Nefret bir kişilik bozukluğunun göstergesidir. Öne çıkan nefret tipi daha çok ikinci ve üçüncü şahıslara yönelik olsa da bireyin kendisinden de nefreti söz konusudur.

İlahi dinlerin temeli sevgi üzerine yükselmiştir. İnsanın yaratılışını da “alak” oluşturur. Tahrif edilmiş değiştirilmiş iki ilahi kitap olan Tevrat ve İncil de bunu söyler. Kur’an’ın Besmele-i Şerif ile başlaması fazla söze gerek bırakmaz.

Ama görünen o ki batı toplumlarında Tevrat ve İncil’in etkisi sanki hiç yok gibidir. Bireysel anlamda soğuk buz gibi ilişkiler hâkimken siyasi boyutta ise tam bir acımasızlık (arena) kültürü hâkimdir.

Üzülerek ifade edelim ki coğrafi işgalden çok zihin işgaline maruz kalan ve kendilerini İslam’a nispet eden; ancak Kur’an ve Sünnetten beslen(e)meyen azımsanamayacak boyutta Müslüman da bu nefret dalgası içerisinde yerlerini almaktadırlar.

Lokman’ın (as) diliyle Kur’an insanlara şöyle seslenir “Küçümseyerek bir gurura kapılarak insanlara üstünlük taslama ve yeryüzünde küstahça gezip durma: unutma ki Allah, böbürlenerek küstahlık yapanları sevmez. Davranışlarında ölçülü ve dengeli ol, sesini yükseltme: çünkü unutma ki, seslerin en çirkini eşeğin anırmasıdır...” (Lokman/18-19)

Söz konusu ayetlerin psikiyatrik dilde narsisizmden bahsettiği söylenebilir. Kendini çok fazla sevmek, hayranlık duymak anlamına gelen bir terim olan narsisizm: Son yıllarda daha çok bir kişilik bozukluğu tipini adlandırmak için kullanılmaktadır.

Narsisizm, klasik ‘Narcissus Efsanesi’ne dayanmaktadır. Efsaneye göre Narcissus adlı genç ve yakışıklı bir erkek, bir ırmaktan su içmek için eğildiğinde sudaki kendi görüntüsüne âşık olur.

Psikiyatrik rahatsızlıkların yeni sınıflandırılmalarında ise narsisizm, psikoanalitik anlamlarının dışında yeni bir anlama sahip olmuştur. Bu yeni sınıflandırmada, başarılarını ve özelliklerini aşırı abartan; sınırsız başarı, güç, güzellik ve ideal sevgi fantezileriyle uğraşan; sürekli başkalarının dikkat ve hayranlığına ihtiyaç duyan; başkalarının kendisini fark etmemesine, eleştirmesine veya yenmesine karşı dayanamayıp şiddetli tepkiler gösteren ve bu nedenle kişiler arası ilişkilerinde sorunlar çıkan kişilerin, narsistik kişilik taşıdıkları söy-lenmektedir.

Bu tiplerle her zaman karşılaşmak mümkündür. “sudaki kendi görüntüsüne âşık olmak” beraberinde nefreti ve “küstahlığı” getirmektedir. Şehir hayatında ırmaklar pek olmaz. Irmaklar yerini diploma, kariyer ve sermayeye bırakmıştır. Bu sayılanlarda kendilerini görenler yukarıdaki ayetlerin muhatabı konumunda narsist bir karaktere sahip olmaktadırlar.

Narcissus/Narsisim Batı medeniyetinin ürünüdür. Adı da felsefesi de ruhu da onlara aittir. Müslümanlarda bulunmaması gereken bir haldir. Çünkü Müslümanlar gül bitirmek için toprak olabilen kimselerdir.