Aralık ayının gelişiyle birlikte "asgari ücret tespit mevsimi" de başladı. Basit bir maaş zammını belirlemek için toplantı üstüne toplantı yapılacak.
Bu durum aslına bakılırsa çok enteresan bir hal aldı son yıllarda. Aynı, Merkez Bankası faiz kararına dikkat kesilinmesi benzeri, ki dünyada örneği pek yoktur, toplumun önemli bir kesimi asgari ücret tespit sürecine pürdikkat kesiliyor. Normal şartlarda küçük bir kesimi ilgilendirmesi gereken ve aslen bir “gösterge ücret” olması gereken adı üstünde “asgari” olan bir ücret, asgarilikten çıkarak “baskın” bir ücrete dönüşmüş olduğundan ve çevre ücretlerle birlikte çalışanların neredeyse yarısına tekabül ettiğinden, toplumsal gündemde de önemli bir yeri işgal ediyor.
Bir de Aralık ayını adeta “asgari ücret tespit mevsimi”ne dönüştürünce, ekonomi gündeminde hatırı sayılır bir yeri kaplıyor ister istemez.
Bu sene bu süreç daha da enteresan bir hal aldı. İşçi kesimini temsil eden Türk-İş, ne sözünün dinlendiğini ne de tespit edilirken herhangi bir etkisinin olmadığını gerekçe göstererek 15 kişilik tespit komisyonuna iştirak etmeyeceğini açıkladı. Ve ilk iki toplantıya da katılmadı.
Yani işçi kesimini doğrudan ilgilendiren asgari ücret tespitinde maaşın muhatabı olan taraf yer almadı. Hükümet ve işveren kesimi kendi aralarında çalışanların maaş zammını belirleyecekler. Dolayısıyla, zaten adil olmadığı belirtilen süreç, daha da adaletsiz bir hal alacak.
Bu noktada ortadaki tuhaf tablo zaten izaha muhtaçken, bir izaha muhtaç açıklama da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan'dan geldi. "Komisyona işçilerin katılmaması sorun olmaz" ifadesinin kendisi başlı başına bir sorun zaten.
Asgari ücret tespit süreci zaten başlı başına bir sorun ve sorgulanması gereken bir vakıa iken, bir de meseleye "bir şey olmaz" şeklinde yaklaşmak meselenin ciddiyetini sorgulatıyor ister istemez.
Bu tespit süreci, özellikle de ortaya çıkan sonucun tatmin edici olmaması neticesinde, kamuoyunu tatmin etmiyor artık. Adeta süreci köpürtmek için metazori yapılan 3-4 toplantı, meselenin ciddiyetini artırmıyor tam tersine azaltıyor. Bir orada bir burada yapılan toplantılarda ne konuşulduğu merak konusu oluyor ister istemez.
Halbuki, tüm ekonomik durum ve veriler meydanda. Tek bir toplantıda tüm mesele ele alınıp bir karara varılabilir. Nedense her sene benzer bir müsamere düzenleniyor.
Bakan bey de "işçi olmasa da olur" minvalinde konuşunca kamuoyunda bu sürecin güvenilirliği de kalmıyor haliyle.
Olası zamlarla bile açlık sınırının altında kalacağı kesin olan asgari ücret için bu tespit tiyatrosu artık kimseyi tatmin etmiyor.
Asgari ücretin yetersizliği, emekli maaşlarının perişanlığı yanında yüksek bile kalıyor, ki bu bile ekonomik durumun hali pür melalinin özeti gibi.