Bismillahirrahmanirrahim;

REFERANDUM süreci halkı bıktırdı. Yeni referandumdan söz edilince; “Bir daha mı, tövbeler olsun!” diyecek noktaya geldik. Bu süreçte halkın ne teröristliği kaldı, ne de vatan hainliği! 18 maddeyi çıkaranlar; bir ucu teröre, vatan hainliğine uzanan bir metin sunmuşlar demek ki! Kamplaştırıcılığı, sorumlu mevkideki hükümet temsilcilerinin yapması ne acı! Türkiye kimlere kalmış, dedirtiyor.

Masum yüzüyle tanıdığımız Cumhurbaşkanı’nın Damadı ve Enerji Bakanı Berat Albayrak, Beşikdüzü’nde “hayır” diyecek olanları “hain” ilan etti. “Ne kadar vatan haini varsa ‘hayır’ diyor” (26. 3. 2017) ifadesini kullandı.

AKP’lilerin böyle argümanları çok kullanmasının sebebi nedir, dersiniz? Hükümeti uyaran bir AKP’li vatandaşın sosyal medyadaki sözlerini dinledim: “Türkiye’yi işgale hazırlıyorlar.”

Terörist, hain sözleriyle savunulan metnin Türkiye’yi felakete sürükleyeceğini düşünerek “Hayır” diyecek vatandaşlarımıza yalanla, iftirayla, hakaretle karşılık vermeye hakkınız var mı? Sorumluluk mevkiindekiler bunu yapar mı?

Kutuplaştırmayı körüklememek için referandum kampanyası yapmayan Saadet Partisi söylediklerinde haklı ve gerçekçi: Cumhurbaşkanını adalet mekanizmasının üstüne çıkarıp yargı bağımsızlığına müdahale edilmesini istemiyor. Hukuk hepimize lazım, diyor. Yargı bağımsızlığını vazgeçilmez görüyor. Meclis’in vesayet altına alınmasının zararlarını anlatıyor. “Temsilde Adalet”in sağlandığı güçlü Meclis’ten yana. Partili cumhurbaşkanının ‘hakemlik’ görevini yapamayacağından, Türkiye’yi kutuplaştıracağından endişe ediyor. Tek kişiye böylesine yetkiler verilmesini sakıncalı buluyor; devletin kurumlarıyla ayakta kalacağını savunuyor. Seçilme yaşının 18’e indirilmesini fonksiyonel bulmuyor.  

KUŞATICI BİR ANAYASA

SİYASİ partilerin daha adil, daha güzel, milletimize layık anayasa istemeleri suç mu? Bir tarafın tercihine baskı yapılması, suçlanması, sesinin kesilmesi söz konusuysa bu referandum değil, diktatörlüktür. Milli irade, kuru bir hamasetten mi ibaret! Halkın tercihine niçin saygı duyulmuyor?

“Hayır” diyecek olanlara yalan ve iftiralarla terörist ve hainlik suçlaması yapılabilir mi? Referandum çalışmaları başladığında HDP Kars Milletvekili ve Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen anlatıyordu: “Aslında karşı değiliz. Çünkü bu bize özerkliğin kapısını açıyor. O yüzden şimdi sesimizi çıkarmıyoruz.”

Medyada, “PKK evet çıksın” diye “hayır” diyor” türünden haberler çıktı. Hatta küresel güçlerin süreci tek kişi üzerinden yürütmek, Meclis’i etkisiz hale getirmek, 1 Mart Tezkeresi’nin intikamını almak istedikleri yolunda haberler var. 

Bahçeli, Ahmet Takan’ın deşifre ettiği (Yeniçağ, 3. 11. 2015)  Erdoğan’la görüşmesinden önce, “Başkanlık Sistemi Öcalan’ın talebidir” diyor; amansız bir muhalefet yapıyordu. Sonradan ağız değiştirmesinin sebebi neydi?

Ülkemizin işgale uğratılmak istenmesi, terör, AB, ABD gibi konular; 80 milyonun karar birliği yapması istenenler hepimizin ortak meselesidir. Bütünlüğümüzü muhafazaya özen göstermeliyiz. 16 Nisan’ın, “15 Temmuz’un hesap günü” olarak görülmesi Türkiye’nin bütünlüğünü bozar. Referandumu anayasa değişikliği üzerinden, halkın tercihine rehberlik şeklinde uygulamak en sağlıklı olanı! Lütfen, kutuplaştırmayla ülkenin geleceğini karartmayın. Milletimizin ortak değerlerini örselemeyin.

ADALETTEN TAVİZ VERİLMEZ

YÖNETİCİLERİ halkın kalbinde taht kurduran en öndeki meziyet “adalet”tir. Hocalar hutbelerini “Allah adaletli olmayı emreder” (Nahl, 90) ayetiyle bitirir. Allah Resulü (sav) kıyamet günü arşın gölgesinde barındırılacak 7 sınıftan ilkini “Adaletli yönetici” (Müslim) buyurur. 

Hz. Ali’nin (ra) Yöneticilere Öğütler’inde; Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilik’inde; Nizamülmülk’ünSiyasetnamesi’nde; Şeyh Edebali’nin Osman Bey’e Nasihatleri’nde “adalet vurgusu” öndedir. Adalet, her dönemde geçerli değerdir. Toplumu yaşatır. Sistemin bütününü ayakta tutar. Herkesin ihtiyacı olan adaletten vazgeçilmez.

AKP 15 senedir anayasanın ön gördüğü “temsilde adalet”i önleyen baraj sistemini değiştirmemekte diretiyor. Başbakan baraj sisteminin “temsilde adalet”i önlediğini yeni söylemeye başladı. İyi de, bu 15 senelik haksızlığın hesabını kim verecek? Bunun hesabı kıyamet günü sorulmaz mı? FETÖ’cülere “Ne istemişlerse vereceksiniz”; içinden çıktığınız ocağın varlığını, baraj sistemini sürdürerek önleyeceksiniz! İnsafınız bu mu sizin?

Adaletsizlik, başta 15 Temmuz olmak üzere ülkenin başına büyük sıkıntılar açtı. Adalet mekanizmasını tek kişinin insafına vererek yeni felaketlerin hazırlanmasına izin veremeyiz. Referandum için, tanıtımda orantısız güç kullanılmakta olduğunu herkes görüyor. 

Birileri devlet imkânlarıyla sınırsız harcama yapıyor; fakat referandumda ülke yararına asıl söyleyecek sözü olan Saadet Partisi’ne medya ambargosu uygulanıyor. O kahramanlar (!) rakipsiz güreşirler ama bir kere olsun TV’lerde Saadet Partisi’yle referandumu tartışamazlar. Kendilerine yazık ettiklerini bir anlayabilseler!

Değişmez gerçek: İnanıyorsanız mutlaka üstünsünüz. Zafer inananlarındır! Ve zafer yakındır!