“Allah yeryüzünü yaratmış, yeryüzünü insanın emrine vermiş ve insanı kendisine halife yapmıştır. Bunun kademeleri vardır. / 1- İnsan Allah’ın halifesi olarak içtihat yapar. İçtihatta varılan hüküm Allah’ın hükmüdür, ona uyulması gerekir. İnsan başka insanla sözleşme yapar, sözleşmedeki hükümler Allah’ın hükümleridir. Çünkü insan Allah’ın halifesi olarak o sözleşmeyi yapmıştır. Başkanın yetkileri içinde istişareden sonra aldığı karar da Allah’ın kararıdır. Hakemlerin verdikleri karar da Allah’ın kararıdır. Bu kişisel karardır. Allah’ın kişilere emrettiği kararlardır. Kişi bu kararları kul olarak uygulamakla yükümlüdür. / 2- Topluluk oluşmakta, Allah’ın hakları topluluğa devredilmektedir. Kişiler kullardır. Topluluk ise Allah’ın halifesi olarak Allah’ın yerindedir. Başkan topluluğun elçisidir.

Topluluk da beş kademedir. / Ocak, bucak, il, ülke ve insanlık. / “Allah” kelimesi ocakları, bucakları, illeri, ülkeleri ve insanlığı ayrı ayrı ifade eder. / Buradaki manası insanlıktır. / İnsanlığı temsil edenler de askerlik yapan müminlerdir. Hakem kararlarına uymayı kabul eden devletler islâm/barış devletleridir. Bunlar arasında çıkacak ihtilaflar hakemler tarafından çözülür. İnsanlığın ortak silahlı kuvveti yoktur. İslâm devletlerinin orduları tüm insanlığın ordularıdır. / İnsanlık müşriklerden ayrılacak ve onlara karşı sürekli savaş içinde olunacaktır. Dar-ı harb diyeceğimiz yerler buralardır. Hakem kararlarına uyanların yurdu ise dar-ı islâmdır. / Dar-ı islâmda giriş ve çıkış serbesttir. Her yerde hakem kararları hâkimdir. Tüm insanlar tek yargı ile yargılanırlar. Hukuk çokluğu vardır ama yargı çokluğu yoktur. Hakemlerin ehliyetleri topluluk tarafından verilir ve tüm insanlıkta geçerlidir, aldıkları kararlar da tüm insanlığı bağlar. Hakem kararlarını kabul etmeyenler müşriklerdir. Onların bizim yerlerde yani islâm diyarında hayat hakları yoktur.” (s.7)

“Topluluğun kararları aşağıdaki şekilde alınmaktadır. 1- O topluluğun müçtehitleri ayrı ayrı içtihat yapıp aynı sonuçlara varmışsa o icmadır. Topluluk kararıdır. 2- Müçtehitler veya yetkililer uzlaşarak bir karara varmışlarsa bu da ittifak kararıdır, topluluğu bağlar. 3- Topluluk ittifakla bir ortak vekil seçer. O da istişare ederek sonunda onlara vekâleten karar almış olur. Bu da o topluluğun kararıdır. Vekilin kararı müvekkilin kararıdır. 4- Topluluğun çözmesi gereken sorunları vardır ama çözümde ihtilaf vardır. Hakemlere gidilir ve hakemlerin kararları da topluluğu bağlar. Bunun dışında uygulayıcılar uygulama esnasında kendileri topluluk adına karar alır ve uygulamasını yaparlar. Bu yalnız kendilerini bağlayıp diğer insanları ilzam etmez. / Burada başkana düşen görev sadece topluluğun kararlarını uygulama olup onlar üzerinde herhangi bir değişikliğe gidemez. Müşriklerle ilişki böyledir.” (s.8)

“Bugünkü durumu ele alalım. Bugün Batı’ya hâkim olan sömürücü tekel sermayenin mantığı şudur. İsrail oğullarından başka hak sahibi yoktur. Diğerleri cennete gitmeyeceklerdir, cehenneme gitmeyeceklerdir, belki de onlar dirilmeyeceklerdir. Asıl insan olanlar İsrail oğullarıdır. Cennet ve cehennem sadece onlar için vardır. Dolayısıyla hak hukuk ancak İsrail oğulları içindir. İşte bu inanca sahip olanlar müşriktirler, çünkü bunlar insanlar arasında adil yargı sistemini kabul etmemektedirler.

Bir gün gelecek Mekke’nin fethi gibi biz de doları feth edecek ve yerine altın para ikame edeceğiz. Karşılıksız para tarihe karışacak, böylece yeni düzen oluşacaktır. Bizim mahkemelerimiz karşılıksız parayı para kabul etmeyecek ve o tür davalara bakmayacaktır. Bizim ülkemizde karşılıksız paraya dayalı işletmelerin faaliyetlerine son verilecek, onlar korunmayacaktır. Onlar kendi çarşılarını kurup faizli para ile alışverişe devam edebilirler. Biz onların çarşılarına girmeyiz ama bizim çarşılarımızda da onların faaliyet göstermelerine izin vermeyiz.

İşte, çıkarları dolayısıyla onlarla alışveriş etmeye devam etmezlerse onlar için hayırlı olacaktır. Bugün ise AK Partililer ve F. Gülenciler onların faizli parası içinde para kazanmakla meşguldürler. Fetih yani doların devre dışı kalması ve yerine altın paranın ikame edilmesi henüz gerçekleşmedi ama fetih yakındır.” (s.9)

“KUR’AN VE İLİM 724. Hafta Semineri” çalışmamızdan aktardım.