Millete ihanet edip, milletin kendilerine emanet ettiği silahları millete doğrultacak kadar alçalabilen, ruhları şeytana satılmışların giriştiği aciz bir kalkışmadır.

Hırslarının esiri olmuş, insanların üzerlerine bomba yağdıracak, şarjörleri peş peşe boşaltacak kadar gözleri kararmış, ruhu uşak olanların kendi cehennemlerini inşa etmek için koşar adım batağa saplandıkları gündür.

Beğen veya beğenme milli iradenin ortaya koyduğu sonucu silah zoruyla değiştirmeye çalışan, kendilerini milletin üstünde gören zavallıların topyekûn millete tosladığı gündür.

Çözümü de, çareyi de bu milletle birlikte aramak yerine, millete kastetmiş odaklarla işbirliği yaparak millete ayar vermeye çalışanların çaresizce ve sefilce bittikleri gündür.

Siyasi tercihlerden bağımsız bütün bir milletin evlatlarının kendi devletine, ülkesine, vatanına sahip çıktığı ve Milli Ruh’un şaha kalktığı gündür.

Başkalarına köleliği özgürlük zanneden, milletin emir-komuta zinciri varken, başka odakların askeri olmak gibi bir zilleti kendilerine kabul ettirmiş acınası kişiliklerin yine bu millete boyun eğmek zorunda kaldıkları gündür.

“Kim Var?” sorusuna sağına soluna bakmadan “Ben varım!” diye cevap verip, sonra da bu vatanın hakkını korumak adına candan da, tenden de geçenlerin heybetle arz-ı endam ettikleri gündür.

Dindarı, dindar olmayanı, açığı, kapalısı, genci, yaşlısı, kadını, erkeği, sivili, askeri, şu veya bu etnik kimliğe mensup, bu veya şu mezhepten fark etmez bir milletin bütün fertlerinin Çanakkale’de, İstiklâl Savaşı’nda olduğu gibi kötülüğe, ihanete, zulme hep birlikte “Dur!” diye haykırdıkları gündür.

Gecenin zifiri karanlığında, salâların gölgesinde, semaya yükselen avuçlarla, annelerin, ninelerin, dedelerin, eşlerin, kardeşlerin, ağzı süt kokan yavruların “Dua”ya durdukları ve hep birlikte iltica edilmesi gereken makama, gözyaşlarının rehberliklerinde sığınıp, başka kimseye boyun
eğmeyeceklerini ilan ettikleri gündür.

Birbirlerine düşürülmek istendikleri halde bu oyunlara gelmeyip, hangi partili ve hangi yaşam tarzına sahip olursa olsun bütün vatan evlatlarının, o engin ve derin sağduyusuyla, emaneti torunlarına taşımak ve üzerlerine düşeni bihakkın yerine getirmek için canhıraş mücadele ettikleri gündür.

Yârdan, serden, anadan, evlattan geçip omuz verdikleri sancağın yere düşmesine izin vermeyenlerin kanlarıyla yeni bir destan yazdıkları gündür.

Peki, 15 Temmuz’dan çıkartılması gereken mesajlar nelerdir? Bu millet o gün bu duruşuyla ne dedi? Herkesin dikkatini hangi noktaya çekti?

‘Bizi ayrıştırmayın, kamplaştırmayın, bizler farklılıklarımızla bir milletiz. Bu ülkede hep birlikte yaşayacağız’ dedi.

‘Biz millet olarak 15 Temmuz’dan ders aldık, siz vekalet verdiklerimizin tamamının da bu mesajı doğru olarak almasını bekliyoruz’ dedi.

‘Eğer mesajı almaz, birbirinizle çekişmeye, kin ve nefret diliyle konuşmaya devam ederseniz, doğru zeminde tartışmayı başaramazsanız, her biriniz bir tarafa çeker ve sorunlarımızı çözecek adımları atamazsanız, tankın, topun, tüfeğin, F-16’nın, ihanet şebekelerinin yapamadığını yapar ve
koskoca bir milletin vebaline hep birlikte girmiş olursunuz’ dedi.