Biz, bu dünya yolculuğunda cennete doğru yol alırken
başta gönlümüzü imanla süsleyeceğiz.
Bu yolu ilim ve kalem ayaklarıyla yürüyeceğiz.
Azığımız takva olacak.
Elimizde Hz. Musa nın asası gibi zamanın gücü ve kuvveti
olacak.
Para ve silah üzerinde yürüyen, kalbi kinle dolu olan,
elinde ateş, ağzında petrol bulunan insanların önünü ilimle, kalemle alamazsan
asayı çağrıştıran silah gerekli olabilir. Kuzulara, körpecik dimağlara inkâr,
ateistlik/gâvurluk tohumları ekerek cehennemde yakmak isteyen kurtlar, kendi
koydukları kurt kanunları ile toplumu cendereye veriyorlar.
Kendi küçücük akıllarından kanun kalıpları yapıyorlar ve
insanlık ailesinin her ferdini o kalıba dökmek istiyorlar. Sığmayanları kanun
kırbaçlarıyla yontuyorlar.
Bu günlerde dünyayı Roma nın arenasına çevirenler,
kapitalist kanun kalıpları içinde işkence ediyorlar. Kaçacak yeriniz yok
diyorlar.
Kaçmak isteyenleri insansız hava araçlarıyla vuruyorlar.
Böylece diğer ülkelere gözdağı veriliyor.
Ancak 1892 yılında Paris te Fransızca olarak kitabını
yayınlayan Sava Paşa, İslam hukukunun özellik ve güzelliklerini, Batı insanına
tanıtmaya başlarken İslam Hukuku Nazariyatı Hakkında Bir Etüt isimli bir
kitap yazar.
Kitabın girişinde Kitabevi nin tercümesinin 1/15 de
Fransız yöneticilere seslenerek Cezayir Müslümanlarını onlara tanıtıyor ve
şöyle diyor:
Bu gün Fransa nın mukadderatını idare edenler,
meşgalelerinden vakit ayırarak bu kitaba bir göz atacak olurlarsa, Muhammedî
olan akvamın idaresi için lazım olan sırrı, iki hakikat şeklinde tebarüz etmiş
bulacaklardır ki bu iki hakikat, Cezayir Müslümanlarının ne suretle idare
edilmeleri lazım olduğu yolunda umumi efkârı ve matbuatı işgal etmeye başlayan
meselenin çözülmesine yol açacaktır. Bu hakikatlerin nelerden ibaret bulunduğu
şu suretle telhis olunabilir:
1-Müslüman, ne kadar itikadı zayıf olursa olsun, din
değiştirmediği takdirde, hiçbir hadisenin sıhhate mukarin olup olmadığına, o
hadise İslamileştirilmedikten sonra inanmaz. Zira Müslüman a göre bir şeyin
sıhhate mukarin bulunması ve onun doğru telakki edilebilmesi için muhakkak
surette dinen emredilmiş bulunması, Allah ın kelamına veya Peygamberin
sünnetine, yani dinin bu iki temel taşından birisine istinat ettirilmiş
olmaları lazımdır.
2-Bütün kaziyyelerin İslamileştirilmek suretiyle dini
temellere istinat ettirilmesi ve binnetice bu hakikatlerin yalnız kabulü değil
aynı zamanda riayet olunması mecburiyeti altına sokulması da, Muhammedi
Kanun daki menbaların mebzuliyeti dolayısıyla, güç bir mesele değildir.
Müslüman da sair fertler gibi günahkâr olabileceği gibi,
cürüm işlemek suretiyle insanların en bayağı derecesine de düşebilir. Fakat
bütün bunlara rağmen yine Müslüman olarak kalır. İslamiyet de hakiki suretle
din değiştirmek adeta meçhuldür.
Müslüman, İslamileştirilmemiş olan bir kanuna mutavaat
ederek, kendi kudret ve kuvvetini gösteremediği müddetçe, bu kanuna zahiri
şekilde mutavaat edebilir.
Kanunun esaslı bir kaidesine göre bu cebir altında
bulunma keyfiyeti, din değiştirme keyfiyetini ortadan tamamen kaldırır.
Kudretlendiğini hisseder etmezdir ki Allah ın Kelamına ve Peygamberin sünnetine
istinat ettiği ispat edilememiş bulunan bir kanuna itaatten uzaklaşmak Müslüman
için farz olur.
Yanlış hatırlamıyorsam Akif Emre kardeşim yazmıştı,
Paris te köprü altında yaşayan üç nesildir Parisli olan bir Cezayirli genç,
eline bir şişe şarap geçirir ve keyf âleminde köprü altında içerken, sarışın ve
mavi gözlü Fransız genç bir fırt çekmek isteyince, Cezayirli genç, Şehadet
kelimesini söylerse fırt çektireceğini söyler.
Uyuşturucu nöbetine tutulan Fransız Kelime-i Şehadeti
getirir ve bir fırt çeker.
Biraz sonra yeniden içmek ister yeniden Şehadet kelimesi
getirir.
İnkârcılığın asit yağmurlarıyla yapraklarımızı
sarartırlar, kendilerine benzetirler ama köklerimizi kurutamazlar.
Amerika nın kültürlü senatörü her türlü kanuni engelleri
aşarak uyuşturucuyu kullanıyor. Kanun onu engelleyemez. Çünkü Kanunu koyan
benim diyor.
Harlem deki vatandaş da, Senato dakiler doğruyu benden
daha mı iyi bilecek diyerek içiyor.
Ama Afyon ilimizde haşhaşı eken, diken, söken ve satan
ama içmeyen vatandaşımıza Amerikalı soruyor: Niçin içmezsin
Cevap: Haraaam.
Haram kelimesiyle milyonlar, bu illetten korunur ama
Haram kelimesi hâlâ kanun maddelerinin içine konulamaz, konulması teklif dahi
edilemez.
Hâlbuki Kur an ahkâmına boyun eğmekle kimsenin şahsiyeti
rencide olmaz. Çünkü kalbini ve kalıbını yaratıp yaşatanın hukukuna uyacak.
Müslüman, kendisi gibi bir ölümlünün kısacık aklıyla
koyduğu kanunlara uyarak kula kul olmaz.
Bu böyle biline.