Türkiye’yi uzun zamandan beri idare eden, çiftlik gibi yöneten kesim istiyor ki; bu ülke yönünü Batı’dan herhangi bir yöne çevirmesin.
Bu koskoca ülke onların oyuncağı olabilir mi, işte Türkiye bu günlerde buna karar verecek; onlar istiyorlar ki; Türkiye hep kendi kontrollerinde kalsın. Ama cumhur ne istiyor, doğrusu umurlarında değil.
Siz, bu milleti yok sayarsanız, gün gelir, bu millet de kendisini yok sayanları yok sayar.
AB-Türkiye ilişkileri başta olmak üzere, genel anlamda Batı’yla ilişkiler tıkandı. İşte yürümüyor. Bunu, ülkeyi yönetenler ve bürokraside görev alanlar, hemen fark ederek gerekli müdahaleleri zamanında yapmalılar.
Her konuda olduğu gibi, bu konuda da geç kalınıyor. Hâlbuki bu tip konuların hiç beklemeye tahammülü yoktur.
AB kurulduğu günden itibaren ülkemiz içinde yer almıştır. 1963 Ankara Antlaşması ile Türkiye, yönünü, istikametini, en önemlisi de adeta kıblesini AB’ye dönmüştür. “Alternatif yok ki” diyenler etraflarına hiç bakmıyorlar mı, D-8’ler başta olmak üzere bu devleti önceleri yönetenler bu işin alternatifini hazırlamışlardır. Bu alternatifleri görmek için bakmak yeterlidir.
“Bakmak ayrı, görmek ayrıdır” sözünün anlamı ve önemi bir defa daha ortaya çıkıyor.
Batı ile ilişkiler bir kere daha tıkanmıştır. Bu sefer bari ıskalanmasa. İster istemez gözler bu kez de mesul makamda oturanlara çevrilmekte.
Hâlbuki Türkiye öyle uzaktan kumanda ile idare edilen dönemleri çoktan geçti.