Kimi olaylar ve durumlar insanın durumunu açıkça gösteriyor. İnsanlar bu gibi kritik zamanlarda kendilerini ele veriyorlar. Filistin sorunu, sadece Müslümanların, Arapların, bölgenin bir sorunu değildir. İnsanlığın sorunudur.
Sosyal medya dünyası, ülkesi, kenti, kasabası ve çarşısı o kadar çok şey anlatıyor ki. Kimi çevrelerin, insan teklerinin duyarsızlıkları iyice belli oluyor kendilerini çevrelerini, ideolojilerini, putlarını ilgilendiren konularda nasıl canhıraş bir atılım içinde oldukları görülüyor. İnsanlığın sorunu geneldir.
Gazze ve Hama olayı dünya insanlığının, ülkelerin, kimi liderlerini tutumlarını iyice belirginleştirdi. İnsanlık ölüyor, çocuk, kadın, genç, yaşlı… Ölen insan. Bu durumda sadece ölen Filistinliler değil, insanlık. Tepki vermeyen acı duymayan devlet başkanları, siyasiler, ideolojik putçular, ırkçı putçular, vurdumduymazlar önemli bir kesimi oluşturuyor.
Vicdanlarında acı duyanlar artık şu kahrolası durumda kendilerini yiyip bitiriyorlar. Medya gösterimli olan görüntülere bakmaya cesaret edemiyorlar. Çünkü yüreklerinde, gönüllerinde bu büyük acıyı yaşıyorlar, yaşamak durumundadırlar.
İnsanlık için önemli olan sadece bugün değil, yarını da vardır bunun. Kimi insanlar hastalandıklarında, hasta yataklarında kendileriyle ilgilenenler olunca güç alıyorlar, mutlu oluyorlar. Yakınları veya tanıdıkları ilgilenmemişse gönülleri yaralanıyor.
Bu hayat sadece bugünden ibaret değildir.
Birbirlerine ideolojik, ırkî anlamda husumet besleyenler, öfkelenenler, acımayanların ruhları kanlıdır. Doğrudan bir katliamın içinde olmasalar da sessiz kaldıkları için ruhları kanlıdır. Onların duyguları körelmiştir, duyarsızlaşmışlardır.
Bir kesimi hedef almak yerine bütüne bakmada yarar var.
Canı yanan, ruhu acı çeken kendini belli eder. Bir biçimde tepkisini dile getirir.
Vietnam katliamı büyüktü, insanlar öldü. Kapitalizme ve Amerika’ya öfkelenenler Vietnam’ı acı duyarak anlattılar. Şiirler yazıldı. Dünyanın neresinde olursa olsun yazılmalıdır.
Fakat günümüzde yaşanan şu büyük drama karşı duyarsızlıklarını belli edenler ya ırkî kaygılardan, ya dine olan mesafelerinden ya da insanlıklarını yitirmelerinden ötürü ilgisizdirler. Hatta içten içe sevinç duyarlar. Siyasal bağnazlıklardan, belli kesime olan öfkelerinden körleşip sağırlaşıyor ve duyarsızlaşıyorlar.
Dünyada insanlar arasındaki bu büyük uçurum nefret ve öfkeyi büyütüyor. İnsan olma erdemi unutuluyor. Ve hatta kendilerini bir başka varlık olarak görüyorlar. Siyonist Yahudilerin yaptıklarının benzerini yapıyorlar. Öfke duyduklarına karşı fırsat ellerine geçse aynısını yapacaklar.
Ruhları bürüyen karanlıklar onları görmezleştiriyor.
Ey insan bir gün senin de başına benzer bir durum gelebilir. Gücün yetmeyebilir, yalnız kalabilirsin. O zaman yapabileceğin hiçbir şey olmayabilir. Öyle bir durumdan kimden yardım dileyeceksin, kimin gözüne bakacaksın? Sen bakmamış olsan bile yüreğinden merhamet ve sevgi olanlar, senin geçmişine ve yaptıklarına bakmadan sana koşarlar. Çünkü onlar ruhlarında acı duyarlar.
Yollar ve zamanlar daralıyor. İnsanlığı kuşatan büyük felâketler var. İnsandan gelen ve insan dışı oluşan büyük olaylar ve durumlar var. Yakın zamanda yaşanan büyük deprem insanlık için büyük ve önemli bir sınavdı. Gelecekte olmayacağını kim söyleyebilir.
İnsan sadece içinde bulunduğu ânı hesaba katarsa tıkanır. İnsanlığın bir geçmişi, içinde bulunduğu an ve geleceği var. Bugün günü yaşıyoruz her şey gözlerimizin önünde seyrediyor. Geçmişte yaşadıklarımız var. Gelecekte neler olabileceğini bilemiyoruz ve kestiremiyoruz. Çünkü gelecek bilinmezliklerle dolu. Bugünden geleceği de düşünmeliyiz ey insan.