AK Parti iktidarının zirvesinde olduğu bir zamanda, Sayın
Başbakanın ustalık dönemim dediği, parti tüzüğü gereği kendisi ve birçok yol
arkadaşı için yolun sonuna gelindiği, piyasalara verilen havada işlerin yolunda
olduğu kanaatinin oluşturulduğu; üçüncü havaalanı ihalesinin yapıldığı, üçüncü
köprünün temelinin atıldığı, Kanal İstanbul un start almaya yakın olduğu
bugünlerde, PKK nın dağdan indirildiği ve akil adamların halkı bu sürece ikna
ettiğinin söylendiği bir dönemde Taksim de büyük bir öfke patlaması yaşandı.
Sayın Başbakan Cumhurbaşkanı olmaya hazırlanıyordu. Hatta
bu makamla yetinmeyip başkanlık sistemini tartışmaya açmıştı. Ekibin kafasını
bulandırmamak için de bu dönem aday olma yolu kapalı olan özellikle yakın
kurmaylarına, büyük şehirlerde belediye başkanlığı planları yapıyordu. İşte tam
da bu noktada, bu kritik eşikte beklenmedik bir hadise gerçekleşti; Taksim
olayları patlak verdi. Taksim-Gezi Parkı nda başlayan eylemler İstanbul la
sınırlı kalmadı; Ankara ve İzmir başta olmak üzere kısa bir sürede 48 ile
yayıldı. Her geçen gün eylem yapılan il sayısı artıyor. Polis önlem almaya
çalıştıkça eylemci sayısı artıyor, çaresizlik içinde ellerindeki gaz silahını
sonuna kadar boşaltıyorlar, ama nafile. Taksim olayları birdenbire Türkiye nin
bir numaralı gündemi oldu ve dünya gündeminin üst sıralarına yerleşti. PKK
dağdan indirildi; ancak Türkiye nin en bilinen ve İstanbul un en merkezi
yerinde dağdakinden daha dehşetli görüntülerle karşı karşıya kaldık.
Peki sebep ne
Gezi Parkı nda beş tane ağacın sökülmesi ve buraya bir
AVM nin yapılacağının duyulması mı bütün bu yaşananlara neden oldu Hayır.
Bunlar bahane.
Gerçek sebep önümüzdeki iki yılda yapılacak olan üç
seçim; yerel seçimler, Cumhurbaşkanlığı seçimleri, genel seçimler. Taksim
olayları oldukça dağınık olan ve aralarında derin ihtilaflar bulunan sol kesimi
bir araya getirdi. Ortak paydaları AK Parti karşıtlığı olan herkes oradaydı:
Ulusalcılar, Ergenekoncular, Kemalistler, Aleviler, Solun bütün renk tonları ve
tam kadro olarak CHP... Hepsi kol kola Taksim e yürüdü. Bu hareket mensupları
asıl tavırlarını önümüzdeki seçimlerde ortaya koyacaklardır. Taksim de başlayıp
neredeyse Türkiye nin tamamına yayılan olaylar, varılmak istenen asıl hedefin
provası. Gayet tabii olarak bütün bu dehşet manzaraları karşısında kendilerini
solun karşısında konumlandırmış olan muhafazakar kesimin de; eyvah CHP
geliyor! endişesiyle sandıkta bir araya gelmesine yol açmış olacaktır. Bir
kez daha şu tespiti yapmakta yarar var; Taksim olaylarının gerçek sebebi
ağaçların sökülmesi ve yerine AVM nin dikilecek olması değildir.
CHP grubunun olaylardan kısa bir süre önce seçim
barajının yüzde 3 e çekilmesi için verdiği kanun teklifiyle küçük sol partilere
göz kırptığı, BDP lilerin sempatisini kazandığı gerçeği göz ardı edilirse asıl
sebep gözden kaçırılmış olur. Gene bu olaylardan üç beş gün önce CHP nin
İstanbul adayının -bir ortak aday niteliğinde- Mustafa Sarıgül ün olduğunun
duyurulması da tesadüfi sayılmamalı.
Her konuda anket yapan, sürekli toplumun nabzını tuttuğu
bilinen iktidar partisi, o partinin genel başkanı ve Başbakan Erdoğan bu olup
bitenleri önceden görmedi mi Şayet görmediyse kendisi adına ciddi bir
eksiklik...
Ayrıca hükumetin yanlışlarla dolu İran ve Suriye
politikası, Sayın Başbakan ın son zamanlarda kullandığı dil ve mağrur
söylemlerinin ve daha birçok yanlış siyasetin bu duruma hizmet ettiğini de
belirtmemiz lazım.
Adına ne denirse densin yaşadığımız bu sıkıntılı günlerin
milletimize çok ağır bedeller ödeteceği kesin. AK Partililerin dönüp de nerede
yanlışlık yaptık diye önce kendilerini sorgulaması gerekir. Dün a
dediklerine bugün b deme alışkanlıklarını sürdürmeye kalkarlarsa hem
kendilerine hem de millete yazık ederler. Milleti kusturacak kadar AVM ve
gökdelene izin verip sonra da milletin karşına geçip gökdelenleri eleştirme
numarasını kimse yutmuyor artık.
Halkın inançlarını hedef alan kesimin de halktan destek
görmesi mümkün değildir. Zorbalıkla sonuç alınamaz. Eylemciler bilerek ya da
bilmeyerek karanlık emellere hizmet ediyorlar; son zamanda iyice enerjisinin
tükendiği, performansının düştüğü görünen CHP yi bir kez daha ayağa dikip, son
raunda kadar -önümüzdeki üç seçim- ayakta kalmasını sağlamak karanlık
hedeflerden sadece bir tanesi. Diğer bir hedefte muhafazakar kesimi ve tatlı
su İslamcıları AK Parti saflarında iyice kenetlendirmek olabilir. Eylemciler
kendi istekleriyle ayağa kalkmış olsalar da oturmaları kendi isteklerine bağlı
olmayacaktır.