İki yaşında bir çocuk, arkadaşını oyuna dâhil etmek ve
onunla aynı ortamı paylaşmak ister. Fakat bir araya geldiklerinde arkadaşının
elindeki oyuncakları alır, onu iter ve kavgaya tutuşur. İnsanın fıtratında
barındırdığı bencilliğin bir göstergesidir bu. Eğitimciler anne babanın rolünü
merkeze alıyor ve onların katkılarıyla çocuğun paylaşımı öğrenebileceğini ifade
ediyorlar. Fakat insanlık tarihine baktığımızda, insanın fıtratında
barındırdığı o çekirdeğin hep etkisinde kaldığını ve sayısız savaşlara imza
attığını görüyoruz.
Peki, insan vicdan ve irade gibi iki önemli kuvvete sahip
iken neden savaşmayı tercih eder İnsanın fıtratını tanımadan bu soruya cevap
vermek mümkün değildir. Zira insan fıtratında iyiliği barındırdığı gibi, güç,
ihtiras, sahiplenme, taassubiyet, tahakküm kurma eğilimine de sahiptir. Faşizm
ve yandaşlık ise insanın taşıdığı bu zaafların başında gelir.
Tarihi süreç içinde yapılan savaşlarda hep biz ve
ötekiler den oluşan kutuplaşmalara şahit oluyoruz. Hak ve adalet bilinci
taşımayan ve hayallerini güç üzerine kuran toplumlar, diğerlerini yok etmek,
yeryüzünden silmek isterler. Oysa Allah ın arzı bütün insanlığa yetecek kadar
geniştir.
Toprak bütün insanlığın ihtiyaçlarını giderecek kadar
verimlidir
Su kaynakları, bütün insanlığın ihtiyacını giderecek
kadar cömerttir.
Küresel eşkıyaların uğruna katliamlar yaptığı yer altı
zenginlikleri, bütün insanlığın ihtiyaçlarına cevap verecek yeterliliktedir.
Güneş bütün insanları ısıtacak ve ışıtacak
yeterliliktedir.
Soluduğumuz hava bütün canlılara hayat kaynağı olacak
yeterliliktedir.
Dünya sadece sömürgeci baronların mülkü değildir. Dünya
aynı zamanda Afrika dan Asya ya, Kutuplardan kıyılara kadar bütün insanlığın
ortak malıdır. Ama ne yazık ki günümüzde bütün halkları yok edip, dünyaya tek
başına hâkim olmak isteyen Siyonist bir zihniyetle karşı karşıyayız. Bu
zihniyetin çocukları küçük yaştan itibaren faşist duygularla yetiştiriliyor ve
insanlıkla hiç tanışmadan başlıyorlar hayata. Oysa kötülerin hüküm sürdüğü
savaşlarda yaşanan sadece fiziksel bir erozyon değildir aynı zamanda evrensel
değerler de erozyona uğruyor. Savaş insanların genetik olarak taşıdıkları
şefkat, merhamet ve adalet gibi kavramların katline de neden oluyor. Bu bir
gerçek!