Kur’an-ı Kerim’in ve Rasûlullah Aleyhissalâtü vesselâm, münâfıkları bize tanıtmış, onlara karşı dikkat etmemiz ve aldanmamamız için gerekli tüm malumat ve talimatları vermiştir. Geçen haftaki yazılarda bu özelliklerden 15’ine değinmiştik. Bu yazımızda da Kur’an-ı Kerim’de anlatılan ve Rasûlullah Aleyhissalâtü vesselâm’ın bize açıkladığı hususlara devam ediyoruz.

16- Münâfıklar, konjonktüre göre hareket ederler!

Konjonktüre göre hareket etmek onların en bariz özelliklerindendir. Bu kaygıları aslında kalplerinin bozuk ve korkak olmaları ikiyüzlü olmalarına, bu da konjonktürel kaygılarının artmasına sebebiyet vermektedir. Gelişmeler ve güç Müslümanların lehine olduğunda Müslümanların yanında gözüküp, güç ve gelişmeler düşmanların, kâfirlerin elindeyse onların yanında yer almak münâfıkların en bariz özelliğidir.

Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmaktadır: “O münafıklar sizin hâlinizi gözetleyip beklerler: Eğer Allah tarafından size bir fetih (zafer) olursa derler ki: “- Biz sizinle beraber değil miydik, bize de mal ve ganimetten verin.” Fakat kâfirlere bir zafer hissesi düşerse, kâfirlere hitaben: “-Biz, size yardım ederek üstünlüğünüzü temin etmedik mi? Size mü’minlerden gelecek ziyanı önlemedik mi? (Bizi de ganimete ortak yapın)”, derler. Artık Allah, kıyamet gününde aranızda hükmünü verir ve Allah elbette o günde, kâfirler için mü’minler aleyhine bir yol (imkân ve delil) verecek değildir” (Nisa Sûresi, 141).

Başka bir ayet-i kerimede şöyle buyurulmaktadır: “İnsanlardan bir kısmı ‘Allah’a iman ettik’ der ancak Allah uğrunda bir sıkıntıya uğratıldığı zaman, insanlardan gördüğü sıkıntıyı Allah’ın azabı gibi sayarlar. Halbuki Rabbi’nden bir zafer gelecek olsa ‘Doğrusu biz de sizinle beraberdik’ diyeceklerinde şüphe yoktur. Allah, herkesin kalbindekileri en iyi bilen değil midir? Allah hiç şüphesiz iman edenleri de ortaya çıkaracak, münâfıkları da ortaya çıkaracaktır” (Ankebût Sûresi, 10-11).

17- Münâfıklar menfaatçidirler.

Münâfıkların özelliklerinden birisi de menfaatçilikleridir. Olayların akışı kendi lehlerine dönünce, yani işleri iyi gitmeye başlayınca Müslümanlarla iyi geçinirler, menfaatlerine bir halel geldiği zaman hemen aleyhte bulunmaya başlarlar.

Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmaktadır: “Aralarında hüküm vermek için, o münafıklar, Allah’ın kitabına ve peygamberine çağrıldıkları vakit bir de bakarsın, onlardan bir fırka yüz çeviriyor. Eğer hak (Allah’ın ve elçisinin verdiği hüküm) kendilerinin lehine olursa, boyun eğip Peygambere gelirler” (Nûr Sûresi, 48-49).

18- Münâfıklar toplumda uydurma haber yayarlar.

Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmaktadır: “Andolsun ki, eğer münâfıklar ve kalplerinde bir hastalık bulunanlar ve Medine’de yalan haber yayanlar, bu yaptıklarından vazgeçmezlerse, mutlaka seni onlarla mücadeleye davet ederiz. O zaman da, onlar orada seninle az bir zamandan fazla komşu kalamazlar” (Ahzâb Sûresi, 60).

19- Münâfıklar, her türlü kötülüğü Müslümanlar arasında yaymak isterler.

Münâfıkların özelliklerinden birisi de müminler arasında büyük günahların, gayri meşru ilişkilerin, zinanın, İslâm’ın yasakladığı her türlü hayâsızlık ve kötülüğün, kötü ahlakın ve kötü sözlerin yayılmasını arzu ederler.

Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmaktadır: “Mü’minler arasında çirkin şeylerin yayılmasını arzu edenler için, hiç şüphesiz dünyada da âhirette de can yakıcı bir azap vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz” (Nûr Sûresi, 19).

20- Münâfıklar, kalplerindeki kötülüğün açığa çıkmasından çok korkarlar.

Kalpleri bozuk olan ve her türlü kötülüğü yaymak için fırsat kollayan münâfıklar, bütün bu kötü emellerini bozuk kalplerinde gizlemektedir. En büyük korkuları, kalplerinin içinde gizledikleri bu kötü niyetin, kötü duyguların açığa çıkmasıdır. Zira, kalplerinde gizledikleri gizli planları açığa çıktığı zaman etkisiz ve tam da Kur’an-ı Kerim’deki Münâfikûn Sûresi 4’üncü ayette bahsedilen boş keresteye benzeyen halleri açığa çıkar. Aynı ayette bahsedildiği gibi insanlara kendilerini görünüşleri ve söyledikleriyle medeni gösterme çabaları da boşa çıkmış olur. Bu görüntülerinin içindeki ağaç kovuğu gibi çürümüş kalpleri ve gerçek yüzleri açığa çıkmış olur. Bu korkuları dünya için. Bir de âhirette gerçek yüzlerinin ortaya çıkması vardır ki, en büyük rüsvalık o olsa gerektir.

Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmaktadır: “Kabirler altüst olup içindekiler dışarı çıkarıldığında; herkes neyi önden gönderip neyi geride bıraktığını bilecektir!” (İnfitâr Sûresi, 4-5).

21- Münâfıklar, yapmadıkları şeylerle övünürler.

Münâfıkların özelliklerinden birisi de yapmadıkları şeylerle övünmeleridir. Bu özellik Yahudilerde de vardır. Âl-i İmrân Sûresi, 188’inci ayet-i kerimenin bu iki zümrenin özelliği olduğu bildirilmektedir.

Buhari ve Müslim’in Abdullah bin Abbas (r.a)’tan rivayet ettiğine göre bu ayet-i kerime “Rasûlullah Aleyhissalâtü vesselâm’ın sorduğu soruya yanlış cevap veren ve buna rağmen kendilerinin övülmesini isteyen Yahudiler hakkında inmiştir”. Başka bir rivayete göre ise Rasûlullah Aleyhissalâtü vesselâm’la birlikte savaşa çıkmayan ve sonra da “Aslında biz de sizinle birlikte savaşmak istiyorduk ancak mazeretimiz bizi alıkoydu” diyerek övülmek isteyen münâfıklar hakkında indirilmiştir. İbni Haber’e göre her iki olay da ayetin iniş sebebidir. Bu yüzden yapmadıkları şeylerle övünme münâfıkların ve Yahudilerin ortak özelliğidir.

Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmaktadır: “O yaptıklarına sevinen ve yapmadıkları şeylerle de övülmek isteyenlerin (onacaklarını) sanma! Onların azaptan kurtulacaklarını da sanma! Onlar için can yakıcı bir azap vardır” (Âl-i İmrân Sûresi, 188).