Bismillâhirrahmanirrahîm;

EFSANEVÎ, çığır açan Millî Görüş belediyeciliği öncesi halk, belediye hizmetlerini elektrik, su faturalarından ibaret sanıyordu. Ne zaman ki, 1989 yerel seçimlerinde Refah Partisi Konya, Van, Şanlıurfa, Kahramanmaraş ve Sivas’ta 5 il belediyesini kazandı; ondan sonra Türkiye’deki belediyecilik algısı değişmeye başladı. Belediye başkanları “halk günü” diyerek “Halk Meclisleri”ni topluyor; halkın belediyelerden taleplerini öğreniyorlardı. Bu, belediyecilikte inkılâp çapında bir olaydı.

21 yıllık AKP iktidarlarındaki belediyecilik hizmetlerine hep birlikte şahit olduk. Belediyeler borç, israf ve yolsuzlukla anılır oldu. Nice belediye var ki, gırtlağına kadar borca batmış olmasına rağmen astronomik ödemeler yaparak konserler, geziler düzenlemekten vazgeçmiyor. Peki, kim ödeyecek böyle belediyelerin borçlarını?.. Son tahlilde konu, Merkez Bankası’na havale edilecek ve bu paraları, vergileri ile fakir ve gariban vatandaşlar ödeyecekler.

Bunlar yaşandıktan sonra, bugün bütün dikkat ve ümitler Saadet Partisi’nin temsil ettiği sorumlu ve hesap verilebilir, efsanevî Millî Görüş belediyeciliğine çevrildi. Millî Görüşçülerde sevgi, samimiyet ve millete hizmet aşkı var. Belediyelerin girişine, “Rüşvet alan da, veren de mel’undur” levhasını asarak rüşvet, israf ve yolsuzluğu kökünden kurutuyorlar.

“Beyaz Masa” uygulamasıyla halkın şikâyetlerini dinliyor; en kısa sürede çözüme kavuşturmaya çalışıyorlar. Böylece belediye hizmetleri halka açılıyor, halk yönetimde söz sahibi oluyor, belediyeler halkın “ikinci adresi” haline geliyor.

HALKIN ENDİŞESİ

İÇTE ve dıştaki uzmanlar, başta Marmara Bölgesi olmak üzere; Türkiye’yi yeni depremler konusunda sürekli uyarıyorlar. Her yerleşim yerinin depreme hazırlanması gerekiyor. Yetkililer; toplanma yerleri, konutları güçlendirme, köprülerin bakım ve onarımı gibi konulardaki çalışmalarını açıklıyorlar. Bunlar elbette güzel şeyler… Ancak 6 Şubat depreminde gördüğümüz şu 3 temel eksiklik konusunda endişelerimiz var:

1. AFAD’ın Hatay’da 4; diğer illerde 3 gün sonra arama kurtarma çalışmalarına başladığını gördük. Âfet Yönetmeliği, depremin hemen arkasından görevlilerin işinin başında olmasını emrediyor. Sayın yetkililer! “Depreme hazırlanıyoruz” deyip durmayın! Halk sizden, Allah korusun, deprem olursa, “AFAD, depremin ilk anından itibaren görev başında olmaya hazır haldedir” sözünü duymak istiyor.

2. Hükümet ve yerel yönetimlerin iş birliği eksikliğine şahit olduk. Özellikle Yerbilimci Prof. Dr. Naci Görür, yalvarırcasına, deprem konusunda “hükûmet ve yerel yönetimler”in iş birliği yapmasını hatırlattı. Deprem günlerinde Hatay Belediye Başkanı, “Depremle ilgili gönderdiği raporlara bakanlığın cevap vermediğini” açıkladı. Yöneticilik; bağnazlık, kapris, bencillik ve tarafgirliği kaldırmaz. Hükûmet yerel yönetimlerle iletişimini güçlendirmelidir.

3. İmar Barışı Yasası çıkarmak vatandaşın evine tabut göndermekten farksızdır. AKP’nin en büyük ayıplarından biri de “insan canını umursamayan” böyle bir yasa çıkarmış olmasıdır. Depremde İmar Barışı uygulanan pek çok konutun yıkıldığını gördük. İnsan canının bu kadar ucuz olmadığı gösterilmelidir. Hükûmet, bu konuda halka güvence vermek zorundadır.

ÇARE MİLLÎ GÖRÜŞ’TÜR

1989’DAKİ Millî Görüşçü 5 il belediyesinin efsanevî hizmetleri; 1994 yerel seçimlerinde İstanbul, Ankara ile birlikte 400 civarındaki belediyenin Refah Partisi’nin kazanmasına yol açtı. Halk, sosyal belediyecilik anlayışıyla tanıştı. Efsane hizmetler yapıldı. Çığır açan Millî Görüş belediyeciliği marka haline geldi.

İktidarın yine sert, kutuplaştırıcı üslûpla seçim kazanmak istediği görülüyor. Halk, sizden “kavga” değil; “hizmet” bekliyor. Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, haftalık son basın toplantısında, Cumhurbaşkanlığı’nın 85 milyonu temsil ettiğini belirterek uyarısını yaptı: “Yerel seçimlerde sırf 3-5 belediye kazanabilir miyim, düşüncesiyle, milyonlarca vatandaşı terör parantezine sıkıştırmaya çalışmayın! Seçim kazanma hırsı, devlet yönetiminden öne geçmemeli…”

Saadet Partisi, 30 Mart 2024 seçimlerine 1.389 seçim bölgesinde kendi adaylarıyla girecek. Tüm il, ilçe ve beldelerde kendi adayını çıkaracak. Planlamasını buna göre yapıyor. Bazı yerlerde “dirsek teması” olabilir. Meselâ, TBMM’de “Meclis Grubu” oluşturdukları Gelecek Partisi’yle ortak hareket edeceği yerler çıkabilir.

Sayın Karamollaoğlu, “Dün elimize geçen en küçük fırsatları her daim milletimiz lehinde kullandık; bugün yine daha iyi örnekler ortaya koyarız” sözünden sonra, “Her daim seçime hazırız; en doğru şekilde şehirlerimizi ve ülkemizi yönetmeye talibiz” diyerek şu görüşleri seslendirdi: “Çare Millî Görüş’tür. Çözüm reçeteleri bizdedir. Ümidin adresi burasıdır.”

Bunlar, iddia ve seçim vaadi değil; uygulanmış gerçeklerdir. Halk Millî Görüş’ün efsanevî belediyecilik hizmetlerini özledi. Türkiye’nin imarı için buna ilgisiz kalamayız.