KUR AN VE İLİM 832. hafta seminer çalışmamızdan, günümüzü

ilgilendiren konulardaki derlemelerime devam ediyorum. Malum olduğu üzere,

kamuya ait malları yağmalama meyline karşı nehiyler gelmiştir. Bu o kadar kötü

bir hastalıktır ki herkes kamuyu yağmalayınca siz de yağmalamak zorundasınız,

çünkü sizin malınız da yağmalanır. Topluluğu bundan vazgeçirmek kolay değildir.

Birden bıraktıramazsınız...

İktisadi devlet teşekkülleri (KİT ler; Kamu İktisadi

Teşekkülleri) vardır. Serbest sektör onu verimsiz hâle getiriyordu ki kendi

sektörleri çalışsın. KİT yöneticilerine baskı yaparak veya rüşvet vererek zarar

ettiriyorlardı. İşte bu kamu malına kötülük yapmadır.

1973 yılında koalisyon (MSP-CHP Koalisyonu) oluşunca

KİT lerin başına ve bazı işletmelerine inanmış, baskılardan yılmayan ve rüşvet

dâhil her türlü harama bulaşmayan yöneticiler getirildi. Hemen o yıl içinde

işletmeler kâr etmeye başladı...

Bugün ormanlarımızı koruyacağız diye birçok yasaklar

getirilmiştir. Dışarıdan kereste ithal edilsin ve Türkiye borçlara girsin diye

bu uygulama yapılıyor. Ormanı değerlendirenler cezalandırılıyor! Kerestelik

ağaçlar odun olarak kullanılıyor; odundan başka işte kullanırsanız

cezalandırılıyorsunuz! İşte bu uygulama da kamu malına kötülük yapmadır.

Gümrükler konuyor ki sanayimiz korunsun diye; oysa

gümrükler konuyor ki sömürü sermayesinin izni olmadan yani ona haraç vermeden

bir yerden başka bir yere mallar gitmesin! İşte bu uygulama da ekonomiye sû

yani kötülük ile temastır...

Allah ın arzından (yeryüzünden) yararlanmak herkesin

hakkıdır. Devlet de dâhil halkı bu yararlanmadan alıkoymak o topluluğu

yoksullaştırır. Kısa zamanda helake götürmez ama zekât mallarını yağmalamak

topluluğu dağıtır ve o topluluğu artık yaşayamaz hâle getirir.

Bugün bazı devletler sömürü sermayesinin öğretisi ile

halka kaldıramayacağı yük yüklemektedir, ağır vergiler konmaktadır. Uygulanamaz

yasaklar konmaktadır. Halk bunların hepsine uysa yaşayamaz, helâk olur. Bu

durum karşısında halk ne yapar

Bunlara uymaz, uyamaz. Ülkemizde olduğu gibi vergi kaçırır.

Bu sefer de devlet zayıflar. Devlet vergisi azaldığı için daha yeni vergiler

icat eder ve zulüm daha da artar!

Bu nasıl değişecektir

Burada görülüyor ki suçlu olan yoktur yahut herkes

suçludur. Bu durumdan kurtulmak için Allah tan başkasına ibadet edilmeyecek

yani topluluğun dışındaki partilerin veya zenginlerin yararına onların emrinde

iş yapılmayacak. Aksi halde sonuç helake gider.

İkinci binyıl uygarlığı bu sebeple çökecek, üçüncü binyıl

uygarlığı gelecektir...

Mezkûr ayette imtihan etmek için deveyi irsal ettik

deniyor.

Acaba bugün bizi imtihan etmek için neyi irsal etmiştir

Ben diyorum ki; bugün irsal ettiği deve Vakıflar Genel

Müdürlüğü ve onun kurmuş olduğu Vakıflar Bankası dır. Bunların

kısırlaştırılması; görevlerini yerine getirmelerini engellemek ve çoğalıp

gelişmelerini durdurmaktır. VGM faizle mücadele etmesi bir yana, faizin hamisi

olmaktadır! Biz Vakıflar Bankası nın faizsiz kredileşmeyi desteklemesini

istedik. Banka sadece bizim yüz lojmanlı işyeri apartman kooperatiflerinin bono

senetlerini kooperatifler adına alsın dedik. Öneriler götürdük. Onlar bunu

yapmayalım diye katılım bankalarını ürettiler! Arkasından bir sayha geldi; 7

Haziran seçimi sayhası geldi ve ülke oylarını paramparça yaptı, iktidar partisi

de kendi içinde paramparça oluyor.

Sayhayı irsal ettik deniyor. Bugünkü sayha; yazarların,

basının, medyanın çıkardığı çığlık olabilir. Öyle haberler yayar ki sonunda o

topluluk helâk olur. Halk birbirinden ayrılır ve paramparça olur. Ölenler ölür.

Kalanlar ilkel hayatla işe başlarlar. Sovyetlerin yıkılması döneminde halk aynı

şeylerle karşılaştı, hâlâ tam olarak toparlanabilmiş değildirler...