Gündem her dem değişir. Gündemin her dem değişmesi gündemi takip edilemez hale getiriyor. Bütün bunlara rağmen gündemin arkasında bir birliğin olduğu fikrini hep taşırım. Ne olursa olsun; bütün gündem bir noktaya doğru evriliyor ve bir noktayı gösteriyor sanki... Böylece gündeme gelen meseleler kendinde ne olduğundan çok, neye hizmet ettiği ile alakalı eleştiriye tabi tutuluyor. Gündem her ülkeden ülkeye değiştiği gibi şahıstan şahsa da değişir. Şahsın gündemini idrak seviyesi belirler. Bu nedenle her gündem saygı duyulmayı hak eder.

Çocuğu çarşıda kaybolmuş bir annenin çocuğunu aramaya çıkarken renk uyumu ile giyinmeye çalışması ne kadar uygunsuz ve yersiz ise; idrak seviyesi belirli bir mevkıfta olan kişinin kalkıp da üst meselelerden dem vurması o kadar abestir. Aynı zaman da idrak seviyesi belirli bir kalıp içerisine sıkışmış bireyi muhatap alan kişilerin üst bir dil kullanması da israftır. Bu durumda herkesin kendi seviyesinde meselelerle irtibat kurması ve kendi seviyesinde meselelere ilgi duyması doğru olandır.

Önemli olan gündemin değiştirilmesi değil gündemi kavrayan idrakin değiştirilmesidir. İdrakin değişmesi ise ısrarlı ve sürekli bir eğitim gerektirir. Bu yüzdendir ki son yüz yıldır idrak değişimine matuf çalışmalar yok denecek kadar azdır. İdrak değişimi zahmete talip olmaktır. Zahmet ise bazı şeylerden fedakârlığı gerektirir. Fedakârlık ise yapanın imanı ile irtibatlı bir durumdur.

İdrak nasıl değişir? İdrak bilgi ve gerçekler ile değişir. Gerçekler insanın hem zihnini hem de gönlünü değiştirir. Çünkü gerçek varlığın aslıdır. Asli olan belirleyendir. Belirleyen tanımlayan ve varlığı idrake açandır. İdrakin değişmesi daha doğru bir ifade ile dönüşmesi bir binanın inşası gibi adım adım oluşan bir süreçtir. Asıllar ve ilkeler üzerine konulan yorumlar ve bu yorumlar üzerine inşa edilen algılar birbiri ardına gerçeklik içermek zorundadır. Bu zorundalık ise önce bireyi ardından toplumu inşa eder. Toplumun inşa edilmesi ile kültür ve medeniyet vücuda gelir.

Anadolu’da gündem tamamı ile yereldir. Karadeniz’de fındık, Konya’da tahıl, Malatya’da kayısı ve her yörenin kendi hususiyeti gündemin aslını ifade eder. Fındığın istediği fiyatı bir türlü yakalamaması Karadenizliler için her şeyden önemlidir. Bu önemi küçümsememek lazım. Bazı durumlar vardır ki kendi coğrafyasında varlıksal önem taşır. Eğitim seviyesi ne olursa olsun bu önem değişmez. Önemin ifade şekli değişebilir ancak neticede olan emeğin zayi olmasıdır. Alın terinin karşılanmamasıdır. Zahmetin rahmete dönüşmemesidir.

Genelde siyasi erk gündemin asli olanının konuşulmamasını hedefler ve bu yönde çalışmalar yapar. Bunun en güzel örneği Eski başbakan Ecevit’in UEFA kupasında mücadele eden bir futbol takımımızın yendiği her maçın akşamında temel maddelere zam yapmasıdır. Gerçek gündem olan temel gıda maddelerinin zamlanması, gündemin tam futbola kaydığı dönemde gerçekleştirmesi bunun en tipik örneğidir. Yanı başımızda Kürdistan kurulurken gündemin ahlak dışı konular üzerinden değiştirilmesi de bu minvalde değerlendirilmelidir.

Gündemin sürekli değiştirilmesi siyasi erke ne kadar yaşam zamanı kazandırır? Ne kadar gerçekleri saklama şansı sunar? Belki on yıl belki onlarca yıl ne olursa olsun er ya da geç hakikat ortaya çıkacak ve gündemin kara bulutlu hali durulacaktır. Bu günlerde korkudan yahut kaygıdan gerçekleri söyleyemeyen kişiler elbet bir gün hallerinden utanacak ve gerçekleri yazacaktır.

Tarih bize göstermiştir ki süreklilik insan ve insana dair şeyler için mümkün değildir. Bu gün kuvveti elinde tutanların yapması gereken şey; gücün değişimi ve dönüşümünü sağlamaktır. Aksi durumda gücün tek elde tutulması büyük krizler oluşturur. Hem gücü elinde tutanlar hem de güçten beslenenler zaman içerisinde yıpranır ve metal yorgunluğu yaşayabilir. Unutulmaması gerekir ki metal yorgunluk ana eksenin kayması ile alakalı bir durumdur. Metal yorgunluğun bütün bünyenin değiştirilmemesi ve sistemin yeni baştan kurulmaması halinde yıkıma neden olacağı aşikâr. Metal yorgunluk bitiş hikâyesinin başladığının en veciz ifadelerinden biridir. Bir bünyeden yorulmuş parçaların çıkarılması yorulmamış parçaları da mutlak manada yorar.

Bitiş kaçınılmaz ise süreci yapılandırmak ve gücü belirli merkezlere pay etmek en iyisidir. Yeni bir hikâyenin yazılması ve bu hikâyenin bugünkü güç sahipleri tarafından desteklenmesi gerekiyor. Bir dalga geliyor. Olması gereken dalganın oluşumunu ve gelişimini planlamak. Aksi durumda sanal gündemler gerçekleri örtmeye yetmeyeceğe benziyor.