Milli maçlar arası verildi. Kulüpler ve teknik adamlar milli takımlara gitmeyen futbolcularıyla antrenman yaptı. Milli maçlar sonrasında oynanacak rakipleri için hazırlandı. Tabi kimi hazırlandı, kimi hazırlandığını sandı, kimileri de durumu idare etti.
Galatasaray’a bakalım…
Tecrübeli bir teknik adamı var. Hatayspor gibi sezonun flaş takımı ile deplasmanda oynayacak. Her ne kadar son maçlarda performansları sorgulansa da ve her ne kadar bireysel hatalara imza atsalar da bu durum her maçta yaşanmayacağı öngörüldüğü için Galatasaray adına önemli bir eksik sayılır. Yani birlikte oynayan 2 stoperiniz yok. Orta sahadaki verilen görevi iyi bir şekilde yerine getiren ve milli takıma giden Taylan da yok. Sağ bek yılbaşında kaza geçirdi ve yerine Yedlin alındı o da yok. Bunlar kâğıt üstünde yazılan çizilen oynamayacağı belli isimlerdi. Tecrübeli bir hoca ne yapar? Kurmaylarını toplar, Hatay deplasmanı için planlar yapar, isimleri belirler, antrenmanlarda o isimler üzerinde yoğunlaşır. Yani kimler stoper oynayacak ise Muslera, Sarachhi ve sağ bek ile birlikte oynatır vesaire vesaire. Donk zaten belliydi ikinci isim aranıyordu. Fatih Terim, stoper için Gedson Fernandes’i yazdı. İşte bazen kararlar alır liderler ve o kararlar ya yükseltir, ya da ah be dedirtir.
Her zaman söyleriz Amerika keşfedildi. Bir daha keşfetmeye gerek yok. Eğer ilk onbirinde Muhammed forvet olarak sahaya çıkacak ise, Gedson stoper oynamaz. Muhammed ile Gedson ilk geldiklerinde hemen birbirlerine uyum sağlamışlardı. Terim bunu nasıl gözden kaçırdı? Kadroda Donk’un yanına tek isim Emre Taşdemir görünüyordu. Emre sol bek olabilir fakat yine de bektir. Bek özelliği savunma kurallarını, topla rakip arasına girme mücadelesini bilen biridir. Milli takımda da yer bulan biridir. Risk almak ise Emre Taşdemir ile alınmalıydı. Taşlar da fazla yerinden oynamazdı. Orta sahada Belhanda’nın alternatifi Feghouli’dir. Ve Feghouli ne kadar isteksiz, yorgun veya kötü bir futbol sergilese de oyunda kalmalıdır. Çünkü bu tip teknik adamlar 90 dakikada bir hareket yapar takımı, teknik heyeti ve maçı kurtarabilir. Hadi milli takım maçları oynadı yorgun geldi dediniz Feghouli için, ikinci yarı Falcao ile oyuna alınabilirdi. Gedson-Muhammed ne ise Feghouli-Falcao da odur. Yani forvete ara pasına defansın arkasına sarkacak yıldız futbolcuyu alıyorsunuz, ara pasını en iyi atabilen yıldız ismi oyundan çıkartıyorsunuz.
Bir de Etobo ile oynanan hiçbir maçı kazanamayan bir Galatasaray istatistiği varken, elinizde o mevkide defalarca oynamış ve şampiyonluk yaşamış bir Linnes varken yolgeçen hanına dönen Şener ile başlamak niye? Bu kadar etkisiz bir Galatasaray izlememiştim. Yani Hatay’da kuş taşa çarpmamıştır.
Beşiktaş son iki maçtır kaybettiği puanlarla adeta geride kalan, geriden gelen ezeli rakiplerine bir şans daha verdi. Fenerbahçe maçını galibiyet ile kapatmış olsaydı şimdi bu Kasımpaşa mağlubiyetini fazla dert etmemiş olacaktı. Mağlubiyet Larin’e yazılmış, net bir pozisyonu golle sonuçlandıramadı diye! Ersin penaltı kurtardı. Ya da Kasımpaşa penaltı atışından yararlanamadı. Bir Aboubakar ne kadar lazımmış! Milli takımda sakatlandı. Onun yerine oynayacak isimler de az çok belliydi. Ghezzal cezalı, Cenk ve Dorukhan da Kovid-19’du. Cenk olsaydı sanırım Aboubakar’ın yokluğu hissedilmezdi. Ghezzal’ın olmayışı ise verilen mücadeleyi teknik bir ayakla yönlendiremediğinizden çok hissedildi. Bu tarafta da kuş taşa çarpmadı!
Fenerbahçe, Erol Bulut ile yollarını ayırdı. Bana göre ise Emre Belözoğlu ve Volkan Demirel ile yollarını ayırıp Erol Bulut ile sezon sonuna kadar devam etmeliydi. Bu cümleyi Erol Bulut gidince yazmak isterdim. Kısmet bugüneymiş. (Nedeni şimdilik dursun. Skor yazarlığı yapmadığımız belli olsun diye not düşelim yeter.) Fenerbahçe iyi bir futbol ortaya koymasa da çiçeği burnunda Sportif Teknik Direktör Emre ile ilk galibiyetini aldı. Bu haftanın kazançlı takımı oldu. Denizlispor ilk yarıda net fırsatlar yakaladı. Hani üst düzey bir rakip ve isimler olsaydı Emre hocayı sıkıntıya sokacak skora imza atabilirlerdi. Büyük takım kötü oynarken de kazanmasını bilmeli mantığından yola çıkarak en akıllıca olan duran toplardan gol bulmaktı. Korner maça noktayı koydu. Maç sonu demeç verirken Emre hocayı izledim. Tutuk gördüm. Daha inançlı, daha hırslı olmalıydı. Rakiplerini etkilemeliydi. Kelimeleri topladı, topladı, topladı sonunu bağlamadı.
Dezavantajların çokluğuna rağmen Saraçoğlu’nda ise kuş taşa çarptı.
Son olarak Trabzonspor artık gelecek sezon hazırlıkları yapıyor diyebiliriz. Zaten transfer çalışmaları da başladı. Bundan sonra havasını yitirmiş bir takımdan çok yüksek bir performans beklemeyin derim. Fakat rahat bir takım oldukları için ilginç skorlar değişik isimler görebiliriz. Burada kuşun taşa veya taşın kuşa hikâyesi yapılmıyor.
Eveeeet
- Kuş taşa çarpar mı?
- Çarpmaz. Taş kuşa çarpar değil mi? Evet. Tabi planını programını doğru yapar isen.
- Haaaa bazen de kuş taşa çarpar. Zaten futbolu da popüler kılan bu cilvesi değil mi?