Her yeni başlangıç, olumlu ve olumsuz yanlarıyla gelir. Her değişim daha iyiye gitme heyecanı oluşturduğu için genelde her hâlükârda canlanmaya yol açar ama özelde de siyasi hareketlere ciddi bir ivme katar. Çalışmalar hızlanır, bir sebeple dışarda kalanlara geri dönme fırsatı olur. Ortaya çıkması muhtemel olumsuzluklar ise bu heyecan havası içinde maskelenir. Her atılımın ilk günleri umudun arttığı zamanlardır. İnsanların değişim beklediği alanlar vardır, değişimin kesinlikle kabul edilemeyeceği ama sadece değişimin getirdiği olumlu etki adına değişime gidildiği konular vardır. Bir de bu değişimlerde korkulan doğrultu değişikliği riskleri vardır. Bu sebeplerle önümüzdeki dönem hareketimizin en önemli 1-2 yılına şahitlik edeceğiz. İşte bu sebepledir ki; herkesin elini taşın altına sokmak mecburiyeti var. Mutlaka çalışmalara katılım sağlanmalı, teşkilatın yönü, doğrultusu adına katkı sağlanmalı, mücadele edilmelidir.

Millî Görüş geleneğinin siyasi temsilcisi olan Saadet Partimizin pazar günkü kongresinde Temel Bey’in görevi bırakmasıyla, yapılan istişareler sonucu belirlenen Mahmut Arıkan, yeni genel başkanımız olarak seçildi. Genel başkan değişimi zaten kendi başına büyük bir olaydır bir siyasi parti için. Bizim için ise kurucu kadronun artık ayrılıyor olması durumunu da içerdiğinden bu kongre ayrı bir önemi haiz. Bu kongremizi tarihi kılan en önemli yanı, nesil değişimidir. Erbakan Hoca ve arkadaşlarıyla sevk edilen hareket, artık ikinci kuşağın yönetimine geçiyor. Keşke Hoca hep başımızda olsaydı ama bu, hayatın akışına aykırı. Bu değişimin hem riski hem faydası var. Sonraki nesil olarak biz, onlar kadar ağır imtihanlardan geçmedik. Kurucu kadronun verdiği mücadeleyi vermedik, çektiklerini çekmedik, uğradığı tehditlere uğramadık, devletin imkânları ve dünya nimeti sunulmadı (ki reddedecek imtihan olmadık). Dolayısıyla bu nesil değişimi sürecinde çok dikkatli ve istişareye çok açık olmak mecburiyeti var. Öte yandan bazı yönlerden de elimizi kolaylaştırabilir bu değişim. Siyasi rakiplerimiz tarafından senelerdir süren dezenformasyon, ağır eleştiriler ve hatta iftiralar atılarak yürütülen propagandalar yüzünden ister istemez önemli bir miktar insan etkilendi, bize oldukça mesafeli hale geldi.  Şimdi yeni bir kadroyu belki daha iyi dinleyebilirler. Milletimize ulaşma adına bir adım daha rahatız bu dönemde, bunu değerlendirmemiz lazım.

Prensipleri olan, tarihi 60 yılı bulan bir dava için genel başkan değişimi her ne kadar ideallerde bir değişiklik getirmeyecekse de, bu hedeflere varmak için gereken gayret ve taktik değişiklikler önemli bir atılıma yol açabilir. Bu noktada herkesin aklındaki soru, prensiplerin korunmasında gösterilecek titizliktir. Millî Görüş hareketinin en önemli özelliği, 60 yıllık mücadelesi boyunca sapmalar göstermemiş, neredeyse hep aynı doğrultuyu korumuş, hep benzer hedeflere işaret etmiş olmasıdır. Hareketimizin mevcut düşük oy oranına rağmen halen siyasi etkisinin yüksek düzeyde olmasının önde gelen nedenlerinden biri budur. Söylemlerimizdeki tutarlılık ve devamlılık, bizim güvenilir kadro imajımızın en temel nedenidir. Muarızlarımız bile ısrarlı söylemlerimizin etkisinde kalmakta, zaman zaman bizim doğrultumuza yaklaşabilmektedirler. Dolayısıyla geçmişimizi kucaklayarak geleceğe adım atmadığımız sürece gelişmemiz, vatandaşın teveccühünü kazanmamız belki anlık sıçramalarla olur ama devamlılık gösteremez. Bizim önümüzdeki dönemde kesin olarak yapmamız gereken, başka partilerin yanlışlarına odaklanmak yerine kendi doğrularımızı ortaya koyup hedeflerimizin konuşulur hale gelmesini sağlamaktır. Ayırt etmeden tüm vatandaşlarımızı kucakladığımızı, herkesin partisi olduğumuzu göstererek, ortak endişe alanlarında muhatabımızla bağlantı kurup uzun vadeli Türkiye ve dünya vizyonumuzu konuşulur hale getirmemiz lazım.

