İnsan, kendisine sunulan, akıl, ilim ve irade arasından

aklı seçtiği için kendisine ilim de irade de verilmiştir. Çünkü seçmek için

vardır.  Seçmek için önce akıl nimetinin

farkında olmak gerekir. Akıl, oynanan oyunun kurallarını görmek için gerekir.

Oyunun senaryosunu görmek, oyuncuları ve rollerini izlemek ve algılamak için

gerekir. Oyunun kurallarını bilmeden oynamak, oyalanmaktır. Oynanan filmi

tahlil içinse, akıl yetmez, ilim gerekir. Çünkü ilim, filmi bozar. İlim

adamlarının topluma yol göstericiliği de budur aslında. Filmi bozamayan ilim,

filme figüran olur. Filmi kuşatması gerekirken film tarafından kuşatılır. Bu

durum, müstakil kalmanın sonudur. Müstakil olma yönünü kaybeden ilim, iradeyi

de bağımlı hale getirir. Bağımlı olan seçemez!

Akıl ve ilim yönüyle bağımlı kılınan bir iradenin

seçiminden ne çıkar Bu durum aslında bir seçim değil, zorunluluk halidir.

Günümüz insanının yaşadığı çelişki budur. İnsan seçer, bağımlı ve zorunda kalır

ise, insanlık biter. İnsan, bu durumu düzeltmek için halife olarak

gönderilmiştir. Bunu başarması için de; aklını, ilmini, iradesini yeniden

ortaya koymak zorundadır. Bu zorunluluk ona seçim yapmamayı seçme hakkı

verebilir. Çünkü insan, kendisini seçeneksizliğe mahkûm eden sisteme alternatif

oluşturabilen tek varlıktır. Oynanan oyunun kurallarını gören bir akla, oyunun

senaryosunu bilen bir ilme ve oyunu değiştirecek bir iradeye sahipsen, seçmek

özgürlüktür. Bu özgürlüğü, oynanan oyunu kuşatma adına kullanmak ise en büyük

zevktir ve insanın insanlığını yeniden keşfettiği ve sadece seçtiği anda

yaşanır. Demokrasi, mahkûmların gardiyanını seçme hürriyeti de olsa, temel

insan haklarını yok sayanların demokrasisi ne karşı beyaz oy kullanmak, beyaz

bir sayfa açmak gerçek bir irade beyanıdır.

Hayatının her anının bir seçim olduğu gerçeğine

varıldığında, aslında insanın seçilmiş olduğu gerçeğiyle yüzleşiriz. On sekiz

bin âlem içinde insanlık âleminin içinde yer alma şerefini idrak ederiz. Bu

şeref, seçimle başlayan ve her an seçmekle devam eden, hayatının son anında

bile seçimle son bulacak bir hayatın şuurunda olmanın bir ödülüdür. Aklımızı,

ilmimizi ve irademizi bu şeref doğrultusunda her an ne derece kullandığımızı

yeniden düşünmeliyiz. Çünkü değerli olan, hayat değil, hayatın amacıdır.