“Dünya genelinde nesli tükenmekte olan hayvanları sayın” deseler hatırınıza kaç tane hayvan gelirse gelsin dikkat ediniz o hayvanlar, yırtıcı hayvanlardır.

Denizlerde balina, karada aslan, havada kartal ve daha nice yırtıcı hayvanların nesli tükenmekte olduğundan Birleşmiş Milletler, nesli tükenmekte olan hayvanların korunması ve neslinin devamı için milyarlar harcamaktadır.

“Büyük balık, küçük balığı yutar” sözüyle kendisine haklılık payı çıkararak şişirilmiş  ve yutmayı medenilik zannetmiş devletler ile onların himayesinde yaşamayı marifet, kurnazlık, iş bilirlik, akıllılık zanneden azat kabul etmez kulları kendilerini teselli ederlerken yok olduklarının farkına varamazlar.

Geçmişten örnek vermeye gerek yok.

1960 ile 1980 yılları arasında Türkiye’de sağcılar, Amerikancı, solcular Sovyetler Birliği yanlısı olarak tanınıyorlardı.

Mecliste ikiye ayrıldıkları gibi, üniversitede de ikiye ayrılmışlardı.

Ama 1917 yılından 1991 yılına kadarki zamanda yetmiş milyon insanı öldüren ve sürgüne gönderen yırtıcı devlet parçalarken parçalandı.

Darısı ötekinin başına.

Rabbimiz buyurur:

“Kendisi ile nasihat edilen (kitabı) unuttukları zaman üzerlerine her şeyin kapılarını açıverdik. Kendilerine verilenlerle sevinmeye başladıklarında, onları ansızın yakalayıverince birden ümitsizliğe düştüler.

Böylece zalim milletin arkası kesildi. Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.” (En’am süresi ayet 44-45)

Bu ayeti kerimeyi açıklama mahiyetinde Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurmuş:

“Allah, bir kavme devamlılık ve yükselmeyi murat ettiğinde onlara adaleti ve iffeti verir. Bir kavmin de sonunu getirmek istediğinde ona hıyanet kapısını açar” dedikten sonra yukardaki En’am süresinini44-45 inci ayetlerini okudu. (Tefsiri İbni Ebi Hatem, Taberani, Müsned’üş-Şamiyyin hadis no 19)

Türk şairi Fazıl:

“Yırtıcı kuşun olur ömrü kalil (az)

Ma-sadak oldu ana bu temsil” demiş.

Yani yırtıcı yaratıkların ömrünün az olduğuna bu birinci mısra bir kazıyye, kaide, dayanak oldu diyor.

Bir başka şairimiz de:

“Yaşar herkes kem-âzar (zararsız) olduğunca

Doğan durmaz ziyankâr (zararlı) olduğunca” diyor.

Siz de çevrenizde bu durumun yaşanır halini görürsünüz.

Mahallenizde, köyünüzde veya şehrinizde çevresini rahatsız edenlerin yerlerinde yeller estiğini çok gördünüz.

Ama köy, mahalle ve şehrinde çevresine adaletle, iffetle, muhabbetle bakan ve yapanların aile ve dostlarıyla güven içinde huzur dolu bir hayat yaşadıklarını da gördünüz.

Talat Onay bey, “Mazmunlar”ında yırtıcı kuşların avının peşinde süratle uçarken ava kilitlendiğinden taşı kayayı görmediği için sert yerlere çarparak öldüklerini, kimseye zararı olmayan leyleklerin ise uzun ömürlü olduğunu hatırlatır.

Çağımızın zalim, şahıs, kurum ve devletlerinin de sonunun öyle olması mukadderdir.