Suriye de ateşkes ilan edilmesine rağmen çatışmalar yer

yer sürüyor. Aslında ateşkes kararının alındığı andan itibaren bu kararın

uygulanması hususunda tereddütler söz konusuydu. Hatta ateşkesin terör örgütü

PYD ve Esad ın biraz nefes alması ve güç toplamasını sağlamaya yönelik

olabileceği ileri sürülmüştü. Bu iddialar ateşkesin daha ilk gününde doğrulandı.

Çünkü ABD öncülüğündeki koalisyon güçleri PYD nin kontrolündeki bölgede iki

kantonu birbirine bağlayan Tel Abyad a saldırı düzenleyen/düzenleyebileceği

öngörülen IŞİD e yönelik hava saldırısı düzenledi. Sonuçta IŞİD elinde bulunan

bazı yerleri terk etmek zorunda bırakıldı. Bir bakıma PYD elindeki yerlerde

durumunu pekiştirirken, genişletmeyi de ihmal etmiyor. Yani, ABD ve koalisyon

güçleri için PYD her türlü korumaya alınmış, hâkim olduğu bölgelerden

çekilmesini gerektirecek bir gelişme karşısında ABD nin devreye gireceği

görülmüş oldu. Bu gelişmeyi daha ateşkes ilan edilmeden birkaç gün önce ABD

kaynaklı Suriye nin üçe bölünme planının gündeme gelmesi ve üçe bölünen

Suriye de Irak ın kuzeyine benzer bir Kürt bölgesinin oluşturulacağı da dile

getirilmişti. Bu bakımdan Suriye de ateşkes ilan edilmesi ya da bunun bozulması

durumunda PKK nın Suriye kolu PYD nin ABD ve koalisyon güçleri ile Rusya

tarafından şimdiye kadar olduğu gibi şimdiden sonrada destekleneceği görülmüş

oldu. Bu bakımdan Suriye de silahların susması durumunda dahi Türkiye nin

üzerindeki yükün azalmayacağını, tüm karşı çıkmalara rağmen Suriye nin

geleceğinde hemen sınırımızın öte tarafında bir Kürt bölgesi ya da Kürt

devletinin oluşturulması hususunda ABD ve koalisyon güçleri ile Rusya arasında

bir mutabakata varıldığı, Türkiye ye ise ülkelerini terk etmek zorunda kalan

sığınmacıların Avrupa ya gitmelerinin engellenmesi ve ülkemizde kalmalarının

sağlanması düşüyor.

Böyle olunca durup özellikle sorumluluk mevkiinde

bulunanların Suriye de olayların başlangıcından bu yana izledikleri politikayı

gözden geçirmeleri, geleceği hiç düşünmeden ve muhtemel alternatifleri dikkate

almadan ABD nin yanında yer almış olmanın ülkemize faturasını yeniden

düşünmeleri gerekiyor. Çünkü Suriye de ABD ve koalisyon ortakları ile Rusya

daha işin başında belirledikleri Suriye konusunda hedeflerine ilerlemektedirler

ama Türkiye için durum giderek daha da kötüleşmektedir. Kısacası iktidar bu

defa da Suriye konusunda yanılmış/yanıltılmıştır. Ne yazık ki, iktidarın

yanılma ve aldatılmasının faturasını ülkemiz ve insanımız ödemektedir. Çünkü

2,5 milyon mültecinin varlığı ciddi sorunları beraberinde getirmektedir.

AB ülkeleri olayda hiçbir dahli olmadığı halde

sığınmacıların yükünü ülkemize yıkmakta, bir miktar para ödeyerek bu işin en

azında manevi ve insanî sorumluluğundan kurtulmanın peşindedirler. Ülkemiz ve

insanımız için böyle bir durum da söz konusu değildir. Çünkü inancımız gereği

kapımızı çalmış, bize sığınmış insanları sokakta bırakamayız. Suriye de

çatışmaların fitilini ateşleyen ABD ise kesinlikle Türkiye ye karşı hiçbir

sorumluluk hissetmemekte, sadece önceden hazırlayıp uygulamaya koydukları

planın hayata geçmesinin peşindedirler. Bu ise Türkiye nin aldatıldığı,

kandırıldığı anlamına geliyor. Bir başka ifade ile dost ve müttefik olarak

bilinenlerin gerçekte birer düşman olduğunu gösteriyor. Bu bakımdan hiç olmazsa

bundan sonrası için dost ve müttefik anlayışımızın içinin yeniden doldurulması,

bundan sonra olsun bu dostluk anlayışımızın yeni yanılmalara sebep olmamasının

sağlanması gerekiyor.

Peki, böyle bir gelişme olabilir mi Hiç sanmıyorum.

İktidar uygulamalarını yanılma ve aldatılma üzerine bina etmiş. Bu durum hem

dış politikada hem de içerideki bir takım uygulamalarında geçerli olmuştur. Bir

başka ifadeyle başarısız olunan uygulamalar hep aldatılma ya da yanılma

bahanesi ile izah edilir olmuştur.