Günlerdir Topçu Kışlası, Taksim alanı, Gezi Parkı, ağaç

kelimeleri ile yatıp kalkıyoruz. Taksim Tahrir olur mu olmaz mı

Olayın ilk patlak verişi, iktidarın idari tasarrufla

yaptığı bir hatadan başladı. Alışveriş merkezi ile kışlayı bir arada düşünmek

hangi akla hizmetti bilemiyoruz. Taksim gibi dünyanın gözbebeği olan ve

yoğunluğun had safhada olduğu bir yere bu büyüklükte bir yapılaşma neden icap

etti anlamak gerçekten güç.  

Kaldırım taşlarına işlenecek motifleri referandumla halka

soran yerel ve merkezi hükümet, bu kadar önemli bir projeyi halkla paylaşmalı,

kamuoyu oluşturmalıydı. Hata yaptı. Ancak böyle bir hata, ülke çapında bir eyleme dönüşecek ve ülkeyi

ihtilal havasına sokacak boyutta değildi.

Ne var ki halka tepeden bakılması, işi çığırından

çıkardı. Şaka bazen ciddiye alınıyor demek ki. Olayda iktidar ve muhalefet

yanlış tavır içine girmiştir. Halkı kışkırtarak gerginlik meydana getirerek

şiddet uygulayarak bir yere varılmayacağını siyasiler bilmeliydi.

Siyaseten ulaşabileceği en son noktaya gelmiş olan ve

daha ötesini hayal bile edemeyen Cumhuriyet Halk Partisi siyasi rant peşine

koşmuştur. Devletle milletin karşı karşıya getirilmesinin ne anlama geldiğinin,

geçmişte yaşanmış acı örnekleri var.

Yaşanan süreçler hep böyle başlamıştır. Haklı tepkinin de

hukuk çerçevesinde olması gerekirdi. Şiddet kullanarak hak aranmayacağı

bilinmeliydi. Zaten eylemler tamamen çığırından çıkıp park meselesi değil,

rejim meselesi haline gelmiş durumdadır.     

Şükür ki camiamız, olayların hiçbir yerinde yer almıyor.

Bunda, son günlerdeki Milli Gazete manşetlerinin ve parti büyüklerinin ılımlı

açıklamalarının payı inkâr edilmez. Hiçbir dönemde şiddet olaylarının içinde

yer almayan camiamızın bu süreci de kazasız belasız geçireceğini bekliyoruz.

Günlerdir yurtdışından arayıp Sizde de Arap baharı mı

başladı diyenlere, hayır bizde olmaz diyorum. Böyle bir şey beklememek

gerek. 

Ülkemizin zor bir dönemeçten geçtiği bu süreçte

Reyhanlı nın üzerindeki sis perdesi kalkmadan, olay daha aydınlatılmadan bu

olayların yaşanması düşündürücüdür.

Öyle anlaşılıyor ki Sn. Başbakan ın sert tutum ve üslubu

olumsuz ma kes buldu.  Halkı tahkir ve

tahrik her defasında işe yarıyordu, bu defa ters tepti. Sokaklar böyle bir

fırsat kolluyordu. Fırsat altın tepside sunuldu.

Sayın Cumhurbaşkanı ile Sayın Başbakan ın aralarında bir

süredir devam etmekte olan mücadele/soğuk savaşın olaylarda etkisi olduğu anlaşılıyor.

İlk bakışta 27 Nisan bildirisi gibi, Cumhuriyet

Mitingleri gibi bir etki bırakacağı, yeni bir one minute sendromu olduğu

izlenimi vardı. Ancak durum, sanki beklentiler gibi olmadı, olmayacak. Eğer

protesto eylemleri birkaç gün daha devam ederse iddia edildiği gibi iktidarın

meşruiyeti tartışmaya açılır mı bilmiyorum. Ama Sayın Başbakan,

Cumhurbaşkanlığı hayallerini askıya almak durumunda kalır kanaatindeyim. Dua

edelim ülkemiz, nereye varacağı belli olmayan bu anarşik ortamdan kazasız