BATI kanla beslenir. Bugünün gerçeği değil bu, çağları

aşan genel geçer bir gerçek. Batı uygarlığı, yaşadığı değişim ve dönüşümlerin

hemen hepsinde kan akıttı. Devrim demek, kan demektir, kelle demektir. Ve her

devrim ilk kendi çocuklarını yer.

İnsanlığın kaderi ne zamandan beri Batı uygarlığının

elindeyse, o kadar yüzyıldır dünyada huzur ve sükun hak getire. Kendi içinde

yaşadığı rota değişikliklerinde bile kan akıttı Batı uygarlığı, bugün de devam

ediyor.

Modern toplumun kökeninde silah sanayi yok mu Bugün

dünyanın jandarmalığına ve Batı nın oymakbaşılığına soyunan Amerika, en başta

silah sanayisinin marifetiyle bir dünya gücü olarak ortaya çıkmadı mı Hem

dünyadaki savaşlara silah satarak hem de geliştirdiği, ürettiği silahlarla

insanlığın tepesine çökerek Koskoca bir endüstri tamamen insan öldürmeye ayarlanmış

vaziyette. Batı uygarlığının insani yönü bir de ilaç sanayinde gösteriyor

yüzünü. Kar edebilmek uğruna yeni yeni hastalıklar türetmek gibi.

Batılı adam, İslam alimlerinden edindiği bilgilerin

yanına yeni keşfettiği sömürgecilikle ülkesine taşıdığı zenginlikleri de

ekleyip Rönesans ı gerçekleştirdi. Batı nın hümanist tarafı ortaya çıktı, özgür

düşüncenin önü açıldı ama hemen ertesinde Reform ile kendi içlerindeki din

savaşlarının da fitili ateşlendi. Avrupa, kendi içindeki hemen her değişimi

kelle alarak, kan akıtarak yaptı yine. Farklı mezhepten diye binlerce insanın

yakarak öldürülmesi, işkencelerden geçirilmesi Avrupa nın, Batı nın gerçeğidir.

Hümanizme sarılmaları, bu gerçeğin üstünü örtmek, bunu bir daha hatırlamamak

için belki.

Engizisyon mahkemeleri, din değiştirmeye, daha doğrusu

Hıristiyan olmaya zorlanan insanlar Batı uygarlığının yüz karası mı, yoksa

alamet-i farikası mı Fransız Devrimi nin bile önce kendi adamlarının kellesini

alması da kan akıtma geleneğinden olsa gerek.

Sanayi Devrimi, neticesinde Avrupa da kentlerin oluşumu,

yine bir toplumsal kıyım doğurdu aslında. İşsiz kalıp köyden kente göçenlerin

işçi olarak insani olmayan şartlarda çalışmaları, yaşamalarının neresinde

hümanizm vardır İşçilerin yaşam koşulları, çok katlı binalara tıkıştırılan

insanların resmen bir pislik ve sefalet içinde, en basit bir temizlik ölçütüne

bile uymayan koşullarda yaşamaya zorlanması, işçileri zincirlerinden başka

kaybedecek hiçbir şeyi olmayan bir noktaya sürükledi. Netice, Batı

uygarlığının yine kanlı bir değişim yaşaması. Sanayi Devrimi nin ardından İşçi

Hareketleri de toplumsal bakımdan kanlı bir duraktır.

Dünya Savaşları hakeza. 1. Dünya Savaşı topyekün bir

sömürgeleri paylaşım savaşı değil mi Kendi ali menfaatleri için Batı

uygarlığı, ilk kez bu kadar büyük çapta bir kan dökmeye girişiyordu. Bir

alıştılar buna, 20 sene sonra bir kez daha ve çok daha büyük bir çapta

giriştiler aynı işe. İlk savaşta müttefik/hasım olanların, ikinci savaşta

hasım/müttefik olmaları da hümanizmden ileri geliyordu herhalde.

2. Dünya Savaşı da Batı uygarlığının katıksız bir

eseridir. Toplamda 50 milyon insan öldü bir savaşta. Tüm dünya topyekün bir

huzursuzluk ve karmaşaya boğuldu. Bugün de Papa yeni bir savaştan, 3. Dünya

Savaşı ndan bahsediyor.

Bütün bunlar bir tesadüf eseri değil elbet. 11 Eylül ün

ardından İslam a karşı 21. Haçlı Seferi ni ilan eden Batı uygarlığı, bugün tüm

dünyada bir savaş yaşandığını söylüyor. Ne zaman başladı savaş, kim kimle

savaşıyor, nerede oluyor sorularını cevaplamadan 3. Dünya Savaşı parçalı

olarak sürüyor denmesi, savaşa olan iştahı göstermez mi

Bugün dünyanın hali, gerçekten de savaştan önceki bir ruh

halini yansıtıyor gibi. Dünyanın her yerinde topyekün bir terör, tedhiş,

çatışma dalgası, bir korku-dehşet furyası var. Buna sebep olarak kaynağı

belirsiz örgütler gösteriliyor. Bu örgütlerin menşei olarak da İslam

suçlanıyor. Gerekçe bulmak kolay. Dünya bir savaşa sürüklenmek isteniyor gibi.

Önce İslam alemini tarumar eden, sonrasında da kaynağı

belirsiz örgütleri vesile ederek İslami terör safsatasını önümüze koyan Batı

uygarlığı için tek bir gerçek hiç değişmiyor. Batı kanla beslenmeyi sever!

Buradaki mesele, kendi meselelerine çözüm üretemeyen, Batı dan medet uman,

atalet halindeki İslam alemidir maalesef.