Seçim kararı alındığı günden beri ekonomik dengeler alt üst oldu. Esasen baskın seçim kararı alınmasının nedenlerinden biri de bu göstergelerdeki vahim tabloydu.

Döviz kurları günlerdir freni patlamış kamyon gibi tepetaklak gidiyor. Hükümet çözüm olarak yine borçlanıp piyasaya döviz pompalamaya çabalıyor.

Peki, dolar neden yükseliyor derseniz kısaca;

  • Ülke ekonomisinin üreten değil tüketici olmasının sonucu olarak her yıl milyarlarca dolar cari açık veren ekonomimiz finanse edilebilir olmaktan çoktan çıktı.
  • Ülkenin hayli yüksek olan cari açığı; (2001’de 10 milyar dolar olduğu için büyük kriz olmuştu) şimdi 55 milyar dolara ulaştı.
  • Kamu Borç Stoku: 453 milyar dolar dış borç, 921 milyar TL'ye varan içborç. Evet, IMF'ye borç sıfırlandı ama ülkenin şimdi uçan kuşa borcu var. Borç sürdürülemiyor.
  • İthalata dayalı ucuz dolar üzerinden sürdürülen yapı çöktü.
  • Körfez ülkelerinden kriz anlarında gelen sıcak para artık gelmiyor. Zira hem kendileri perişan hem de ABD bu gibi ülkelerden para çıkışına müsaade etmiyor.
  • OHAL olan bir ülkeye yabancı yatırımcı gelmeye çekiniyor. Borsada, faizde yüksek karlar elde eden yabancılar güvensiz ortam nedeniyle paralarını dolara çevirip ülkemizden çıkmakta ve bu durum dövizin ateşini yükseltmektedir.
  • KHK'larla yönetilen hukukun askıya alındığı bu dönemde şirketlere el konulması, sahiplerinin tutuklanması, hatta sırf resmi bir bankaya para yatıranların bir gece vatan haini ilan edilmesiyle güvenli ortamdan hoşlanan ekonomi ürktü.
  • Özelleştirmeler; yıllardır sürekli özelleştirmeler yapılıyor, ne varsa satılıyordu.Dev tesisler, yollar, köprüler, bankalar, limanlar ve en son şeker fabrikaları satılmaya başlanmıştı. Şimdi artık satacak bir şey kalmadı ki açığı kapatsın.
  • Faiz; 2002 yılından beri her yıl bütçeden ortalama 50 milyar lira (eski parayla 50 katrilyon)-sadece borcun- faizine ödeniyor. İşte bütün bu ve benzeri daha birçok nedenlerle ekonomide duvara toslandı.

Ekonomi yönetimimiz uzun sessizlik döneminden sonra dün agresif bir şekilde faizleri üç puan arttırdı, göreceli olarak döviz aşağı yöne hareket etse de bu yazının kaleme alındığı saatlerde yeniden yükselişe geçmişti.

Üzücü olan; yedi yıldır iç savaş yaşayan Suriye lirasının bile Türk lirası karşısında değer kazanıyor olmasıdır.

Üretim artırılarak ülkenin kalkınması sağlanacak yerde; saray, cezaevi, tünel, yol, köprü gibi üretim yerine günü kurtarmaya yönelik göze hitap eden yatırımlara para harcandı. Bunlar ülkeyi kalkındırmaz, nitekim kalkındırmadı da.

            Temennimiz bu milletin bir daha hak etmediği büyük ekonomik krizler yaşamamasıdır. İdareyi elinde bulunduran, tek yetkili, güçlü mercilerin seçimlere bir ay kala da olsa ekonomide "her şey yolundaymış" gibi davranmayıp, atılacak adımları süratle atmalı, seçim sonucunu beklememeli, yüksek döviz dalgaları arasındaki ekonomi gemisinin alabora olmasını beklemeden “acilen” kesin ve kalıcı çözümler üretmelidir.

***

Durum bu kadar vahimken birileri de yaşanan kriz tablosunu cilalayarak hükümetin başarısızlığını örtmeye çalışıyor. Ekonomik savaşmış, dolar terörüymüş. Kargaların bile güleceği bu basit yorumları kelli felli, okumuş adamlar yapıyor.  Bu akıl tutulmasına akıl sır erdirmek mümkün değil.

Evet, ülkede kartondan kaplan ekonomik tablo vardı. Dökme suyla değirmen dönüyordu.  Suni teneffüslerle (borçlanarak, özelleştirme, yabancı sermaye) ayakta tutulmaya çalışıyordu. Artık (kaynaklar) deniz bitti, ekonomi gemisi karaya vurdu.

  Hükümetin başarısızlık karnesinde dış politika iç politika, eğitim, sosyal hayat, ahlak ve adaletten sonra ekonominin de olduğu ortaya çıktı.

Üretime dayalı kalkınan bir ekonomi yerine "küresel sıcak paraya bağlı faizci kapitalist sistem" ile sürdürülmeye çalışılan yapı, iflas etti.

Bugün dövizde yaşanan gelişmeler başka alanlarda zaten yaşanıyordu. Dolarda yeni ortaya çıktığı için halk ekonomik durumu yeni görmeye başladı.

Özetle, bugünkü tablo sürdürülen ekonomik politikaların bir sonucudur. Zaten 16 yıldır iş başında olan bir yapı hangi ekonomik politikayı uygulayacaktı da uygulayamadı?