Halkın ve devletin dershanelere bakışını kısaca şöyle özetleyebiliriz:

Dershanelerin öğrenciyi soyduğu

Dershanelerin pahalı olduğu

Dershaneye gitmeden üniversitenin kazanılamayacağı

Dershane hocalarının çok başarılı ve yetenekli olduğu

Özel ders ilanlarında bile “dershane öğretmeninden” ibaresini koyan bir öğretmenin daha büyük rağbet gördüğü.

Günümüz eğitim sistemi öğrenciyi bir anlamda dershaneye mahkûm etmiştir. Sınavların test olması ve bu sistemin en iyi dershanelerde veriliyor olması dershaneye olan ihtiyacı artırmıştır. Ayrıca, okullarda öğrenilen bilgilerin zamanla unutulması ya da hangi bilginin önemli olduğunun bilinmemesi de bu kurumlara rağbeti artırmıştır. Bugün KPSS sınavlarına dahi hazırlanan insanlar, dershaneye gitmeden bu sınavlarda başarılı olamayacaklarını düşünmektedirler. Hatta hakimlik – savcılık sınavları için bile kurslar açılmaktadır.

Dershaneler, günümüz eğitim sisteminin zorladığı bir suni durumdur. Ama eğer dershaneler olmasaydı bugün üniversite ve SBS sınavlarında sıfır çeken insan sayısı daha fazla olacaktı. Dershaneler, eğitimde fırsat eşitliğini de sağlamaktadır. Çünkü,. Taşrada okuyan bir öğrenci, kolejde okuyan birisiyle ancak dershane sayesinde rekabet edebilmektedir. Dershanede iyi bir eğitim alan öğrenci aradaki açığı kapatabilmektedir.

Fakat günümüzde dershaneler haksız olarak pahalı ithamıyla karşılaşmaktadır. Gazeteler, genelde eğitim sezonunun başlarında çok yüksek ücret alan bazı özel ve ististani kurumları ön plana çıkarmakta, kamuoyunda dershaneleri bir anlamda haksız ücret alan kurumlar şeklinde göstermektedir. Halbuki on yıldır dershane ücretleri değişmedi. Ortalama 2- 3 bin liraya üniversiteye hazırlık kursuna kayıt olunmaktadır. Bu rakam on yıldır aynı. Halbuki bu esnada her şeye zam geldi. Ama dershane ücretleri yerinde saydı. Bu nedenle dershaneler sürekli iflas etmektedirler. Dershaneler, kârlı kuruluşlar olmadığından eğitimcilerin dışında pek fazla kimse yatırım amacıyla buraya yönelmemiştir.

Devletin dershaneye yaklaşımı düşmanca olmuştur. Her dönem politikacılar, dershaneleri karalamakta, eğitim sisteminde öğrenciyi dershaneye muhtaç etmeyeceklerini açıklamakta ve hatta öğrencilerin dershanelere yönelmemeleri için sık sık hukuki değişiklikler yapmaktadırlar. Örneğin, ilköğretim 6 ve 7. sınıflarını da SBS sınavlarına sokmanın amacı buydu. Öğrenci, o yıl gördüğü dersten sınava girecek ve dershaneye ihtiyacı olmayacaktı. Ama tam tersi sonuç doğurdu. İlköğretim 8. sınıfta dershaneye gelenler. 6. sınıftan itibaren dershaneye gelmeye başladılar. Çünkü okullarda verilen eğitim yeterli olmadığı gibi test tekniğine öğrenciler yabancıydı. Günümüzde ise, okullarda da test eğitimin verilmesine yönelmekte, okullar da deneme sınavları yapmaktadırlar. Ama yine de öğrenci dershaneye gitmektedirler. Okullar ne yaparsa yapsın öğrencinin dershaneye gidişini kesememektedir. Bu durum dershanenin yüksek imajı ve prestijini göstermektedir. Çünkü eğitimi verecek olan öğretmenlerdir. Okul öğretmenleri kendilerini yenilemedikleri sürece başarılı olamayacaklardır. Dershane öğretmenleri, anlattıkları konularla ilgili tüm sorulara hakim oldukları gibi, o konuyla ilgili nasıl soru geleceğini de bilmektedirler. Ayrıca, öğrencisinin soruları nasıl çözeceğini de anlatmaktadırlar. Bu durum bir çok dershane öğretmeninde bulunmaktadır. Halbuki sınavlar Milli Eğitim öğretmeninin umurunda değil. Onun yarışacağı bir durum yok.

Devlet, dershaneleri kendi karşısına alacağına onlarla birlikte eğitimin kalitesini yükseltebilir. Nihayetinde eğitimde sorunlar, dershanelerin ortaya koyduğu sorunlar değildir. Dershaneler bilakis, eğitimdeki sorunlara pansuman olmakta, test tekniğini verdiği gibi dersleri güzel bir ortamda anlatmakta, eğitimde fırsat eşitliğini sunmaktadır. Emin olun ki devlet bütün bunları yapsa yine de insanlar dershanelere giderler. Çünkü dershane öğretmenleri öğrencilerle birebir ilgilenmekte onu büyük bir insan gibi dinlemekte ve ciddiye almaktadır. Ayrıca, özgür bir ortam sunmaktadır. Devletin hapishanelerden kopyaladığı binalar ve kuralcı öğretmenler yerine kendisine değer veren eğitimciler ve daha sivil bir ortamda ders görmekte ve derse konsantre olmaktadır. Okullar zorunlu, dershaneler ise isteğe bağlı olmasına rağmen devam durumu yüksek ve ödevlere bağlılık fazladır. Bugün tüm sınavları kaldırsanız dahi insanlar dershanelere gelirler. Çünkü devletin eğitimi çökmüş. Unutmayalım ki her ülkede dershane var. Devletin dershaneleri yok etmek istemesi yerine bu tecrübe ve birikimden yararlanması gerekmektedir. Dershaneler, okulların alternatifi değil yardımcılarıdır çünkü.

İBRAHİM HALİL ER