Al-i firavun istibdadı
Mısır’da yeni firavun olarak anılan Mübarek gitti lakin
yakın çevresi kaldı. Daha doğrusu sistemin başı gitti ama gövdesi geride kaldı
yadigâr. Mursi’yi tepesinden atarak kendini yenilemeye çalışıyor. Hiçbir sistem
tek kişi ile kaim olamaz. Sistemin başının yanında sisteme hayat veren bir
çevresi olması gerekir. Bütün dillerde bunu ifade eden kavramlar vardır.
Kur’an-ı Kerim de firavundan ve ona hayat veren sistem ve çevresinden bahseder.
Kur’an-ı Kerim’de sık bir biçimde ‘al-i firavun’ ifadesi ve atfı geçer. Bu
firavunu tamamlayan halkadır. Arapça’da ayrıca bu yakın çevreye ‘bitane/yakın
zümre’ denmektedir. Sadece sultanların değil aynı zamanda sıradan insanlara da
iyiyi ve kötüyü gösteren ‘bitaneleri/çevreleri’ vardır. Bu yönde Arapça’dan Osmanlıca’ya geçmiş bir başka ifade şekli
ise haşiyedir. Sultanın haşiyesiyle birlikte geldiği ifade edilir. Kur’an-ı
Kerim, Firavun’un çevresine özel bir atıfta bulunur ve onlara ‘al-i firavun’
der. Al-i firavun deyimi kapsamına kimler girer Şüphesiz Firavun üçlüsü olarak
anabileceğimiz Haman, Karun ve Bel’am bunlar arasındadır. Bununla birlikte al-i
firavun ya da firavunun yakın çevresi bunlardan ibaret değildir. Bunlar firavun
sisteminin elini kolunu ve kanatlarını temsil ederler. Çevresi, firavunun
danışman çevresidir ve kararlarını her zaman olmasa bile onlara danışarak alır.
Dolayısıyla karar vermede olmasa bile karar alma aşamasında ve karar teşkilinde
ortaktırlar.
*
Mısır’da firavun gitti ama çevresi ve düzeni direniyor.
Bunların en son kümelendikleri yer yüksek yargı. Ordunun üst yapısı
değiştirildi ve diğer alanlarda kısmen de olsa düzen ve düzelme sağlandı.
Bununla birlikte yüksek yargı, şişman kediler yani işadamlarıyla birlikte ve
Mursi’nin siyasi rakipleriyle (Hamdin Sabahi, Amr Musa, Baradey) yeni düzenin
oluşmasına imkân tanımak istemiyor. Ortak bir koalisyonla Mursi’yi silkelemek
istiyorlar. Firavun gitti ama sistemi ve çevresi ayakta ve direniyor. Böyle
olmasına rağmen devrimi ve eski düzene karşı kararlarını konsolide etmek
isteyen Muhammed Mursi, eski sistemin yandaşları tarafından ‘firavun’
yakıştırmasına muhatap oldu.
Firavunun çevresi ve haşiyesi olduğu gibi aynı zamanda
bunların bir de muhkem gelenekleri ve yönetim anlayışları vardır. Kur’an
buna ‘ke de’bi al-i firavun’ diye işaret
eder. Firavunun çevresinin yerleşik kuralları ve adetleri vardır. Peki! Bu
yerleşik kurallar nedir Bu gerçeği anlatan en veciz ifadelerden birisi Ankara
eski valilerinden Nevzat Tandoğan’ın tutuklanan bazı solcu gençlere, “Bırakın
bu saçma işleri. Türkiye’ye komünizm gelecekse ve getirilecekse onu da biz
getiririz” demesidir. Yani ‘ne iş olursa, ne ideoloji olursa onu biz yaparız’
demeleridir. Ve kendilerini kâinatın merkezine koymalarıdır. Firavun Allah’ı
kâinatın merkezinden indirerek kendisini yerine geçirmek istemiştir.
*
Firavuniyet sistemi bencillik ve zorbalık üzerine kuruludur.
Şimdi firavunun al-i veya yakın çevresi Muhammed Mursi’ye aynen Nevzat
Tandoğan’ın dediğini diyorlar. Lübnan’da yayınlanan Sefir gazetesinde yazan El
Fadl Şalak* aynen Tandoğan’ın mantığıyla Mursi’ye seslenmekte ve “Şeriat sizin tekel ve inhisarınızda mı ve
şeriatı sadece siz mi biliyorsunuz Neden tek başınıza sadece siz onunla ilgili
olduğunuzu düşünüyorsunuz Şeriata niye
vasi kesiliyorsunuz İslam’ı en iyi siz
anladığınızı nereden biliyorsunuz ” şeklinde bir sürü saçmalıklar
sıralamaktadır. Lakin şu soruya cevap vermiyor: İslam hukuku konusunda bu kadar
hassas iseler neden bu zamana kadar tatbiki hiç akıllarının köşesinden geçmedi
Dini İstibdada Karşı Üçüncü Devrim başlıklı yazısında bu mantık üzerine örülü
fikirlerini sayıp döküyor. Elbette dini istibdat da bir vakıadır. Lakin
günümüzde dini istibdat yapılanmış durumda değildir. Aksine Adonis ve benzerlerinde
olduğu gibi modernizm veya laiklik adına istibdat çeşitleri kemikleşmiştir.
İstibdadın çeşitleri boldur. İlmi istibdat, kamuoyu istibdadı, siyasi istibdat,
modernist istibdat, laik istibdat, dini istibdat bunlar arasındadır. Lakin
diğer istibdat çeşitlerini sökerken neden henüz teşekkül etmemiş veya en
azından teşekkül devresinde olan dini istibdattan bahsediliyor Şu an dini
istibdat varsa bu örgütlü değil, ferdidir. Lakin modernist istibdat ve diğer
çeşitleri örgütlü ve yerleşiktir. Ve boğucudur. Mursi istibdat inşa etmiyor belki al-i
firavunun istibdadıyla yüzleşiyor.
* http://www.alarabiya.net/views/2012/11/30/252580.html