Bazı insanlar vardır tek başlarına yaptıkları işlerle
asırlar geçse de anılırlar. Yapılan işlerin gerçekleştirildiğine, verilen
mücadelenin tek başına nasıl yapıldığına akıl sır ermez. İşin daha ilginci ne o
mücadele kahramanının yaşarken değeri bilinir ne de yaptığı (başardığı) işleri.
Her nedense, değeri öldükten sonra anlaşılır. İşte Necmettin Erbakan da
bunlardan biridir.
Yıllarca bu ülkenin insanının her şeyi başarabileceğine
olan inancının neticesinde ufuk açıcı icraata imza atarak ağır sanayii diyerek
zihnimizde yer etti. Hayalleri vardı hem de ardından kurşun atılsa
yetişilmeyecek hayalleri. Sevdalıydı bu ülkeye, insanlara. Tek amacı vardı;
sömürge olmaktan kurtulup geçmişte var olan hak ettiğimiz o büyük devletin
ayağa kalkarak ümmeti birleştirmesi. Bu uğurda iktidar koltuğundan bile
vazgeçiyordu. Ümmetin birliği için her şeyi göze alıyor ve laf değil icraat
yapıyordu.
Hayalleri vardı Hoca nın hem de ne hayalleri. Milli
sanayii, milli yazılımı dile getirdiği zaman pek kimse anlamamıştı bu
kelimelerden nelerin kastedildiğini. Kendi uçağını, tankını, topunu yapmayı
düşlüyordu ülkemiz için. Sadece bunlar da değildi hayalleri üstelik.
Eşit ve adil bir paylaşım düşlüyordu. Zengine ülkenin
servetlerini peşkeş çekmeyerek hak edenin hakkettiği kadarıyla almasını
istiyordu. On bir aylık iktidarı döneminde işçiye, köylüye, memura, emekliye,
dula, yetime kısaca halka verdiği taban fiyatı ve maaş zamları ile yüzleri güldürmekle
kalmadı denk bütçe ile ülke ekonomisine canlılık kazandırdı.
D-8 i kurarak ikinci Yalta yı hayal ediyordu. Ezilenlerin
ezenlerle yeniden ama bu sefer güçlü olarak aynı masaya oturup yeni bir
dünyanın oluşacağını düşlüyordu. Adaletin ve Hakk ın hâkim olduğu bir dünya idi
bu. Haksızlığın olmadığı, mazlum kanının toprağa damlamadığı, zalimin
hükümferma olmadığı bir dünya.
Halim selim bir insandı kızdığını gören olmazdı. Refah
Partisi nin bahçıvanı Servet Çeliksu anlatıyor: Erbakan Hoca beni yazın Altınoluk taki
yazlığına davet etti. Vakti gelince iki haftalığına Altınoluk a gittim. Bahçe
ile uğraştım. Yeni fideler, çiçekler diktim. Bazı ağaçların bakımı gerekiyordu,
onu yaptım. Bahçenin bir tarafına gelişigüzel gül fideleri dikilmişti.
Beğenmediğim için onları söktüm. Birazda sinirlendim. Bir ara Erbakan Hoca
yanıma geldi. Gülleri neden söktüğümü sordu. Ben de; Hocam beceriksizin biri
bu gülleri buraya fidelemiş. Bilmediğin işi ne yaparsın be adam! diye
söylenerek onları söktüm. Erbakan Hoca; İyi yapmışsın Servet diyerek eve
doğru gitti. Biraz sonra şoför Osman geldi ve şöyle dedi: Sen ne yaptın O
gülleri Hocam dikmişti.
Minik bir tebessüm
Doğum günü
Bir gazetecinin, Bugün doğum gününüz ve aynı zaman da
Cumhuriyet Bayramı neler söyleyeceksiniz sorusunu Erbakan Hoca şöyle
cevapladı: Ben bu konuda doğum günümü kutlayanlara latife ile şu cevabı
veririm: Doğum günüm için Türkiye nin her yerinde bu kadar merasime ne gerek
var Ama şunu ifade etmek isterim ki Cumhuriyet Bayramı nda doğmak insanı
memnun eden bir husustur. Cumhuriyetin kendisi de bir doğuştur. Onunla birlikte
doğmuş olmak bir sevinç kaynağıdır.
Necmettin Erbakan dan cümleler:
Bir çiçekle bahar olmaz ama her bahar bir çiçekle
başlar.
Bir milletin asıl gücü; topu, tüfeği yahut tankı değil
imanlı ve inançlı gençliğidir.
Cennete girmek için, mutlaka Müslüman olmak gereklidir.
Ancak bu dünyada, Adil bir düzenin himayesinde, huzur ve emniyet içinde yaşamak
için, sadece insan olmak yeterlidir.
Ben kesinlikle inanıyorum ki önümüzdeki yıllarda bütün
dünyada en gür seda Hakk ın ve Hakk a inananların olacaktır.