KUR’AN VE İLİM çalışmalarımıza istinaden yaptığımız değerlendirmelere devam…

Bugün olmuş ve olmakta olan olayların hepsi Allah’ın takdiriyle ve izniyle olmaktadır. Hepsi gerektiği için yapılmaktadır. “Adil Düzen”in gelmesi için yapılmaktadır. Yıkıcılar takımı miadını doldurmuş, yaşlanmış ve artık işe yaramazları kaldırmaktadırlar.

Kimdir bu işe yaramazlar?

Yıkıcılar kimleri ortadan kaldırıyor?

Sermaye ile bürokrasinin sonu gelmiştir. Şimdi birbirleri ile boğuşarak devreden çekilmektedirler. Ak Parti ile Gülencilerin ömrü dolmuştur. Şimdi birbirlerini yiyerek devreden çekilmektedirler. Sahayı “Adil Düzen” kurulsun diye boşaltıyorlar...

Biz Allah’ın emri olduğu için onlara Allah’ın emirlerini tebliğ ederiz, sonrasına karışmayız. Biz işimize bakarız. Onlar birbirlerini yok ederler, yani Allah onların hakkından gelir. Bu ayet (KehfSûresi 50’nci ayet) bu durumu çok açık bir şekilde anlatmıştır... (s. 8’den)

Sermaye (Siyonist sömürü sermayesi) cumhuriyeti kuranlarla anlaştı, Türk halkını idlal edecekti. Türk halkı direndi ve bugün hidayete doğru gitmektedir. Türkiye “Adil Düzen”in merkezi oldu. Onlar kendileri şimdi şaşkın durumdadırlar. Biz ise nereye gideceğimizi ve ne yapacağımızı çok açık bir şekilde bilmekteyiz, yol haritamız bellidir...

Kişiler kol (bilek) güreşi yaparlar, karşıdakinin yani rakibinin kolunu büktü mü o güçlü kabul edilir. Başkan seçilirken önce ilim, sonra yaş, sonra kıdem, sonunda kol bükme yani güçlü olma ile seçim yapılmış olur. / Allah burada onların yani yıkıcıların kol güreşinde galip gelemeyeceklerini ifade etmektedir. İster barış yoluyla ister çatışma yoluyla olsun yıkıcılar galip gelemeyeceklerdir. / Ayet (KehfSûresi 51’inci ayet) kâinatın bilinçli ve bilinçsiz varlıklarını ayırmaktadır. Kâinatın bilinçli varlıkların hizmetine verildiğini bildirmekte, yapıcılar ve yıkıcılar takımlarından yapıcıların sonunda galip geleceklerini ve yıkıcıların hiçbir zaman başarıya ulaşamayacaklarını beyan etmektedir. Sermaye’nin ve bürokrasinin başaramayacağını açıkça ifade etmektedir. / Sermaye savaş ve terörle dünyayı yönetmek istiyor. / Bürokratlar da engeller ve yasaklarla dünyayı yönetmek istiyor. / İkisi de yıkıcıdırlar. / Allah’ın fethi ve yardımı yakındır. Bugün ümitsiz olanlar o gün istiğfar edeceklerdir. (s. 11)

***

Putlaştırılmış kimseler vardır, bir de onların sözcüleri vardır. Onlar firavunların askerleridir. Halkı idlale çağırırlar. Durmadan başkanlarını, patronlarını, şeyhlerini yani putlaştırdıklarını yüceltir, onların her şeye muktedir olduğunu iddia ederler.

  1. Gülen dün çok güçlü bir insandı; bugün zavallı biri haline getirildi.
  2. Evren’in bir dediği iki olmuyordu; sonunda onu yatakta ölmeye mahkûm ettiler.

Allah, çıkarı veya korkusu sebebiyle birilerini putlaştırmak için faaliyet gösterenlere o gün soracaktır; kimdir bunlar? Tanrı imişler gibi başkanlarına, şeyhlerine, patronlarına veya başkanlarına bağlanıp zulmün propagandasını yapan, zulmün icrasına katılan kimseleri ahirette karşısına alacak ve onlara soracak: Hani sizin bana şerik ettiğiniz ve tanrılaştırdığınız kimseler vardı ya; halka diyordunuz ki; o sizi yücelere götürecek! O kimseleri çağırın, gelsinler de sizi şimdi savunsunlar. Onlar da onları çağıracaklar ama onlar gelmeyecekler. Çünkü aralarına engel konmuştur. Gelmeleri yasaklanmıştır.

Burada anlatılanlar kayıtsız şartsız teslim olanlardır. Bunlar ya onlara tapmaktadırlar ya da isyan etmektedirler. Oysa biz kimseyi büyütmüyoruz, küçültmüyoruz da; herkes görevini yapıyor. Erdoğan cumhurbaşkanıdır, tanrı değildir. F. Gülen de tanrı değildir.

Biz bir başkanın bulunduğu yere yani makamına saygılıyız. İmama bizden faziletli olduğu için değil, imam olduğu için itaat ederiz veya ittiba ederiz.

Zalim başkanların yaptıklarına katılanlar da aynı şekilde mücrim olurlar.

Olağanüstü hali ( OHAL ) sürdürüp kişileri mahkemesiz mahkûm etme cürümdür.

İslâmiyet’te de seferberlik hali vardır ama ‘merkezi yönetim’ yoktur… (s. 12-14’ten)