Modern hayatlar ne karman çorman... Koyu bir keşmekeşin içinde...
İstanbulda yaşıyorsanız hayat kelimesinin hasında kalmışsınızdır. Ya
da hadan sonraki yat kısmı kâbuslu bir rüya olup uykunuza konuk
gelmiştir. Hayata bakarken önünüzden akıp giden deveranın ayrıntıları
gözlerinize bir yansıma bırakmadan başka bir renge ve başka bir boyuta
geçiverir. Siz daha o yansımanın kamaşmasındayken hayat, bir başka hızın
akıp giden alüvyonlarında çeşitli yaşantılar devşirmeye durmuştur. Her
gün yeni bir macera her gün yeni bir yaşam pratiği keşfetme coşkusu...
İyilikler ve kötülükler yan yana akıp gider... Sadelik yoktur; arka
fonda daima bir başka insan profili güdümlenerek hayata karışıyordur.
Basit bir yaşama imkânı tahayyül etme fırsatından bile nasipsiz; her
günü bir an önce bitirme çabasıyla bozuk para gibi harcayarak üstü
kalsın sadedinde zamana karışıp gidiliyor. Zamana karışıp gitme sözün
gelişi; insanlar bu keşmekeşin içinde zamanı duyacak vakit bile
bulamıyor.
Öyleyse ne yapmalı
Hayatımda ilk defa (bu yıl memleket ziyaretinde) sade ve basit bir
hayata dönme isteğim derinlerdeki yerinden depreşti gün yüzüne çıktı. Ne
güzel sade ve basit bir hayat... Ne güzel sade ve basit hayatlar...
İnsanın ne çok vakti oluyor sade ve basit bir yaşamada. İnsan sabahın
sabahlığını duyuyor akşamın akşamlığını görüyor gecenin geceliğini
biliyor.
Sabah örneğin serçe cıvıltılarıyla başlıyor.
Akşam garip bir gurbet duygusu veriyor. Asıl yurda özlem duyulan bir gurbet duygusu...
Gece, geç vakitlere dek geceliğini sürdürüyor.
Gündüzün son saniyeleri ayaklarını yavaş yavaş çekip ufuktan
kaybolurken gece dağlara dağlara iniyor. Cırcırböceklerinin sesine
kurbağa vıraklamaları karışıp tabiatın bu verimli anında en orijinal
koroyu seslendirerek adeta bir müzik ziyafeti veriliyor. Artık akşam
akşamlığını bilerek çekilmiştir hayatlardan...
Hayatlar...
Bahçenin içinde bir köy evi...
Dağ köyünde bir köy evi...
Çınlayan bir sessizlik garip garip etrafa yayılıyor...
Hafiften bir rüzgâr, çehreleri okşayıp etrafı kolaçan ediyor... Sonra
hızla artarak hışırdamaya başlıyor... Ağaçların üzerinden gelen bu
rüzgâr bu yaz günü sıcaklığında insan ruhunu ferahlatıyor. Tabiatın
serinliği insan sıcaklığına karışıyor. İnsanlar sade ve basit yaşıyor;
ama insan olarak yaşıyorlar. Yaşantılarıyla insana insanlığını
hatırlatıyorlar.
Gece çeşitli hayvanların tuhaf sesleri duyuluyor.
Viyaaav diye gelen sesin ne olduğunu sorduğumda tilki denildi.
Tilkiler her gece kedi miyavlamasıyla bebek ağlaması arası bağrışlarıyla
insanı eski günlere götürüyor. Bizim yetişemediğimiz eski günlere.
Köyün etrafındaki dağlarda her türlü hayvan barınırmış eskiden. Kurt,
aslan, ayı, kaplan, domuz, tilki, çakal ve sansar bunlardan bazıları.
İnsanlar bu hayvanlarla iç içe yaşarlarmış; biz o günlere yetişemedik.
Bizim yetiştiğimizde, bu Doğu Akdeniz köyünün dağlarında hiçbir yırtıcı
hayvan kalmamıştı. İnsanın tabiata hükmetmek için fabrikalarda ürettiği
zehir (örneğin gübre) dağlarda hiç hayvan bırakmamış. Modern yaşamın
tabiata kadar uzanan keşmekeşinin vahim sunucudur bu. Sade hayatları
yüzeysel bir döngü içerisinde karman çorman eden... İnsanın gönlü ile
değil de midesiyle var olduğunu algılatan modern yaşam; şehirde hiçbir
sadelik bırakmadığı gibi köylere kadar kolunu uzatmıştır. İşte bu tilki
sesi bu kolu kökünden olmasa da bir miktar kırmıştır, kırıyor. Ayrıca
köyün bahçelerinde domuz gezinmesi de tabiatın aslına rücu etme emaresi
olarak düşünülebilir.
Sade ve basit hayat sadece köyde değil; bütün Anadolu şehirlerinde
sade ve basit hayat var. Anadolu şehirlerindeki yaşam adeta
"Zorlaştırmayınız kolaylaştırınız" düsturunu hayata uygulayarak bizzat
yaşanılır kılıyor. Her şey sade ve basit. İnsan bu yerlerde insanlığını
duyarak yaşıyor. En önemlisi de insanın bol vakti oluyor; bu bollukta
insan kendi olma düşüncesine erişebiliyor. Modern yaşam, insanı
insanın kendisinden uzaklaştırdı; insanı yapay yaşamalara mahkûm etti.
Sahici yaşamın ilk şartı olan sade ve basit yaşamalardan çıkarıp modern
karmaşıklığın içine itti. Bu kötü yolun sonu yok.
Sade ve basitlikte ferahlık vardır. Ne dersiniz, dönelim mi