Katil İsrail’e karşı “kınama” bildirileri yayınlamaktan öte bir adım atamayan Müslüman ülkeler en son Doha’da toplandılar.
Yine “kınama” kelimesinin türevlerini yazıya geçirmekten başka bir sonuç çıkmadı. Yalnız bu sefer “körlerin fili tarifi” gibi konuşmalar yapıldı. Fil diye sembolleştirdiğimiz Milli Görüş’ün projesi olan “İslam Birliği, İslam Birleşmiş Milletler Teşkilatı, İslam Savunma Gücü, İslam Kültür Teşkilatı, İslam Ortak Para Birimi” projeleridir. Doha toplantısında kimi liderler “ortak bir askeri güç” oluşturmaktan, kimisi “bir araya gelip bir ittifak” kurmaktan bahsetti. Yani herkes kendine göre fili tarif etmeye çalıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, “İsrail’i durduracak gücümüz var” diyerek bir başka tarif yaptı.
TC Cumhurbaşkanı Erdoğan da bugün katil İsrail’e karşı ve bundan sonra zuhur edecek benzer sorunlara karşı kesin çarenin ve çözümün formülü olan “İslam Birliği” kavramını ağzına alamıyor. Çünkü 2004 yılında Cidde’de İslam Birliği fikrini Müslüman devletlerin zihinlerinden silen kendisi idi. Bunu “dış güçlerin” baskısı ile yaptığı düşünülmüştü. Bu belki doğrudur. Lakin bunu yaparken Milli Görüş ve onun lideri Erbakan’a karşı duyduğu garaz hiç mi etkili olmamıştı?
Kendisi Milli Görüş hareketini bölmeye kalkıştığında, “Ben artık Erbakan’ın ve fikriyatının olduğu hiçbir hareketin içinde bulunmayacağım” cümlesini sarf etmesi bu garazın bir tezahürü değil miydi?
“Biz Milli Görüş gömleğini çıkardık” demesi bu garazın bir emaresi değil miydi?
Başbakanlık görevini aldığında, tüm eski başbakanları, “cuntacı Kenan Evren” dâhil, tüm cumhurbaşkanlarını tek tek ziyaret ederek tecrübelerinden faydalanırken, kendi eski lideri ve eski Başbakan Erbakan’ı es geçmesi bu garazın göstergesi değil miydi?
İslam dünyasına faydalı olmak için hasta haliyle tekerlekli sandalye kullanarak koşturan Hocamıza, “Bu yaşa gelmiş, tekerlekli sandalye ile hâlâ koltuk peşinde koşuyor” iftirasını atmak garaz birikiminden başka neyle izah edilebilir?
Eline fırsat geçtiğinde hapse atmak için harekete geçmek garaz değil midir?
Gazze’ye acımasız abluka uygulanmasını delmek için bir Erbakan Projesi olduğunu herkesin bildiği “Mavi Marmara” harekâtına, “Bana mı sordunuz” diye sahip çıkmaması, ayrıca şehitlerin kanını yerde bırakmasının garazdan başka bir izahı var mıdır?
Erbakan Hoca’mızın hayata geçirdiği İHA projesine, onun vefatına kadar yaklaşık 10 yıl boyunca sahip çıkmamasının, ihalelere kabul ettirilmemesinin, hatta dönemin Savunma Sanayi Müsteşarı eliyle önlenmeye çalışılmasının başka bir izahı olabilir mi?
Erbakan Hoca’mızın hayatta olduğu yaklaşık 10 yıl boyunca kendisi ile hiç görüşmemesi, (Hocamızın muhtereme eşinin vefat ettiği gün konuta giderek sadece taziyede bulunduğu 15 dakika hariç) bir ziyaretin yapılmamış olması garazdan başka ne ile açıklanabilir?
Şarkı, sinema veya tiyatro sanatçılarından birisi hastalansa hemen ziyarete koşan Erdoğan, yaklaşık 2 ay boyunca hastanede kalıp, neticede 27 Şubat 2011 tarihinde hastanede vefat eden Erbakan Hoca’mızı, bırakın ziyaret etmeyi, bir telefon veya genel mesajla arayıp hatır sormaması garaz sayılmaz mı?
İçeriden birilerini ayrı parti kurmaya azmettirerek, Saadet Partisi tabanını AKP’ye doğru çektirmek, genel merkez binası dâhil mallarının gaspı, maddi imkânlarının daraltılması gibi konularda açılımlar sağlamak, Milli Görüş’e karşı bir garazın olduğunu göstermiyor mu?
Cumhurbaşkanı olduktan sonra Milli Görüş lideri ile görüşürken bir genel başkan ile değil de herhangi bir ziyaretçi ile görüşüyormuş gibi koltuk düzeni kurdurması, pasaportuna varıncaya kadar “terör iltisakı” iftirası yazdırması, Milli Görüş umde ve çizgisini çok iyi bildiği halde şişkin yandaş medyası eliyle teröristlerle sözleşme imzalamak dâhil her türlü isnadı rahatlıkla yaptırabilmesi, garazdan başka ne ile izah edilebilir?
İsrail’in Gazze halkına uyguladığı öldürücü ablukayı delmek ve acil insani yardımları ulaştırabilmek için ismine sonradan SUMUD denilen bir gemi filosu eylemi düzenlendi. Başta Saadet Partisi olmak üzere Milli Görüş kuruluşlarının bu eylemin hazırlanmasında öncülük ettiğini herkes duydu. Bir tek AKP yöneticileri hariç. Onlardan bu filoyu koruma açıklaması bir yana tek bir cümleyle bile olsa bundan bahsetmemeleri o garazın halen devam ettiğinin işareti değil midir? Dünya devletlerinden çok büyük bir kısmı en yetkili ağızlardan bu filonun başarması temennisi açıklanırken, İtalya ve Malezya gibi devletlerin en yetkililerinden filoyu koruma taahhütleri gelirken, bizim yetkililerin suspus olası garazdan başka ne ile açıklanabilir? Milli Görüş kökenli 5 milletvekilinin bu filo ile hareket etmesinin önüne ne gibi engeller çıkarıldı, halen açıklanmadı.
Misaller çok ama küçük bir yazıya sığdırmak imkânsız.
Bu garaz ülkemizin, İslam dünyasının ve tüm mazlum dünyanın başına ne marazlar açtı, bakan gözler görmüyor mu?
Bu garazın:
İslam Birliği’nin önlenmesi ve onun çekirdeği olan D-8 ittifakının işlevsizleştirilmesi; diğer Milli Görüş projelerinin rafa kaldırılması; dünyada milyonlarca Müslüman’ın katledilmesi, denizlerde boğdurulması, tecavüze uğraması, sürgüne gönderilmesi, çocuk ve bebek katliamları, sömürge çarkının yağlanması gibi, içeride başımıza gelen ekonomik ve toplumsal sıkıntılar dâhil ne büyük marazlar açtığı aşikâr değil midir?
Bir garaz bin maraz doğurmadı mı?
Daha ne tür marazların doğacağı da bilinmemektedir.
Yarından tezi yok, garazı marazı bir tarafa bırakarak, İslam Birliği dâhil, Milli Görüş projelerinin hayata geçirilmesinden başka çıkış olmadığı aşikârdır.
GARAZ-MARAZ
Artık durdurulmalı bu galiz garaz,
Bizi tarihten silecek bunca maraz!