Seçim günü 14 Mayıs’tan bu yana uzun bir süreç geçmemiş olmasına rağmen siyasilerin ikinci turda seçimi kazanabilmek için yoğun bir hesabın içinde oldukları net bir şekilde görülüyor. Zaman geçtikçe de ikinci turda netice almak için ulaşılması ve kendi hanelerine yazdırabilecekleri 10 milyonu aşkın oy var. Seçimin ilk turunda oy kullanmayanlar, yanlış oy kullanıldığı için geçersiz sayılan oylar toplamda 10 milyonu geçiyor. Hemen belirteyim ki, ilk turda alınamamış oyların ikinci turda alınma garantisi yok. Ancak, almak için uygulanacak stratejiler şimdiden devreye sokulmuş durumda. Bu yapılırken de seçimin ilk turunda olduğu gibi toplumu ayrıştırmak ve germekten yarar uman bir tavır da yeniden gündeme getirilmiş durumda. Bu arada siyasi liderlerden çok bazı medya organlarının tavrı insanı hayrete sürüklüyor. Çünkü siyasilerden çok bazı gazeteler toplumun kafasını karıştırmak için adeta bazı siyasilerle yarış halindeler. Hemen belirteyim ki, her medya organının taraf olduğu bir siyasi ve ideolojik anlayışı elbette vardır. Ancak, tarafı oldukları hareketi kazandırmak için ilk turda olduğu gibi ikinci turda da benzer tavırlar sergileyecek olmaları dikkat çekicidir.

            Hâlbuki toplum aylardan beri sürdürülen gerilim üslubundan usanmış olduğunu seçim günü sergilediği sakin tavrı ile göstermişti. Ancak, öyle anlaşılıyor ki özellikle Cumhur İttifakı, oluşan sükûnetten, özellikle de toplumun sergilediği olgun tavırdan rahatsız olmuşlar gibi üsluplarını her geçen gün biraz daha sertleştiriyorlar. Seçimlerden ortaya çıkan sonuçla birlikte gelişmeler düşünüldüğü takdirde öyle anlaşılıyor ki ikinci turda da istedikleri sonucu almış olsalar bile gerginliğin yerini sükûnete bırakmasını istemez bir halleri görülüyor. Hâlbuki toplum gerçekten daha fazla gerilmek istemiyor. Çünkü özellikle ekonomik şartlar insanları yeterince germiş durumda. Sanıyorum bunda seçim sonuçlarının ortaya koyduğu tablonun da önemli payı var. İlk turda TBMM’de ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sonuç alınabilmiş olsaydı bu sertleşmeye ihtiyaç olur muydu bilmiyorum ama ortaya çıkan tablo ikinci turda Erdoğan kazansa bile siyasi hayatımızda sıkıntılı h3al devam edecek görünüyor. Özellikle TBMM’de çok renkli bir görüntünün oluşması, iki taraftan birine net bir üstünlük verilmemiş olması belirsizliğin sürmesine vesile olacak görünüyor. Bunun ötesinde görünen o ki, bir anayasa değişikliği ile başkanlık sisteminden Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçmek imkânsız olmamakla birlikte kolay olmayacak.

            Endişem o ki, ortaya çıkan tablo önümüzdeki günler ve aylarda geçmişte yaşanan sıkıntıları geçecek ve eski günleri aratır hale gelecektir. Böyle olunca insan ister istemez bu sistem değişikliği niçin yapıldı diye sormadan edemiyor. Koalisyonların oluşturduğu istikrarsızlık bahane edilerek getirilen başkanlık sistemi ile birlikte koalisyonlar seçim öncesinde oluşmaya ve süreklilik kazanmaya başladı. Yani koalisyonlar dönemi son bulacak diye getirilen başkanlık sistemi koalisyonları ittifak adı altında hem zorunlu hem de sürekli hale getirmiş durumda. Böyle olunca da bu değişikliği yapanlara bunun topluma izah edilmesi düşüyor. Biz yaptık oldu demek konunun izahına yetmiyor.

            Sonuç itibariyle gönül artık siyasetin normal seyri içinde ilerlemesini, partilerin birbirlerini terör işbirlikçiliği ve hainlikle suçlamalarının son bulmasını istiyor. Çünkü bu tür tavırlar ortamı geriyor ve toplumu söylenenleri dinlemekten de uzaklaştırıyor. Sonuç olarak seçimlerde gerçeği yansıtmayanlar polemiklerle seçim sonuçlarında etkili hale gelmeye çalışıyorlar.