Yeryüzünde hak ile batılın, iyi ile kötünün, doğru ile yanlışın, güzel ile çirkinin, faydalı ile zararlının kıyasıya mücadelesi, yaratılan ilk insan Hz. Adem (A.S.) peygamberden bugüne devam edip gelmekte.

Bir taraf, kısa süreli kalacağının idrakinde olduğu şu dünya tarlasına iyilik namına birkaç tohum ekebilmenin mücadelesini verirken, diğer taraf ise hiç ölmeyecekmişçesine, zulüm ve bozgunculuk adına her türlü melaneti sergilemeye devam ediyor.

Yeryüzü 7 milyar insana fazlasıyla yetecek kadar geniş, bereketli yer altı ve yer üstü kaynaklarına sahipken, “hep bizim olsun”, “hepsi bizim olsun” diyen açgözlü topluluklar yüzünden, bugün insanlık ne yazık ki yiyecek ekmek dahi bulamayacak hale getirildi.

Bakınız Gazze’de yaşananlara… 21. yüzyılın sözde medeni dünyasında, her gün onlarca yavru bir lokma ekmeğe hasret bir şekilde açlıktan can veriyor.

Küresel Sumud Filosu’na katılan bir grup insan, açlıktan ölüme mahkûm edilen, soykırıma maruz bırakılan ve abluka altında nefessiz kalan Filistin halkına çare olmak adına yollara döküldüler.

Sumud yolcuları, İsrail’in daha önceki yıllarda insani yardım gemilerine kanlı baskınlar düzenlediğini bilmelerine rağmen korkularını bir kenara bırakarak Gazze’ye doğru yelken açtılar. 44 farklı ülkeden filoya katılan aktivistlerin bu eylemleri, onurlu bir girişim olarak kayıtlara geçecek ve gelecek nesiller bu anlamlı girişimi, hep saygıyla hatırlayacak.

Bu kez çok farklı şeyler de oluyor. Bu kez, Gazze’ye nefes olma girişimine, yüzyıllarca sömürgecilik utancını üzerlerinde taşıyan İtalya, İspanya, Portekiz gibi ülkelerin insanları öncülük yapıyor. Türkiye’deki antiemperyalist ve antisiyonist oluşumların tüm imkânlarıyla destek olduğu Küresel Sumud Filosu, Siyonizm zulmünü bertaraf etmek için tüm samimiyetiyle Akdeniz’in sularında, insanlık adına bir umut olarak yolculuğunu sürdürüyor.

Küresel Sumud Filosu cesur ve anlamlı bir insani girişim olarak, önümüzdeki günlerde daha çok konuşulacak ve etkileri itibariyle dünya gündeminde daha fazla yer alacak.

Bu arada İsrail’in, filonun Gazze’ye ulaşmaması için her türlü korsanlık girişimini sergilemesi olasılıklar arasında. Siyonistlerin bunca gemiyi ve tekneyi, organize bir şekilde engellemesi kolay olmayacak, olası bir müdahale sırasında mutlaka dünyaca ses getirecek vakalar yaşanacak.

Gönül isterdi ki güzide ülkemiz Türkiye, savaş gemilerimizle Sumud Filosu’ndaki insan hakları aktivistlerine Gazze sahillerine kadar güvenlik garantisi sağlasın.

Gönül isterdi ki, her ay bir ülkede toplanıp ‘çok kuvvetli kınama mesajları’ yayımlayan Müslüman ülkelerin yöneticileri, “Ey İsrail filodaki tek bir kişinin burnunu kanatırsanız, ordularımızla Tel Aviv’e dayanırız” tehdidinde bulunabilsin.

Lakin mevcut dünya gerçeklerinde, bu temennilerimizin gerçekleşmesi ne yazık ki ‘yüzde sıfır’ ihtimal.

Sumud Filosu’na fiilen iştirak eden aktivistler çok kıymetli bir insanlık vazifesi icra ederken, filoda bulunmayı çok isteyip katılamayanlar da yürekten dualarıyla, Akdeniz’in karanlık sularında seyreden Sumud’un yoluna manevi bir ışık tutmaya çalışıyorlar.

Sumud aktivistlerin de idrakinde olduğu gibi filo belki de hedefine ulaşamayacak ama Hz. İbrahim’in (A.S.) ateşine su taşıyan karınca misali, ‘safımız belli’ olsun diyenler, çok güzel bir ecir kazandı ve inşallah kazanmaya da devam edecekler.

Gazze’ye umut taşıyan ‘Sumud’ yolcularına son söz;

İhlâsla çıktığınız yolunuz açık, varmaya çalıştığınız menziliniz mübarek olsun…