12 Eylül askeri yönetiminin dahi kapamaya cesaret edemediği ancak Mesut Yılmaz Hükümeti tarafından kapısına kilit vurulan Vakıf Öğrenci Yurtları ile ilgili bu sütunlarda önceki gün yayınlanan yazı tahmin ettiğimin de üzerinde ilgi, alaka gördü.
Yazıda, Vakıf Öğrenci Yurtlarının yeniden faaliyete geçmesi gerektiğini belirterek, Vakıflardan sorumlu Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınça da bir çağrıda bulunmuştum...
Meğer bu konuda ne kadar da büyük bir hassasiyet oluşmuş! Derin bir yaraya parmak basmışım..
Bu konudaki tepkilere geçmeden önce, konunun en can alıcı yerini bir kez daha bu sütunlara almak istiyorum;
"Ülke çapına yayılan ve sanıyorum sayıları 70 kadar olan Vakıflar Talebe Yurdunun kapısına irtica bahane gösterilerek kilit vuruldu. Aynen camilerde olduğu gibi hayırseverler tarafından arsaları bağışlanan ve yaptırılan yurt binaları Milli Eğitim Bakanlığına devredildi.
28 Şubat sürecinin uygulayıcısı Mesut Yılmaz Hükümeti, darbeyle gelen askeri yönetimden daha acımasız ve gaddar çıktı...
Maddi durumu yeterli olmayan zeki ve ahlaklı Anadolu çocuklarının ücretsiz barındıkları bu yurtlar tarihe gömüldü...
Kim ki bir vakıf eserine, vakıf malına kem gözle şöyle bir nazar dahi etse onun hayatı mantar olur... Aynen yetim malı yemek gibi... 28 Şubat sürecinin ardından yılların köklü partisi ANAPın çil yavrusu gibi dağılmasının arkasında biraz da bu icraat yok mu
Bülent bey gelin bu öğrenci yurtlarını asıl sahiplerine iade edin..."
Yukarda zikrettim; bu yurtlarda kalan ve Türkiyenin hemen her yerine dağılmış yüzlerce kişiden çok farklı mesajlar aldım;
Kimi yıllardır kimsenin alaka duymadığı konuyu gündeme taşımamızdan dolayı Milli Gazeteye teşekkür ederken, büyük çoğunluk 28 Şubat sürecinden bu yana göreve gelen Vakıflar Genel Müdürlüğü koltuğunda oturan bürokratlara ateş püskürüyordu.
Gelen tepkilerin tümünü buraya almam imkansız. Ama birkaç tepkiyi sizlerle paylaşmak isterim;
"Biz Bülent Arınçı iyi tanıyoruz. Bülent bey, 12 Eylül öncesinde memleketi Manisada mağdur olan ve ideolojik hiçbir bağlantısı bulunmayan ülkücülere her şeyi göze alarak nasıl sahip çıktı ve mahkeme koridorlarında ülkücüleri nasıl savunduysa şimdi de Vakıf Öğrenci Yurtlarının yeniden açılması için ağırlığını koyacaktır. Ve şunu da ifade etmem lazım; bu yurtları açsa açsa Bülent bey açar. Bu bir özgürlük mücadelesi ve bu manifestoyu en iyi Arınç dillendirir ve uygulamaya koyar..(A.E.)"
"Bu yurt binalarının şu anda ne olarak hizmet verdiğini merak ediyor musunuz Birçoğu atıl vaziyette ya da dikiş-nakış kurslarına tahsis edilmiş durumda...(S.T.)"
"1998den bu yana Vakıflar Genel Müdürü olan bürokratlar ne yaptılar merak ediyorum Birkaç aileye yardım etmekle bu iş bitiyor mu Tamam, vakıf eserlerine sahip çıkmak, bu eserleri onarmak ve yeniden tarihi değerlerimize kazandırmak elbette önemli. Ama Vakıfların asıl misyonu bu öğrenci yurtları. Siz 28 Şubat sürecinde bu yurtların neden kapatıldığını biliyor musunuz (Ö.H.)"
"28 Şubat süreci Vakıf Öğrenci Yurtlarını irticanın odağı olduğu gerekçesiyle kapattı. Ama insaf ederek söyler misiniz; bu yurtlarda yetişen ve devlet dairelerinde görev alan binlerce bürokrat var. Hangisi defolu çıktı Dahasını söyleyeyim; Vakıf Öğrenci Yurtlarında kalan öğrenciler bir Türkiye mozayiği idi. Her okuldan ve her yöreden öğrenci kabul ediyordu. Tek şart öğrencinin çalışkan, ahlaklı olması ve maddi durumunun yeterli olmamasıydı..(İ.K.)"
"Kaleminize ve yüreğinize sağlık, inanın siz yazınca dikkatimi çekti. Bu yurtlar aynen sizin dediğiniz gibi aslına kavuşturulmalı...(G.S.)"
"Bu konuyu gündeme getirmenizden dolayı teşekkür ederim. Hele hele Kadir Akarkaya ile ilgili yazdıklarınızdan dolayı şükranlarımı iletmek istiyorum. Çünkü Kadir beyin bu teşkilattaki çalışmalarını yakinen biliyorum. (N.T.)"
Aklıma takılan sorular!..
*Yemin Krizi çözüldü. Kemal Kılıçdaroğlu başta olmak üzere CHP milletvekilleri sırayla yemin etti. Ufak bir "Mustafa Balbay-Mehmet Haberal isim okumama krizi" çıksa da.. Ama aralarında bir milletvekili var hala yemin etmedi, etmemekte de direniyor. Hatta, "Direneceğim yere kadar direneceğim, yemin etmeyeceğim.." gibi demeçler de veriyor. Acaba neden Bu İsa Gök, o çok konuşulan gazeteci İklim Bayraktarı gece yarısında evinde ziyaret eden milletvekili değil mi Neden yemin etmediğini bize olmasa bile kendi arkadaşlarına bir açıklasa ya!
*Şamil Tayyar... DSPden milletvekili olmaya çalıştı, olmadı. Daha sonra konjonktür yüzüne güldü, özellikle son birkaç yıldır Ergenekon ve derin yapılanmalarla ilgili yazdıkları toplumun ilgisini çekti. Memleketi Gaziantepin de ilgisini çekmiş olmalı ki hemşehrileri Şamil Tayyarı seçimler öncesinde yapılan temayül yoklamasında ilk sıraya oturttu. Ardından da Başbakan Erdoğan kendisini aynı ilden 3. sıradan milletvekili adayı yaptı. Ve milletvekili olarak parlamentoya girdi. Meclisin toplandığı ve yemin edildiği gün Genel Kurul Salonunda ceylan deri koltuklarda Hakan Şükürle birlikte görüntüleri "40 yıllık dost muhabbeti" ayarında idi... Ama ne oldu bilinmez. Şamil Tayyar, AKP Grubunun layık gördüğü Meclis İnsan Hakları Komisyonu üyeliğinden aniden istifa etti Merak ettim, acaba neden
*CHPlilerden sonra BDPliler de yemin edecek mi, etmeyecek mi Benim bu konuda merakım seçilip de milletvekili yemini etmeyen vekillerin arkasında ne kadar seçmen desteğinin olduğu ya da olmadığı. GENAR Genel Başkanı İhsan Aktaş bu merakımızı giderebilir mi, acaba