İslam’ın siyasetten ekonomiye, aile hayatından ahlaka kadar bütün hayatı kuşatan bir nizam olduğunu unutmaya başladığımız, faizin evlerimize, arabalarımıza, düğünlerimize bile bulaşıp, iliklerimize kadar işlediğine şahit olduğumuz, kavimleri helak eden günahların sıradanlaştığına, resmileştiğine ve kurumsallaşıp, vergiye tabi olduğuna tanıklık ettiğimiz günlerden geçiyoruz.
Diziler vesilesiyle haramların ve emperyalist kültürün evlerimizin içine kadar girdiği, milli ve manevi değerlerimizin ağır bir tahribata uğradığı, aile kurumunun çatırdamaya başladığı, nikâhsız ilişkiyi ve aldatmayı teşvik eden programlar vesilesiyle boşanmaların ve aile facialarının zirveye çıktığı, gençlerimizin internet, sanal kumar, uyuşturucu, alkol ve terör gibi tuzakların pençesinde inim inim inlediği, insanımızın israf, kredi kartı ve borç batağına savrulduğu günler yaşıyoruz.
İşte tam bu noktada MİLKO, Milli Görüşçü Sivil Toplum Kuruluşlarının bu gidişe dur demek, toplumumuza milli ve manevi değerlerini yeniden hatırlatmak, aile kurumunu yeniden ayağa kaldırmak, milletimizin geleceği olan genç nesillerimizi ahlaksızlık girdabından kurtarmak, dinimizin ve tarihimizin milletimize yüklediği misyonu, kimliği ve duruşu yeniden hatırlatmak, iyiliği emretme ve kötülükten menetme görevini yerine getirmek için “İslâmî Şuur Dersleri” adı altında muhteşem bir manevi kalkınma projesini başlattığına şahit oluyoruz, hamdolsun.
Akademik camiadan, diyanet camiasından, sivil toplum örgütlerinden alanında uzman hocalar ve ilim adamları tarafından titiz bir çalışmayla hazırlanan Şuur Dersleri, son dönemlerde yaşadığımız ahlaki ve manevi tahribatın önüne geçilmesi açısından büyük öneme sahip, sivil bir çalışma olarak ciddi bir heyecan oluşturuyor.
Kolay ve pratik bir şekilde uygulanabilecek şuur dersleri, kimi zaman evimizde televizyonu kapatıp, ailemizi etrafımıza toplayıp, çoluk çocuğumuza nasihat edebileceğimiz ev dersleri şeklinde, kimi zaman toplumun derdiyle dertlenen birkaç Müslüman olarak birbirimize nasihat için toplanıp bir sohbet grubu şeklinde yapabileceğimiz, kimi zaman yoğun iş temposundan ve bürokratik gündemlerden kurtulup arkadaş çevremizle, ya da üniversitede okuyan Müslüman gençler olarak öğrenci arkadaşlarımızla yapabileceğimiz veya derneklerimizde, vakıflarımızda, teşkilatlarımızda bir iç eğitim programı olarak uygulayabileceğimiz dersler şeklinde tasarlanıyor.
Bilginin çoğaldığı ama bilinci ve şuurun azaldığı bu ahir zamanda İslâmî Şuur Dersleri demek, “Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten meneder ve Allah’a iman edersiniz.” (Al-i İmran: 3/110) ayetinde belirtilen en hayırlı ümmet olmaya yeniden evlerimizden, akrabalarımızdan, çevremizden, kendi teşkilat, vakıf ve derneklerimizden başlamak demektir. İyiliği kendi evlerine, ailelerine, akrabalarına, mahallelerine, camialarına hâkim kılamayanların, kötülüğü kendi çevrelerinde yasaklayamayanların sözlerinin topluma etki etmeyeceğinin şuurunda olmak demektir.
