Bugün 27 Şubat. Erbakan Hocamızın vefatının 7. sene-i devriyesi. Böyle bir günde onu anmak, anlamak adına kalem oynatmak oldukça zor. Onun dava ve devlet adamlığını, ilmi şahsiyetini, liderliğini, yılmayan, bıkmayan, geri adım atmayan mücadeleci kişiliğini, milliliğini, azmini bugün artık toplumun her kesimi yüksek sesle teyit ediyor.
Bendeniz de şahit olduğum bir hatıra üzerinden Erbakan Hocamızın üslup, yaklaşım ve nezaketini âcizane burada anlatmak istiyorum. Aslında bugünkü siyasi atmosferde temel eksiğimiz de bu; siyasi nezaket.
Maalesef içinde bulunduğumuz bu siyasi atmosferde ne birbirimizi dinleyebilecek zeminlerde buluşabiliyor, ne de karşılıklı konuşabilecek mecraları oluşturabiliyoruz.
Sene 2009, yerel seçimler öncesiydi. Erbakan Hocamız yanında iki kişinin desteği veya tekerlekli sandalye olmadan yalnız başına yürüyemiyordu. Hocamızı Sabiha Gökçen Havalimanı’nda Ankara’ya uğurlamak üzere bekliyorduk. Bizlere yaklaşan yerel seçimlerle ilgili talimatlarını veriyordu. Sohbetin bir evresinde emekli büyükelçi, dönemin CHP Milletvekili Onur Öymen Bey yanında tanımadığımız bir kişi ile bulunduğumuz salona girdi. İçerde farklı bir noktaya doğru giderlerken başlarını çevirdiklerinde Erbakan Hocamızı gördüler. Sonra doğrudan bize doğru yürümeye başladılar. Yaklaştıklarında Onur Bey’in yanındaki beyefendinin rozetinden MHP’li bir milletvekili olduğunu anladık. Her ikisi de hocamızın ayağa kalkmaktaki zorluğunu bildikleri için normalden biraz fazla eğilerek ellerini uzattılar ama Erbakan Hocamız elini uzatmadan, onlara ayakta mukabelede bulunmak için korumalarına kendisini ayağa kaldırmalarını söyledi. Korumalarından birisi sağ, diğeri sol koluna girip destek vererek ayağa kalkmasına yardımcı oldular. Üçüncü koruması ise elinde bir yastığı Hocamızın beline yaslamış ve ayakta durabilmesi için destek veriyordu. Hocamız zor da olsa ayağa kalktıktan sonra elini Onur Öymen Bey’e uzattı. Tam o anda adını şu an hatırlayamadığım MHP’li vekil de elin kendisine uzatıldığı zannıyla tokalaşmak üzere adım attı. Hocamız Onur Bey’in elini tutmuştu ama MHP’li vekilin eli boşta kalmasın diye sol eliyle de onun elini yakaladı. Bizler şaşkınlık dolu bakışlarla bu manzarayı anlamaya çabalıyorduk. Hocamız Onur Bey’le hasbıhal edip onu uğurladıktan sonra sol eliyle kavradığı MHP’li vekilin elini hiç bırakmadan sağ eline alıp aynı şekilde onunla da karşılıklı iyi niyet dilekleriyle beraber konuşmasını bitirdi. Oysa hem Onur Bey, hem de MHP’li vekil Hocamız onları oturarak karşılasa sağlık sorunlarından dolayı bunu anlayabilecek durumdalardı. Ancak Hocamız karşısındaki insanları zorlansa da ayakta karşılamayı tercih etti. İşte tüm Türkiye için siyaset böylesine nezaket timsali bir liderin varlığıyla millet için umut oldu.
Bana Erbakan Hocayı bir cümleyle anlat deseler, “Kendi rengini sonuna kadar koruyan, bir milim sapma olmadan onu muhafaza eden, bunun yanında pergel metaforunda olduğu gibi pergelin açılabilen ayağıyla toplumun bütün kesimlerini kucaklayabilen, onlarla konuşabilen lider” olarak tanımlardım.
Bizzat şahit olduğum bu örnekle de bunu bir kere daha net olarak anlamış oldum.
Allah onu olması gerektiği gibi anlamayı bu millete nasip etsin.