22 Nisan 2011 tarihli Milli Gazetede bu sütunlarda şu satırlar yer almıştı: Prof. Binnaz Toprak, bundan bir süre önce açıklanan ve çok ses getiren Alevilik hakkındaki araştırmasıyla ilgili bir perde arkası bilgi de verdi. Toprak, araştırması sırasında İstanbul Sultanbeylide Alevilerin yoğun yaşadığı bir mahalleye Yavuz Sultan Selim adının verilmesinden duyulan rahatsızlığı Başbakan Erdoğana da anlatmış. Erdoğan, Hocanın yanından Sultanbeyli Belediye Başkanı Hüseyin Keskini aramış ve bilgiyi teyid etmiş, "Doğru değil" dememiş. Toprak, "Başbakan bile bundan rahatsız oldu ama o mahallenin adı hâlâ değişmedi" bilgisini aktardı. Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden mezun olan, insani ilişkilere hassasiyet gösterdiğini bildiğim Sultanbeyli Belediye Başkanı Hüseyin Keskin ne der acaba "
Sultanbeyli Belediye Başkanı Hüseyin Keskin telefondan aradı ve şu açıklamayı yaptı:
"Binnaz Hoca belki konuyu tam olarak bilemeyebilir. Bahsettiği olay doğru. Sayın Başbakan bizi aradı. Biz göreve geldiğimizde Yavuz Sultan Selim Mahallesinde Pir Sultan Abdal Derneğine bağlı Cemevi vardı. Geçmişte belediye ile sıkıntılar yaşanmış. Karşılıklı davalar açılmış. Biz göreve geldiğimizde hiçbir vakıfla, dernekle davamız olmasın istedik. Cemevi ile ilgili davalar da önümüze gelince dedik ki biz bu davaları sürdürmeyelim. Biz bütün davaları çektik. Cemevinin 20 yıl sonra ilk defa konserine katıldık. Orada da yakında göreceksiniz demiştik. Onlarla iletişimimizde bir sıkıntı yoktu. Yardımcı da olduk. Birgün Sayın Başbakan bizi aradı. Sayın Başbakan aradığında tabi biz bilmiyoruz yanında kim var. Dedi ki bize, "Böyle bir mahalle varmış, bu mahallede durum nedir, tablo nedir. Cemevinin durumu nedir " Biz dedik ki, "Efendim biz arkadaşlarla yardımcı oluyoruz, bir sıkıntımız yok." Ertuğrul Özkök yazana kadar yanında Binnaz Hoca olduğunu bilmiyorduk. Sayın Başbakan bize, "Yavuz Sultan Selim Mahallesinde yaşayan vatandaşların tablosu nedir " diye de sordu. Biz de yüzeysel olarak anlattık. Ayrıntılı sorsa teknik bilgileri de aktaracaktık. Sayın Başbakan "Tamam" dedi telefonu kapattı. Biz Ertuğrul beyin yazısıyla konunun bu şekilde olduğunu öğrenmiş olduk. Biz de sıkıntı yaşamadığımız için olayı kapatmıştık. Sonradan bu konuyla alakalı bazı gazetelerden arkadaşlar bize geldiler. "Sayın Başbakan sizi aramış bir etkisi oldu mu olmadı mı " diye sordular. Şimdi "Olmadı" deseniz büyük nezaketsizlik. "Oldu" deseniz bize ve ekibimize yazık. Ancak o süreçte öyle bir yansıttılar ki sanki Sayın Başbakan bizi aramasa biz zulmediyorduk. Neyse öyle bir süreç yaşandı.