İslâmî Şuur Dersleri demek, Efendimizin (S.A.S.) “Günahkâr bir toplumdaki iyi kimseler, kötülükleri düzeltmeye güçleri yettiği hâlde düzeltmezlerse, Allah, ölümlerinden önce onların hepsine şiddetli bir şekilde azap gönderir.” (Ebu Davud) nebevi uyarısı gereği, çevremizde ve evlerimizde işlenen günah ve haramlara dur diyecek bilinç ve şuurun yeniden kazanılması için kuşanılan teyakkuz hali demektir.
İslâmî Şuur Dersleri demek, Efendimizin (S.A.S.) “Allah’a yemin ederim ki, ya iyiliği emreder kötülükten men edersiniz, ya da çok sürmez üzerinize bir bela gelir ki, Allah’a dua eder, yalvarırsınız ama dualarınız da kabul olunmaz” (Tirmizi) nebevi uyarısı gereği, ailemize, memleketimize ve ümmetimize gelecek belalara muhatap olmamak için her şuurlu Müslümanın gücü nisbetinde destek olması gereken manevi bir seferberlik projesi demektir.
İslâmî Şuur Dersleri demek, Efendimizin (S.A.S.) “Kim benim bir hadisimi başka bir kardeşine ulaştırırsa Allah onun yüzünü ak etsin” (Tirmizi) nebevi müjdesine ve Efendimizin (S.A.S.) duasına nail olmak, Rasûlullahın sözlerinin başkalarına da ulaşmasına vesile olmak için bir ders halkası da ben kurayım bilinciyle hayırda ve salih amelde yarışmak demektir.
İslâmî Şuur Dersleri demek Efendimizin (S.A.S.) “İçerisinde Kur’an okunan evin hayrı ve bereketi artar; böyle bir ev, içinde oturanları sıkmaz. Bu evlere melekler toplanır, şeytanlar uzaklaşır.” nebevi tavsiyesi gereği, hanelerimizin huzur ve bereketini kaybettiğimiz şu günlerde evlerimizi Kur’an ve sünnete açarak, Allah’tan yeniden huzur, bereket ve afiyet talep etmek demektir.
İslâmî Şuur Dersleri demek Efendimizin (S.A.S.) “Kıyamet günü, kişinin yakasına tanımadığı birisi yapışır ve ondan şikâyetçi olarak der ki, sen beni hata yaparken ve günah işlerken görürdün, fakat beni uyarıp, engellemezdin” (Müslim) nebevi uyarısı gereği, başlatacağımız ders halkalarıyla çevremizdeki insanları kötülükten alıkoyup, iyiliğe yönelterek mahşer günü vereceğimiz çetin hesaba hazırlanmak demektir.
İslâmî Şuur Dersleri demek, kurulacak binlerce ders halkasıyla ve bu halkalarda okunacak ayetlerin, hadislerin, zikirlerin, nasihatlerin bereketiyle, yeni başlayacak kardeşliklerin uhuvvetiyle ilahi rızaya nail olmak yolunda atılmış sağlam bir adım demektir. Bu ruh ile tahmin bile edemeyeceğimiz manevi bereketlere, nimetlere ve fetihlere doğru yeniden besmele çekmek demektir.
İslâmî Şuur Dersleri demek, tohumu yeniden toprakla buluşturmak, yeniden ihlası ve samimiyeti kuşanmak, yeniden merkeze, çekirdeğe ve işin özüne inmek demektir. Tıpkı sahabe efendilerimiz gibi fert fert örnek olarak, kırmadan, dökmeden, nasihatleşerek kardeşliğimizi kuvvetlendirmek demektir.
“Bize düşen ancak açıkça tebliğ etmektir” (Yasin, 36/17) ilahi metodu gereği, hakkı ve adaleti, iyi ve doğruyu, güzeli ve faydalı olanı gücümüz nispetinde anlatmak demektir. Biz elimizden geleni yapacağız ki, Allah’ımız hedef ve ideallerimiz konusundaki samimiyet ve kararlılığımızı görüp bizden razı olsun ve zaferler nasip eylesin.
Ne mutlu tohumu yeniden toprakla buluşturanlara, ne mutlu bir ders halkası da ben kurayım diye gayret edenlere, ne mutlu hayra vesile olmak için çırpınanlara, ne mutlu yeniden besmele çekenlere...