Toplumların olduğu gibi insanların da bir tarihi vardır. Bir insanın tarihinden okuyabileceğimiz en değerli şey ise tecrübelerdir. Büyüklerimizin dilinden düşürmediği bir tavsiyeleri vardır. “Bak ve ibret al” İbret almak olayları kulak ucuyla dinlemek ve geçiştirmek değildir. Aksine yaşanan olayların içine girmek ve ders çıkarmaktır. Yani yaşanmışlıklardan yola çıkarak yeni keşif ve düşüncelere açılabilmek ve aynı hataları tekrar etmemektir.

İbretlik olayların bir kısmı kişinin kendi hayatında gerçekleşir bir kısmı ise başkalarının hayatında vuku bulur. Yani kendi yaşadıklarımızın yanında başkalarının yaşadıklarından da ibret alabiliriz. Kendi hayatımızı okurken başkalarının hayatlarını da okuyabiliriz. Fakat bunun için olayları seyretmekle kalmayıp okuyabilmemiz gerekir.

Büyüklerimizin sık sık dile getirdiği serencamları vardır. Neden ibret almayız Sahi, kapımızdan geçen cenazeler, kulağımıza gelen ah sesleri ve hatalarımızın tezahürleri ortadayken neden ibret almayız İnsanlarımız cenaze namazının ardından yaşadıkları iyi hali neden sürdüremezler Çünkü gördüklerimizi ve duyduklarımızı başkalarının hayatlarına mal ediyor ve kendimizi geri çekiyoruz. İbret almak yerine hatalarımızda ısrar etmeye ediyoruz.

Bilinen bir hikaye vardır.

Ebud Derda hazretlerine bir kişi gelir ve Ya Ebud Derda benim büyük bir hastalığım var bunun tedavisi için bana yardımcı ol der. Ebud Derda hazretleri hastalığın ne olduğunu sorduğunda adam “ kalbimde aşırı dünya sevgisi var ve ne yapsam vazgeçemiyorum” der. Ebud Derda hazretleri bu kişiye sık sık hasta ziyaretlerine cenaze namazlarına ve kabirlere gitmesini tavsiye eder. Adam bu üç şeye bir süreliğine devam eder fakat halinde bir değişme görülmez. Tekrar Ebud Derda hazretlerine gelip durumunu arz ettiğinde, Ebüd Derda hazretleri şöyle buyurur: Hasta ziyaretlerine gittiğin vakit, bir gün senin de onun gibi zayıf halsiz yatağa uzanmış olacağını, hareket edemeyeceğini ve dünya ile bağlantının kesileceğini düşün. Bir hastanın yanına gittiğinde nefsine “ şunun haline bak, ibret al, senin de sonun budur… diye telkin ver. Cenaze namazına gittiğinde, bu kimse artık dünyada değil, yakınları onu geriden seyrediyor, bir gün benim halim de böyle olacak diye düşün.

İbretlik olaylardan ders çıkaramamak, hayatı doğru okuyamamaktır. Hayatı doğru okuyamayan kişinin ise yolunu bulması kolay olmaz.