Fethullah Gülen’i hangi tarihten itibaren ‘terör örgütü’ olarak kabul edeceğiz? Olayı 1960 yılından beri mi almalıyız? Cumhurbaşkanı’na göre 17 Aralık 2013’ü milat kabul etmeliyiz? Aziz Yıldırım 2011’i, Doğu Perinçek 2007’yi, Çetin Doğan 2010’u milat kabul ediyor. Herkesin miladı, yaşadığı sıkıntılara göre şekil almaktadır. CHP’nin hangi tarihi milat alacağı biraz karışık. Şöyle ki; parti içindeki ulusalcılar 2007 veya daha öncesi bir tarihten başlatıp 17 Aralık’ta durdurmak, 15 Temmuz’dan sonra ise tekrar başlatmak istiyorlar miladı. Milatlar eskiye giderse ucu en tepe noktaya ulaşır mı? Mahkemeler kime ve neye göre milat kabul edecekler. Gel çık işin içinden. Öff sorular, sorular…
2 milyar TL’lik köprüyü devlet kendisi yapmayıp, İtalyan bir firmaya günde 40 bin araç geçme taahhüdüyle 22 yıl işletme karşılığında yaptırıyor. Yeterli geçiş olmayınca devlet günlük 3 milyon lira ödüyor. 22 yıl bu böyle mi gidecek? 22 yılın sonunda bu zarar 27 milyar lira olur mu? Bu parayla 13 tane köprü yapılır mı? Düşünmeyeyim diyorum ama yapamıyorum. YOK! YOK! O’nun bir bildiği vardır!
Hazine Müsteşarlığı, 19 Nisan 2014’te bir yönetmelik yayınlayarak özel sektöre yeni bir avantaj daha tanıdı (19.4.2014 Resmi Gazete sayı: 28977). Buna göre; yatırım tutarı 1 milyar liranın üzerinde olan yap-işlet-devret projeleri ile Sağlık ve Eğitim bakanlıkları tarafından yürütülen 500 milyon liranın üzerindeki proje borçlarına devlet kefil oluyor. Özel sektör aldığı kredi borcunu şu veya bu sebeple ödeyemezse devlet üstlenecek. 2014 yılından sonra bir sınır getirilmiş. Garanti edilen kredi borcu 3 milyar doları geçemeyecek. Ne var ki 2014 öncesinde ihaleye çıkarılan projeler için sınır yok. Ya kefil olunan bu şirketler iflas ederse; devlet ne kadar borcun altına gerecektir? Ayyy! Düşünmekten daral geldi!
Dünya liderimiz olduğu söyleniyor söylenmesine ama Alman hükümeti bakanlarımıza referandum çalışmalarına izin vermiyor. Avusturya gibi bir ülke bile bize dayılanma noktasına gelmiş. Israrla “Amerika dostumuzdur” diyenlerin, dostları Amerika’ya söz geçirememesi ne kadar da üzücü bir durum. Stratejik ortağımız bizden çok PYD’yi destekliyor, DAEŞ’e yardım ediyor. Ebedi dostu olmayan ABD; bizi kullanıyor mu? Yöneticilerimizi kandırıyor mu? Yöneticilerimiz bir kez daha kanabilir mi?
Referandumda “evet” çıkarsa, Cumhurbaşkanı yardımcılarının anayasada yetki sınırları belli değilken, Cumhurbaşkanı dış göreve gittiğinde, yerine vekâletle bakan ya gizli FETÖ’cü ise, Cumhurbaşkanı daha havadayken emekliye sevk edebilir mi? Bir engel var mı? Yardımcıların nelere yetkili olacağının sınırları neden anayasada yok? Cumhurbaşkanı yardımcısı vekâleten yürüttüğünde; OHAL ilan edip, bir kararname ile FETÖ mensuplarını affeder mi? Düşünmek bile istemiyorum…
Yasama yetkisi Cumhurbaşkanı ile paylaşılıyor. Veto halinde 301 oy gerektiriyor. Meclis’in bütçe yetkisi yok, güvenoyu yok, gensoru yok, sözlü soru yok, denetleme yok, fesih tehdidi altında nasıl çalışacak bu Meclis? Bu söylediklerim doğru mu? Bir bilen var mı?
Dinimizi öğretecek imam bile camide ‘hayır’ oyu kullanacakları ‘hainlikle’ suçladığına göre; oy pusulasında ‘hayır’ın yanında hain mi yazacak? Madem hayır diyecekler hainlikle suçlayacaktınız neden referanduma gidiyorsunuz ve halka soruyorsunuz ki? Oy pusulasına sadece ama sadece “EVET” yassaydınız millet kuzu kuzu mührü ‘evet’in üzerine basardı. Allah’ım sen bizim aklımızı ve birliğimizi koru!