Yazının başlığını önce “sivil toplum kuruluşlarına tavsiyeler” diye düşünmüştüm sonra vazgeçtim. Böylesi bir başlık daha ılımlı geldi. Artık hiçbir şey eskisi gibi değil. Çok çabuk alınıp hemen kırılıyoruz. Haliyle çok daha hassas davranmak zaruret haline geldi. Özellikle yetki sahiplerinin bu alınganlık içerisinde yaşaması işi daha da içinden çıkılmaz hale getiriyor. Hâlbuki herhangi bir görevde başkanlığa getirildiğinizde ilk okunması gereken yazılardan biri “Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye nasihati” olması gerek. “Ey oğul” diye başlayan cümleler, her başkanın kulağına küpe olması gerekli. Bu nasihatler unutulduğunda insanlar artık evrim geçirmeye başlıyor.

Başkanlık kolay değildir. Ateşten gömlektir. Taşıması çok zordur. Nefse ağırdır. En azından Şeyh Edebali’nin nasihatlerine kulak veremeyecek hale geldiyseniz o zaman o görevi bırakacaksınız. Dayanamıyorsanız, artık sizin o görevde yapabileceğiniz çok bir şey kalmamış demektir. İşte en büyük sorunlardan biri bu, sahip olduğunuz görevlerden ayrılabilmek. Sahip olduğunuz bir görevden ayrılabilme erdemini gösterebilmek. Siz olmadan da dünyanın dönmeye devam edeceğinin farkında olmak. Peygamber Efendimizin (SAV) bile bu dünyadan göçüp gittiğinin bilincinde olmak. Onun da her nefis gibi ölümün tadına baktığının farkında olmak. Onsuz bile dönmeye devam eden dünya seni neylesin kardeşim!

Bana sorarsanız bir başkanın en önemli özelliği gerçekten dinleyebilen birisi olmasıdır. Dikkat ederseniz iyi bir hatip olması demiyorum. Gerçekten iyi bir dinleyici diyorum. Çünkü güzel bir hitabetle kitleleri anlık olarak etkilersiniz. Bu durum genelde kalıcı olarak sorunların çözümüne katkı sunmaz ama iyi bir dinleyici olarak çalışan her başkan mutlaka sorunları çözecek bilgiye ulaşır.

İyi bir dinleyici olmak yeterli mi? Tabii ki değil. Zira eğer siz sadece sizin gibileri dinliyor, muhalif seslere kulak vermiyorsanız. Hatta muhalif sesleri gücünüz miktarınca kısıyor, onları babanızın çiftliği zannettiğiniz teşkilatlardan uzaklaştırıyorsanız ne kadar iyi dinlerseniz dinleyin, bunun bir anlam ve karşılığı yoktur. Sizin gibi düşünenleri çok iyi dinlemeniz Allah muhafaza sadece kibrinizin kabarmasına sebep olur. Bu da felaketten başka bir şey değildir.

Rahmetli Erbakan Hocamız çok defa kardeşlerimizi davamızdan uzaklaştırmanın vebalinden hem de çok ağır cümlelerle bahsederdi. Bugün herhangi bir sivil toplum kuruluşunun herhangi bir şubesinde ya da biriminde çalışan herhangi bir kardeşimiz bu durumun ne kadar farkında dersiniz? Sadece kaybettiğimiz kardeşlerimizden yeni yeni teşkilatlar kuruluyorsa, sadece küstürdüklerimizden ordular oluşmuşsa herkesin şapkasını önüne alıp sıkı bir düşünce içerisine girmesi gerekir.

Düşünmek aslında bütün işlerin temelidir. Tıpkı Peygamberimizin (SAV) peygamberliğinden önceki düşünce yıllarında bizlere örneklendirdiği gibi. Uzun uzun düşünmek, bilerek, okuyarak, araştırarak düşünmek önemlidir. Peki sadece düşünmek yeterli midir? Elbette hayır. Sonrasında herkesin büründükleri örtünün altından kalkıp mücadele etmesi gerekir. Hareket halinde olması gerekir. Sadece fikir sahibi olmak yetmez, söylem de gerekli. Sadece fikir ve söylem sahibi olmak yetmez, eylem de gerekli. Rabbimiz, bizleri düşündüğü gibi konuşan, konuştuğu gibi yapan ve yaşayan kullarından eylesin.