döneminde Kıbrıs) çıkartmasında karada giderken bindiği katırdan düşerek boynu kırıldı ve şehit oldu.

(Buhari, Sahih, K. Cihad, bab 3, Müslim, Sahih, K. İmaret, bab Fazlü’l-ğazvi fi’l-bahr 39)

Şu anda Güney Kıbrıs’ta Larnaka şehrinde “Hala Sultan Türbesi” tapu senedi gibi durmaktadır.