Sana ne, kaç çocuk olduğundan sana ne Rica ederim kaç

çocuğunuz var Saymadım kardeşim, o kadar çok çocuğum var ki sayısını ben bile

bilmiyorum! Kaç çocuk var Üç milyar çocuğum var, yeterli mi Dalga geçmeyin

lütfen Dalga mı, deniz mi ki burası, dalga geçmeyecekmişim, asıl sen dalga

geçiyorsun! Nasıl yani Kardeşim senden çocuklarıma ayrı ayrı ev ver diye mi

kiralık ev istiyorum da sen bana kaç çocuğun var diye soruyorsun Diyelim

kırkdokuz tane çocuğum var n olacak Ya lütfen! Ne lütfeni! Beş çocuğum olsa

kiralık ev bulamayacak mıyım yani ben! Hocam niye bu kadar kızdınız Kızmıyorum

kardeşim; sen benim ahlâklı bir insan olup olmadığıma bakmadan, sen bana kaç

lira kira ödeyeceğimi söylemeden, kaç çocuğum olduğunu soruyorsun, bu soruyu ne

sadece sen soruyorsun ne de sadece bana soruluyor; Türkiye de, İstanbul başta

olmak üzere, bütün şehirlerde ev sahipleri, kiralık ev arayan insanlara ilk

önce bu soruyu soruyorlar! Bu soruyu ne sen ilk bana sordun ne de ben ilk

senden duydum! Bütün ev sahipleri bütün kiracılara soruyor. Bu soruyu soran

bütün ev sahipleri de üstelik Müslüman hatta dindar! Dindarlığı sadece namaz

kılmak ve hacca gitmek olarak algılıyorlar! Şu hadisi mesela sen bilmiyor musun

kardeşim; Evleniniz, çoğalınız, çünkü ben kıyamet gününde sizin çokluğunuzla

iftihar edeceğim. Şimdi sen ev sahibi olarak kiralık ev arayan bir insana bu

soruyu binbeşyüzüncü kez soruyorsun! Bıkmadın mı kardeşim bu soruyu sormaktan!

Bıkmadın mı insanları kaç çocuğu varsa o şekilde değerlendirmekten! Bir tane

çocuğu olup dolandırıcı insan çok olduğu gibi bir tane çocuğu olup dürüst insan

da çok! Aynı şekilde beş tane çocuğu olup dolandırıcı olan olduğu gibi beş tane

çocuğu olup dürüst insan olan da var!

Türkiye de, evin olmayıp kiralık evde oturmak yani ev

kiralamak gerçekten zor bir iş. Kiracıysan daha başta bir sıfır mağlupsun

demektir. Kiracılıkta tipik bir ev sahibi tipi var; hacı! Dindar insandır dünya

malına önem vermez diye düşünürsünüz ama hacı o kadar dünya malına önem verir

ki kirayı aynı şartlardaki diğer evlerin ev sahiplerinden daha fazla ister.

Kirayı fazla verirsiniz, yeter ki bir sorun çıkmasın dersiniz, bu sefer

depozitoyu aynı şartlardaki diğer evlerin ev sahiplerinden fazla ister. Onu da

verirsiniz, yeter ki bizim hacı bize büyüklük yapsın dersiniz, hacı büyüklük

yapmak şöyle dursun evden çıkacağınız gün geçmişte ödediğiniz bazı ödemeleri

inkâr eder, üstelik o ödemeyi yaparken Müslüman diye güvenip bir yere yazdırıp

imzasını dahi almaya gerek duymamışsınızdır ama o inkâr etmekte ısrar eder.

Başta sizi kendine güvendirir Müslüman ız der ama evden çıkarken resmi

evraklara göre hareket eder. Ödediğin parayı Allah tan başka kimse bilmiyor

hadi ispat et. Üstelik evini erken boşaltırsınız ama hacı erken boşalttığınız

günler kadar parayı iade etmediği gibi gelmemiş faturalara bile fazlasıyla

depozitodan para keser. Depozitonuzu eksik verir. Diyelim taşınırken ilk kira

gün sayısı onbeş günlüktür o parayı sizden alır da çıkarken on günlük parayı

iade etmez. Üstelik üç kuruşa tenezzül etmeyle suçlanırsınız. Sizin muhtemelen

kırk lira gelecek olan daha gelmemiş faturanıza yüz lira keserken kendisi üç

kuruşa tenezzül etmemiş olur da, sizin ödediğiniz kiranın üçte birini yani

diyelim ikiyüz lirasını iade etmesi gerektiğini söylediğinizde üç kuruşa

tenezzül etmekle suçlanırsınız. Güzünü mal bürümüş hacılara yapacak bir şey

yok. Bu tip hacılar verecekleri olduğu zaman yani kiracılarına borçlu

olduklarında dünya malı dünyada kalır atasözünü, kiracılarından alacakları

olduğu zaman ise mal canın yongasıdır atasözünü söylerler. Anasının gözü diye

bir deyim var ya bunlar artık onu aşmış babasının gözü olmuşlardır. Kendi

alacakları kırk lirayı size söylemekten hiç çekinmezler ama sizin alacağınız

olan ikiyüz liranızı vermemek için bin dereden su getirirler. Bu tip ev sahibi

hacılara genelde kiracıları hakkını helal etmeden gider. Umurlarında bile

değildir, gelecek kiracıya yine aynısını yaparlar. Oysa bir insanın alacağı

olan yani hakkı olan parayı vermezsen bu kul hakkına girer, kul hakkı Allah ın

affetmediği büyük günahlardandır. Bu tip ev sahibi hacılar kul hakkı yemekten

hiç çekinmezler. Her kiracıdan kul hakkı yerler. Aynı zamanda kaç çocuk var

sorusunu her kiracıya sormaktan da hiç bıkmazlar.

Sorun şu; Türkiye nin yarısı kiracıdır. Türkiye nüfusunun

yarısı kirada oturuyor; meskeni yok. İnsanın en temel ihtiyaçlarından biri

barınma ihtiyacı yani mesken ihtiyacıdır. Barınma ihtiyacı karşılanmamış bir

insanın her ihtiyacı yarım kalmış demektir. Kiracı her durumda bir sıfır

geridedir. Türkiye ekonomisinin ne kadar iyi olduğu söylenirse söylensin,

isterse Türkiye ekonomisi dünyada en iyi en büyük ekonomi olsun, nüfusun yarısı

kirada oturuyorsa bir meskeni bile yoksa o iyi denilen ekonomi koskoca bir

yalandır.

Başbakan iki de bir, En az üç çocuk diyor. Gerçi son

zamanlarda rakamı beşe çıkardı, o da ayrı konu. Başbakan üç çocuk ya da beş

çocuk istemede haksız mı Kesinlikle haksız değil! Müslüman, hadiste de

belirtildiği gibi çoğalmalıdır. Çoğalma konusunda sorun yok! Sorun ne Sorun

evsizlik. Türkiye de evsizlik en büyük sorundur. TOKİ ile bu iş olmadı,

olmuyor, olmaz da. Başbakan üç çocuk isterken ev sahiplerine üç çocuklu bir

aileyi kiracı olarak kabul edip etmeyeceklerini hiç sordu mu Kaldı ki beş

çocuklu bir aileyi herhangi bir ev sahibi kiracı olarak kesinlikle kabul etmez,

etmiyor!

Ya devlet kiracı olan her aileye bir ev versin ya da

artık Başbakan şu üç çocuk beş çocuk lafını bıraksın!

Çocuk demesek hocam!