Mısır daki şanlı direniş kırkıncı gününe yaklaştı. Mübarek
Ramazan ayında ve yazın en sıcak günlerinde milyonlar meydanları terk etmedi;
bundan sonra da terk etmezler. Bu duruş ancak zaferle sonuçlanır. Özgürlük
direnişçileri tahriklere kapılmadılar, provokasyonlara gelmediler. Firavun
kalıntılarının ve küresel Firavunların beklentilerine cevap vermediler, onların
tuzaklarına düşmediler. Bu asil duruşlarıyla onları adeta çılgına çevirdiler.
Mısır direnişi, yüz yılın, hatta dünyanın en önemli
olayları arasında yerini alacak, tarihin kaydettiği en büyük halk hareketi
olarak anılacaktır. Bu direniş, son üç yüz yıldan beri uygulanmakta olan ve
insanlığı inim inim inleten Batı sömürü sisteminin sonunu getirebilecek bir
potansiyele sahiptir.
Çok ilginç bir ülke Mısır. Mısır ın Piramitleri var:
Piramitleri seyreden kimi gözler büyük bir medeniyetin kalıntısına baktıklarını
zannederler. Hakikat penceresinden şuur nazarıyla bakanlar ise, Piramitlerin
inşaatında kullanılan binlerce kölenin çığlıklarını duyar; yorgun düşen
bedenlerin kırbaçlandığını, yığılıp kalan binlerce zavallının ezildiğini ve bir
hiç uğruna öldürüldüklerini görür.
Mısır ın Firavunları var: Her biri ayrı ayrı zulümleriyle
tanınan; kendi saltanatının sona ereceği kaygısıyla o yıl doğan bütün erkek
bebekleri katledecek kadar gözü dönmüş Firavunları var. Ama unutmamak lazım ki,
inananların da Hz. Musa sı var. Firavun zulmüne başkaldıran... Gene
unutulmamalıdır ki, Hz. Musa nın asası Firavunun adamlarının yılanlarını
yutmuş, hepsini yok etmiştir.
Mısır ın Kızıl Deniz i var: Hz. Musa ve beraberindekilere
yol açan; Firavun ve azgın destekçilerini yutup yok eden.
Yakında son Firavunun dramatik yolculuğuna hep birlikte
şahit olacağız. Bu çöküş, çağdaş Firavunların sonu olacaktır. Hem bölgesel hem
de küresel zulüm merkezlerinin birer birer yıkılıp yok olduğuna hep birlikte
şahit olacağız. Bu çöküş sadece Mısır la sınırlı kalmayacaktır. Mısır direnişi
tüm ezilenlere ümit ışığı olmuş ve küresel zulüm merkezlerinin de korkulu
rüyası haline gelmiştir. İsrail paniklemiş durumda. Darbeye darbe diyemeyen
ABD ve Batı başkentlerini büyük bir telaş kaplamış; Kahire ye ziyaret üstüne
ziyaret gerçekleştiriyorlar. Hem darbecilerle görüşüp onlara talimatlar
yağdırılıyor, hem de direnişin sembolü olan Muhammed Mursi yle temas kuruluyor.
Ama nafile. Kahraman Mursi yi dize getiremiyorlar. Batılıların bu muvahhit
topluluğu aldatamadığını, bu sebeple en yaygın halde kullandıkları işbirlikçi
politikalarının artık iflas ettiğini ve sona gelindiğini görüyoruz. Mısır
halkına kurdukları tuzak kendi başlarına geçmiş gözüküyor. Arap Baharı gibi
eğreti yapılara tahammül edemeyenler şimdi gerçek bir devrimle karşı karşıya
bulunuyorlar.
Bu günlerde küresel modern Firavunluk düzeninin çatırtı
seslerini duyuyoruz. Bu ses karanlık gecelerin sonu, aydınlık sabahların
başlangıcı olacaktır inşallah.