Dünya tarihinde duvarlar vardır. Bunların en meşhuru ise,

hiç kuşkusuz, halen ayakta olan ve yüzyıllara meydan okuyan Çin Seddi dir. Dünyanın

en uzun duvarı olma unvanını da elinde bulunduran ve uzaydan bile görünebilen

bu duvarın inşasını birden fazla krallık gerçekleştirmiştir. Ve hepsinin inşa

gerekçesi birbirinden farklıdır.

Çin Seddi nin inşa fikrinin ortaya çıkışıyla ilgili neden

yaygın olarak bilindiği üzere Çinlilerin ülkelerine yönelik Türk ve Moğol

akınlarının önüne geçmek değildir ya da ülkeden kaçışları engellemek...

Aynı şekilde, bu duvarın inşasının çıkış noktası;

ülkenin tek yönetim altında birleştiğini içeriye ve dışarıya göstermek veya

uzun savaşlar sonunda yıktığı beyliklerin esir düşen yöneticilerini sürgün ve

ağır işe sürerek cezalandırmak için kullandığı bir iş oluşturmak gerekçesi de

değildir.

Çinliyi Çinliden korumak...

Duvarı ortaya çıkaran, dolayısıyla da ilk inşa gerekçesi

olarak bilinen husus oldukça farklı, farklı olduğu kadar da fazlasıyla dikkat

çekici ve ibretliktir. Bu gerekçe, bugünkü yazımda üzerinde önemle durmayı

hedeflediğim İslam dünyasının temel meselesiyle de çok yakından ilgilidir.

Çin in meşhur iç savaşlarından birini oluşturan ve

milattan önceki yüzyıllara dayanan Savaşan Beylikler Dönemi nde ilk olarak

inşa edilmeye başlayan duvarın örülme gerekçesi, kendilerini birbirlerinin

zulmünden korumaya çalışmak olmuştur. Evet, yanlış okumadınız! Çinliler bu

duvarları önce kendi aralarına örmüş ve birbirlerinin zulmünden ancak bu

şekilde korunacaklarını sanmışlardır.

Çin, bu zulme engel olamadığı gibi, bu iç savaştan dolayı

zayıflamanın da etkisiyle dışarıdan ülkelerine yönelik istila girişimlerini de

engelleyememiştir. Türkler ve Moğollarla başlayan Çin in istilası, sonraki

yüzyıllarda Batılılar ve Japonlar tarafından sürdürülmüştür. Bu doğrudan

istila girişimleri 1949 a kadar sürmüştür.

Berlin Duvarı ve sonrası...

Bir diğer ikinci duvar ise, Soğuk Savaş ile özdeşleşmiş

olan ve yıkılmasıyla da Soğuk Savaş ın bitişi sembolik olarak sona erdirilen

Berlin Duvarı dır. Berlin Duvarı, en temelde ABD nin başını çektiği Batı

Bloğu ile SSCB nin liderliğini yaptığı Doğu Bloğu arasındaki güç mücadelesine

dayalı olarak dünyanın iki buçuk parça ya bölünmüşlüğünü ifade etse de, asıl

hedefinin Almanya yı bölmek olduğu bilinir.

Almanya nın bölünmesi (Doğu ve Batı Almanya olarak) hem

başını ABD nin çektiği Batı dünyasının hem de SSCB nin en büyük ortak amacıdır.

Eğer, ABD ile SSCB arasında tek ve en büyük bir uzlaşı noktası aranıyorsa, o da

bu olmuştur. Nitekim Almanya 1989 a kadar bundan dolayı hep topal ördek

konumunda kalmıştır. Dolayısıyla bu duvar, Büyük Almanya projesinin önünde

hep bir engel olarak durmuştur.

Fakat bu duvar Alman halkının kalbine örülemediği için

Almanya ilk fırsatta Doğusu ve Batısı ile hemen birleşme yoluna gitmiştir. Bu

birleşme sonrasıdır ki, Almanya AB projesi üzerinden tekrar ayağa kalkmaya

başlamıştır. İktisadi-teknolojik gücünü siyasi-askeri güce çevirmeye başlayan

Berlin bir kez daha, Büyük oyunda ben de varım demektedir.

Kalpler sonrası sınırlara çekilen duvarlar!

Şimdi İslam dünyasına şöyle bir bakalım. Suudi Arabistan

Irak ve Yemen sınırlarına yüksek teknoloji ile donatılmış duvarlar örüyor ve

bunun için milyarlarca dolarlık bir bütçe ayırmış durumda. Hedef görünürde IŞİD

ve Husiler kaynaklı iç savaş ve bunun sonucunda ortaya çıkan terör ortamı,

mülteci akını, uyuşturucu vb. sorunlar.

Hadi, diyelim ki Suudi Arabistan ın parası bol, peki

Kenya ya ne demeli Kenya da Somali sınırına Eş-Şebab saldırılarına karşı 200

kilometrelik bir duvar inşa edileceğini açıkladı.

Dolayısıyla durum oldukça vahim. Birlik ruhunu kaybetmiş

olan İslam dünyası her geçen gün birbirinden uzaklaşıyor. Çözümü birlikte,

kardeşlikte arayacağına, birbirinin şerrinden korunmak için aralarına

duvarlar örüyorlar.

Kalplere çekilen duvarlar, şimdilerde sınırlarda boy

göstermeye başlamış durumda. Bunlar görünen duvarlar. Ya görünmeyen, daha

tehlikeli olanlara ne demeli