Yeni dönemde kanaatime göre üzerinde durulması gereken en önemli konu, millete ulaşmadaki sıkıntımızın üzerinde düşünülmesidir. Milletle aramızdaki en büyük engel kendimiziz, bunu unutmayalım. Hep karşı tarafı suçlamak; gelişmeyi, atılım yapmayı engeller. Öyle ya; anlamıyorlar diye kesip attığımızda artık anlamaları için bir gayret göstermeye gerek kalmadığını kabul etmiş oluyoruz. Benim gördüğüm, iki adet önemli iletişim engelimiz var. Birincisi “tabanımız değişti” söylemiyle çok rahat ulaşabileceğimiz doğal tabanımızla aramıza mesafe koyduk. Siyasi fikirlerdeki farklılık hariç pek çok ortak noktamız olan toplum kesimini bırakıp siyasette ve dünya anlayışımızda daha farklı olduğumuz bir tabana yöneldik. Evet tabii ki herkes hedefimizde bizim. Bir kesimi yok mu sayalım? Hayır. Zaten tam da bunu söylüyorum; nasıl ki bir tarafı yok saymak hataysa diğer tarafı yok saymak da hatadır. “AK Parti tabanından oy alamayız” diye ucube bir kabul yerleşti bilinçaltımıza. Ne münasebet. Ne münasebet. Nerden AK Parti tabanı oluyor bizim milletimiz. AK Parti’ye oy veren neden onun tabanı oluyor. O, bizim tabanımız ve onu geri almak için onlara ulaşmamız lazım. İnsanımıza ulaşmamız ve geri almamız lazım. Orta ve üst kesimlerindeki devletten nemalananları kastetmiyoruz şüphesiz. Tabandaki bizim gibi olan, kardeşlerimiz olan bu insanlara ulaşma mecburiyetimiz var. Bunun da yolu adaletli olmaktır. Doğruya doğru diyebilmektir. Ölümüne muhalefet değil, yapıcı eleştirilerle ama çok daha önemlisi, önerilerle ortaya çıkabilmektir. Ne yapacağımızı ortaya koymaktır. Bizden bahsedildiğinde “şunu şunu yapacaklarmış” diyebilmeli milletimiz.

Bunca badireler atlatmış teşkilatımız bazı noktalarda fazlaca hassas hale geldi, bunu da anlamak, yapılacakları ona göre iyi anlatmak lazım. Planımız, doğrultumuz teşkilata iyice anlatılabilirse ancak canla başla çalışılacaktır. Artık bu güvensizlik ortamı bitmeli. Herkesin birbirine onun bunun adamı diye bakması bizim zaten sınırlı olan insan kaynağımızı eritiyor. İşte ben daha iyi yaparım diyerek ortaya çıkma işi bunun için bizde yok, faydadan çok zarar getiriyor. Bir an önce Hoca’nın dediği “Bizim davamızda kimse kendi için yaşamaz, herkes kardeşi için yaşar. Menfaati öldürmenin en kolay yolu budur” noktasına gelebilmeliyiz. Önce teşkilat içi sevgi, saygı, güven oluşursa milletimize de bu noktada tesir etme hususunda etkin olabiliriz.