Ama o Mahalle ile ilgili tabloya gelince; Ben zamanında Belediye Başkanı olsaydım 1/3ü Alevi olan bir Mahalleye Yavuz Sultan Selim adını vermezdim. Bu arkadaşların iddiası, şu: "Burası tamamen Alevi mahallesi, Alevilerin çoğunlukla yaşadığı bir mahalle. Ve bu mahallenin adı Başaran iken zorla Alevileri katleden kesen Yavuz Sultan Selim ismi verildi". Bu konuyla ilgili Binnaz Hocayı arıyorlardı. Binnaz Hoca bizi de aradı. Yarım saate yakın da konuşmuştuk. Kendisine de ben izah ettim. Ali Nabi Koçak Hoca, 1994te ikinci defa seçildiğinde Sultanbeyli mahalle iken Meclis kararıyla 15 mahalleye çıkarmış. O dönem o Mahallenin komple ismi Fatih Mahallesi. Daha sonra 4 mahalle 15e çıkınca Yavuz Selim ismi verilmiş o mahalleye. Tablo, durum bu. 1994 yılındaki bir mesele bu. Yeni bir mesele de değil. En son ziyaretimde sorduklarında açıkça şunu söyledim; "Arkadaşlar benim açımdan bir problem yok ancak, sünni kardeşler bu işe ne der " Öyle bir konu ki Yavuz Sultan Selim ismini değiştirdiğiniz vakit, sadece Yavuz Selim Mahallesindeki sünniler değil Sultanbeylide hatta kamuya yansıdığında çok ciddi anlamda bir sıkıntı var." Ama eskiden olduğu kadar bu taleplerini sıklıkla dile getirmiyorlar. O mahallenin adı hiçbir zaman Başaran olmamış. Durak isimleri olur ya, insanların kendi koydukları. Öyle bir şey olmuş ama mahalle adı olmamış. Bizim Ahmet Yesevi Mahallesinde Cem Vakfına bağlı bir Cemevi var. Orada mesela o anlamda hiç sıkıntı yok. Ama Pir Sultan Abdal Derneğinde Biz ismin değişmesini istiyoruz diyorlar. Hatta ben Binnaz Hocaya, "Çok ciddi bir talep olursa Referandum yaparım" dedim. Tabi Referandumda da çıkması mümkün değil. Durum bu. Biz Sultanbeyli Belediyesi olarak Cemevlerinin yapılmasına da yardımcı olduk. Ama böyle de bir zorluğumuz var. Biz geldiğimizde sokak isimlerini değiştirdik. O bölgedeki sokaklara da İmam Ali, Zeynel Abidin isimlerini verdik. Oradakiler de o anlamda hoşnut olsunlar diye. Olabildiğince yapmaya çalışıyoruz ama daha fazlasını da yapabilir miyiz bilmiyorum.
Şanlıurfalı Grup Dergâhı dinlemelisiniz
Şanlıurfalı Grup Dergâh...
Esasen 10 kişiden oluşan bir grupmuş. Henüz göremedim ama albümleri de çıkmış..
Ben 5ini izleme ve dinleme imkanını buldum.
Sıra gecesi formatında, bir konser tadında ilahilerini okudular.. Tef var, ney var, söz var, ilahi nağmeler hepsinin de ötesinde..
Mini konserin sonunda yapılan duayı da farklı bir tarzda terennüm edişleri de yok muydu
Hele, Peygamber Efendimizin (s.a.v) Mekkeden Medineye Hicret ederken Medine önlerinde karşılanması esnasında dillendirilen Tâlaalbedru Aleynâ ilahisi dinleyenleri mestetti.
Hz. Ali ve Kerbelayı okurken de o sahneyi yaşar gibi olduk, âdeta.
Yüreğinize sağlık...
Polis olaya resmen el koydu!
Eskiden cep telefonlarımıza GSM şirketlerinden ya da Emniyetten şöyle notlar gelirdi: "Hediye kazandınız türünden mesajlara aldanmayın, bu tamamen bir tuzak.."
Dün aynı mealde gelen bir mesaj olaya direk polisin el koyduğunu gösteriyordu: "Sizi arayarak veya mesaj göndererek çeşitli hediyeler kazandığınızı bildirenleri aramayınız, kredi kartı veya kişisel bilgilerinizi vermeyiniz. www.asayis.pol.tr POLİS"