Hareket dergisi ile Nurettin Topçu silinemeyecek izler

bırakmıştır kültür hayatımızda.

Kolay değil 1939 daki ilk yayımından, 1975 deki vefatına

kadar vazgeçmediği uzun süreli bir dostluktur bu.

Vefatından sonra Hareket dergisi, kendisi için yazı yazan

kalemlere yer verir.

Biyografisini Mustafa Kutlu hazırlar.

İstanbul da 1909 yılında doğsa da aslen Erzurumludur.

Hocanın Çemberlitaş taki odası ile biyografiye başlayan

M. Kutlu,  Mehmet Akif ve Hüseyin Avni

resimlerinin karşılıklı duruşu ile dikkatimizi çeker.

Lise yıllarının arkadaşları, onu; Biz kitap açmazdık,

onun elinden kitap düşmezdi diye anlatırlar. Küçük bir sandıkta kitap ve

gazete biriktirmek merakı vardır.

İmtihanı kazanıp Fransa ya gider. Bordo Lisesi ne

nakledilir. İlk yazı denemelerini burada kaleme alır ve mensubu olduğu

Sosyoloji Cemiyeti ne gönderir. Strazburg Üniversitesi nde felsefe okur. Ahlâk

kurlarını tamamlar, sanat tarihi lisansı yapar. Sorbon da felsefe doktorası

veren ilk Türk öğrenci olur.

1934 te yurda döner ancak Sorbon doktoralı olsa da

üniversite kendisine kapılarını kapatır. Galatasaray Üniversitesi nde felsefe

öğretmeni olur.

Hüseyin Avni Ulaş ailenin baba dostudur.

Çemberlitaş taki eve sık sık gelip gider. Topçu küçük yaştan beri bu zatın

tesiri altında kalmıştır. Yurda döndükten sonra H. Avni Ulaş ın kızı Fethiye

ile evlenir. Düğün gününün akşamına İzmir Atatürk Lisesi ne tayin emri gelir.

Hareket dergisini İzmir de bulunduğu yıllarda yayımlamaya başlar. Dergideki

yazılarından biri hakkında açılan soruşturma üzerine Denizli ye sürgün edilir.

Denizli de bulunduğu yıllarda Said-i Nursi ile tanışır, o sırada yapılan

mahkemelerini takip eder. Daha sonra Haydarpaşa Lisesi ne tayin edilir. Sonra

Vefa Lisesi ne geçer. İstanbul Lisesi nden emekli olur. İmam Hatip Okulu nda

ders verir. Robert Kolej de de tarih okutuyordur, ancak Behçet Kemal Çağlar ın

katkısı ile buradaki görevinden alınır.

Emekli olduktan sonra bir dostuna: Acaba Bursa daki

küçük camilerden birinde bir vazife istesem, ömrümün sonuna kadar orada, o

küçük camide kalsam kabul ederler mi diye Bursa ya çekilmek idealini anlatır.

Ama emekliliğindeki bir yıl dolduğunda, 1975 de hastalanır ve vefat eder.

Bu, eşyaya kıymet vermeyen yeni elbise ve ayakkabıyı

zoraki alan ince insan, dünyaya da kıymet vermedi. Kendisine üniversite

hocalığı vermeseler de kaliteli öğrenciler yetiştirdi. Zaten Hareket dergisi

çok büyük bir üniversite idi. Konferans ve seminerleri ile kendisinden alınan

üniversite gençliğine ulaştı.

Siyasi hayatında demokratlara kırgın değildi ama çok

önemli bir tespiti vardı: Onların barajlardan, yollardan, fabrikalardan

bahsettiklerini bunun heyecanını duyduklarını ama kültür meselelerine

eğilemeyeceklerini söyledi. N. Topçu, 1950 de işbaşına gelen kadronun samimi

olduğuna inanıyordu. Ancak bu kadro sonradan idarede ağırlığını kaybetti.

Ağırlık Ahmet Emin Yalman düşüncesinde olanlara geçti.

Darbe ile Demokratlar tarih sahnesinden inince, Adalet

Partisi nin kuruluşuna destek verdi ancak kısa zaman sonra ümitleri yine

kırıldı. Hoca yeniden dernekler aracılığı ile kültür faaliyetlerine devam

etti.1950 1965 arası İslamcı/Milliyetçi çevrelerin en önde gelen simasıdır.

Ancak bu tarihten sonra fikirlerinde ve Hareket dergisinde çıkan yazılarında

kullandığı Sosyalizm kelimesi, Hocanın bu çevrelerdeki varlığını zedelemiştir.

Bunun sebebi meselenin yeterince anlaşılmamasına ve kelimeye duyulan husumete

bağlanabilir. Oysa Hocanın ileri sürdüğü fikirlerde bir değişiklik olmamıştır.

Görüldüğü gibi sadece karşıtları arasında değil kendi

fikir ve düşünce çevresinde bile Nurettin Topçu ya yalnızlık, anlaşılamama

derdi düşmekte idi.

Vefatından sonra kırk yıl geçti.

Siyasiler hâlâ meydanlar, köprüler, yollar yapmakla

övünmekte.

Kültür iktidarı ise onun öğretisinden yine ısrarla uzak

durmaya çabalamakta.