İlköğretim ve liseler öğretime açıldı. Üniversiteler de peyderpey açılıyorlar. Milyonlarca evlâdımız "eğitilme"ye başlandı.

Kâinatta herşey eğitime tâbidir.

Hayvanı eğitmezseniz vahşi olur.

Ağacı eğitmezseniz yabani olur.

İnsanı eğitmezseniz hırsız olur, câni olur, katil olur, hortumcu olur. Hayvanlardan aşağı mahlûk olur. Anasını kesen bir katil olur. İnsanlığın düşmanı olur.

Hepimizin vazifesi, insanları eğiterek yararlı hâle getirip topluma kazandırmaktır.

İşte okullarımız da bunun için vardır. Çocuklarımızı eğitim ve öğretim için okullara gönderiyoruz. Ancak, öyle bir sistem işletiliyor ki, çocuklarımız, gönderdiğimiz okullarda eğitilmiyor öğütülüyor.

İlim, inkârı vasıtada silâh olarak kullanılıyor. Ülkemiz insanlarının (kahir ekseriyetin) inancına düşman bir nesil oluşturulmak isteniyor. Üniversitelerden devlet dairelerine pay edilen okumuşların devlet ve millet üzerinde oynadıkları oyunları yıllarca hep birlikte seyrediyoruz.

"Devlet benim" diyenlere bakın. Bir önceki hükümetin "Bakan"ları bir sonraki hükümet tarafından "hırsız"lık suçuyla "Yüce Divan"a sevkediliyor, Meclis soruşturmalarına tabi tutuluyor. Bu işi sürdürenleri de bir sonraki hükümet aynı suç ve gerekçelerle aynı sorgulama ve "ceza"lara tabi tutuyor. Demek ki, öğretim sistemimiz yavrularımızı "tilki"leştiriyor. Bu "tilki"ler de kümeslere müdür tayin ediliyor. Mevlânâ ne güzel söylemiş: "Tilkileri kümeslere müdür yapmayın" diye.

Geçenlerde zamanın Cumhurbaşkanlarından birinin bir dergide röportajı yayınlandı. Okudum. Diyor ki:

"Benim babam müderris idi." Müderris medreselerde şeriat dersi veren hoca. Müderrisler hoca gibi hocalardır. Öyle dandik, eğri büğrü bilmem ne hayranı kişiler değildir. "Evimizde şeriate mugayyir/aykırı bir şey yapılmazdı. Annem beş vakit namazlı başı örtülü bir kadındı" diyor. Sonra da "başını açsan ne olur Allah saçını göstermenin günah olduğunu koysaydı saçları yaratmazdı" diyor. Görebiliyor musunuz eğitim sistemimizin, devletin başına oturmuş ve yıllarca bu ülkenin kaderiyle oynamış birini ne hale getirdiğini. Ana-babasının inancına düşman yetiştirmek, o ülke insanlarına yapılabilecek en büyük düşmanlık değil mi

Milletlerin hedefi, gül gibi çocukları eğitim kurumlarında diken haline getirdikten sonra, devlet gücünü göstermek için o dikenleri kırmak değildir. Bizde yapılan da maalesef budur.

Üniversitelerimizin hali yürekler acısı. Buralardan mektup bile yazamayacak cühelâlar yetişiyor. Hırsızlıkla itham edilenler üniversitelerin başına oturtuluyor; kimse de bunlara dokunamıyor. Bu ne rezalet Bir kurum, dünyadaki üniversitelerin başarı durumlarıyla ilgili bir araştırma yapmış. Yayınlandı. Bu listede ülkemiz üniversiteleri yok. Eğitilmiyoruz, öğütülüyoruz, dedim yalan mı

Yok mu bu felâketin çaresi