BİRİSİ size Müslüman mısın diye sorduğunda

Elhamdülillah dersiniz değil mi Orada bitti sanırız mevzuyu. Merhum Elmalılı

bu durumlarda cevap verilmesinin akabinde enteresan bir şey söylüyor.

Verdiğimiz karşılığın bir iddia olduğunu, iddianın da ispat istediğinden

bahsediyor. Mantıklı

İddia sahibi çok insan var. Hele herkesin fikrini bu

kadar rahatça paylaşabildiği alanların çoğaldığını göz önüne alırsak neredeyse

her bir fert bir iddia sahibi. Onlar için kötü bir haber olabilir şimdi

vereceğim haber. Elmalılı ya öykünmekten gocunmadan, iddiaların ispatının

zaruri olduğunu düşünüyorum. Kendinize atfettiğiniz her ne meziyet varsa ispata

muhtaçtır. Fırıncı olduğunu söyleyen birinin ekmeğinden yemeden fikir sahibi

olmak tam yapmaz bilgiyi. Bunu her meslek grubu için örnekleyebileceğimiz

gibi fikirsel akımlar çerçevesinde de sağlamasını yapabiliriz. İslamcı

olduğunu söyleyen birinin bu iddiasına emin olabilmek için de

yapabileceklerimiz var elbette. Referanslarına bakmalı, aldığı tavırları

gösterdiği referansa göre mi, yoksa icabına göre mi aldığından emin olmak

lazım. İçinde bulunduğumuz çoğu açmazın temeli bence bu iddia-ispat

orantısızlığıdır. Hiç aklınıza gelmemişti değil mi mevzuya buradan bakmak!

Biraz meşgul edeceğim zihninizi ama şuna emin olun pişman değilim!

Kimi mevzular var ki tartışma kabul etmez. Bir Müslüman

neden içki içmez Allah öyle dediği için değil mi Sarih. Tartışır mıyız bu

hadiseyi Gerek yok. Allah ın söylemiş olması tavır almamız için yeterli değil

mi Israrla soruyorum zira okuduğunuz bu yazı buradan sonra gittikçe

ilginçleşecek. Biraz tedirginim aslında. Yazıp yazmamak konusunda içimde

verdiğim mücadeleyi size anlatamam. Fakat günümüzde insanların sırf taraf olmak

adına sorulmaması ve tartışılmaması gereken mevzularda nasıl yengeç yürüyüşü

yaptığını görünce, dostu düşmanı birbirine nasıl karıştırdığını görünce, ilim

sahibi dediğiniz (ben herkes için kullanamam bu ifadeyi) insanların ilmine

ihanet ettiğine şu cahil halimle şahit olunca, kalemini gerçeğe feda etmek

yerine, Titanic batarken balo salonunda konser veren goygoycular gibi fikrini

vicdan yara bandı misali kağıda dökenleri okudukça İş yine başa düştü. Yine

kötü ben olacağım. Yine bilmediğim çok şey olduğunu deklare edecekler bana.

Zaten muhalife çıkmış adım. Kaç köyden kovulduğumu ben de hatırlamıyorum.

Sayısal olarak değerlendirecekler yine beni. Kalabalık oldukları için haklı

olduklarını varsayacaklar. Acı acı güleceğim. Onların unuttuğu mahşer i ben

kuşanacağım. Kârlı olan benim sizin anlayacağınız.

Çok uzattım farkındayım. Fakat damdan düşer gibi, öncesiz

konuşmaları pek sevmem. Hele ki mesnetsiz aforizmaları bahaneleri de

sevemedim. Taraf olma telaşımızdan kaidenin topuzunu kaçırdığımızı düşünüyorum.

Rehavete kurban ettiğimiz fikrimizin depremlere ihtiyacı olduğuna inanıyorum.

Kazanım diye adlandırdığımız ne varsa banknot değerinin olması beni

işkillendiriyor. Neyse bu başka bir yazının konusu olsun

Bir dizinin başlattığı gereksiz, cevabı basit ve net bir

soru vardı. Çocuğun çok hasta, o iyileşsin diye 150.000 dolara anladınız siz

onu Tartışıldı bu konu. Acı yanı bu. Bana göre bu sorunun cevabı ile Yahudi

ile dost olabilir miyiz sorusunun cevabı aynı. O-la-maz. Dostluk dediğiniz

kelimeye asli manasını bizim dinimiz kazandırmıştır. Özeldir bu kelime. Ebu

Bekir (r.a) dosttur. Dışarıda öldürmek için kodlanmış kalabalığın olduğu bir

evde Peygamberin yatağına yatandır dost . Hadi dendiğinde nereye diye

sormayandır dost. Dost emin olduğun kişidir. Sana zararı dokunmayacağını

bildiğin, seni zarara uğratmayacak kişidir. Şimdi; gelelim dananın kuyruğunun

koptuğu yere! Siz! Müslüman olduğunu iddia eden (ispat etmenin gerekliliğini

unutan) abiler, ablalar! Allah diyor diye içki içmeyen sizler, Allah dost

edinmeyin dediğinde ne oluyor da aynı keskin tepkiyi veremiyorsunuz Bu durumu

savunmak sizin için niye bu kadar önemli Bizim bilmediğimiz bir bilgi size mi

geldi Bu meselenin tartışılabilir olduğunu size kim söyledi

Bahaneler kulağımda çınlamaya başladı hemen. Ama

söylemiştim ben bahaneleri sevmem. Bu dostluk meselesi benim için tartışmaya

açık bir mesele değil! Yok reel politikmiş, yok mecburiyetmiş. Tatava! Bende

iddia mı ispat edecek yürek yok deyin kapansın mevzu. Devletin dini olmaz

diyorlar bir de. Tıpta da utanma yok ama biz de var! Devletin dini yoksa senin

benim var! Devlet mahşerde sorguya çekilmeyecek belki ama sen ben kaçamayacağız

o sorgudan!

Sana bir sır vereceğim ama aramızda kalmasın! Geçici bu

dünya, sakın ha herkese anlat!

Kalbinin sahibine emanet ol..

Eyvallah!!!