Seçimlerin yaklaşmasıyla siyasetle hiç ilgisi olmayan,
hatta bir partiye bile üye olmayanların aday adaylığı furyasına kapıldıklarını
görmekteyiz. Hatta bulundukları konum ile seçtikleri siyasi partiyle bir araya
getiremeyeceğimiz insanlar görmekteyiz.
Sadece a. adaylığı için yüz milyon liraya ulaşan
bağışların yapıldığı ve bir o kadarda a. adaylık sürecinde harcandığı
düşünülürse çılgınlığın boyutu daha iyi anlaşılmaktadır.
Peki nedir bunun hikmeti Hizmet yarışı mıdır
Bana kalırsa en önemli sebep insanların aday adaylıkla
kendilerine yeni bir kimlik inşa etmek istemeleridir. Seçimden sonra a.
adayların bu kimlikle kendilerini konumlandıracaklarını göreceğiz.
Yani salt hizmet, makam ve para değil bu süreç. Bulunduğu
konum ve statüyü yeterli görmeyen insanların statü atlama ve sıçrama aracı
olarak görmektedirler aday adaylığını. Bu vesileyle ciddiye alınmaktadırlar.
Resmi kurumları, stk ları ziyaret etmekte, vatandaşla görüşmekte, parti genel
merkezdeki kişilere ulaşabilmekte ve kendilerini önemli görmektedirler.
Bazıları da çevre baskısıyla bu işe soyunmuş veya
çevrelerine kendilerinin önemli olduklarını, bir kıymeti harbiyelerinin
bulunduğunu ispatlama sürecidir bu aday adaylık olayı.
Yani siyasetimizde artık milletvekili aday adayı olmak
bile bir statü haline gelmişken, insanların bu durumdan yararlanarak
kendilerine yeni bir kimlik inşa etmeleri doğaldır.
En büyük sıkıntı bu sürece iyice kendisini kaptıran aday
adayların seçimden sonraki girecekleri boşluktur. Kimi bu süreçte yeni
dostluklar elde ederek yoluna daha iyi devam ederken, kimi için de hayal
kırıklığı veya güzel bir anı olacaktır.
Günümüz Türkiye sinde siyaset yapmak artık
profesyonelleşmelidir. Yani siyaseti bir sıçrama tahtası olarak görenlerin,
ikbal, para ve mevki peşinde koşanların cirit attığı bir yer olmaktan
çıkartılmalı, tamamen bu alanda yetkin olan insanların bulunduğu asil bir
statüye yerleştirilmelidir. Seçim sürecinde piyasada bu kadar çok aday
adaylarının dolaşması insanların siyasete olan bakışını hizmetten çok nemalanma
olduğunu düşündürmektedir.
Fakat aday adaylık süreci, bize insanların siyasi elite
kendilerini göstermek ve bir anlamda seçim sonrasındaki işleri için yatırım
yapmaya dönük olduğunu düşündürmektedir. İlginç olan, siyasete gençlerin de çok
ilgi göstermiş olmasıdır. Gençlerin siyasete olan ilgisi bir açıdan güzel
görülebilecekken başka açıdan hiçbir hayat tecrübeleri olmayan, bir proje ve
hedefe sahip olmayan insan kalabalıkların oluşturacağı bir siyasi tabloya mı
doğru gidiyoruz diye de kaygılandırmaktadır. Çünkü böyle insanların
yönetilmeleri ve belli bir misyon doğrultusunda kullanılmaları daha kolaydır.
Partilerin özellikle gençler ve kadınları tercih etmeleri kendilerine muti
bendeler oluşturma amacının bir parçasıdır.
Aday adaylıklarına bu kadar çok başvurunun olması bizde
şu kanaati güçlendirmiştir:
Ne kadar çok kimlik ihtiyacı hisseden insan varmış
Ak Parti Aday adaylarını bir dostumuz şu şekilde
kategorize etmiş
- Aday adaylığını merdiven yapmak isteyen Memurlar
- Gösterilmesemde reklamım olsun diyen tacirler
- Geçen sefer olmadı bu sefer olur belkiciler
- 3 olsun çıkarması güç olsuncular
- O aday olmuşsa benim neyim eksikciler
- Ankaradan bağladım benim işim tamamcılar.
-Aslında niyetim yoktu çok baskı geldiciler
- Bizim köyden hiç vekil çıkmadı bastırın Hemşericiler.
- Has partiden geldik hepimiz kardeşiz bize de yer
gösterinciler...
- bunca yıl STKların yükünü çektik birazda kaymağını
yiyelimciler
- Süleyman Soylu çeşme başındayken fırsat bu
fırsattırcılar.
- Akpartiden aday olayımda paralelci olduğum
çakılmasıncılar..
buna ek olarak bizde şunları söylüyoruz:
- Aday adayı olarak kendimi kanıtlayayam diyenler
- Bu sefer olmazsa bile adımı duyurup daha sonraki
encümen veya belediye seçimlerinde durumumu sağlamlaştırayım diyenler.
- Aday olan kişiyle dostluğumu geliştireyim diyenler
- Bu vesileyle geniş bir bürokrat çevrem olsun diyenler
- İktidar partisinden görürsem işim olur diyenler.
- Seçimden sonra belediye ile iş bitiririm diyen
mütahitler.
- Zaten işsizim belki iyi bir iş bulurum diyenler.